12.5.11

Maç bahane...

Nemo Pazar akşamı geldi. Daha doğrusu anneme bıraktırmış kendini. Ben almaya gittiğimde bir yandan montunu giyip bir yandan suratıma bakmadan "anneler günün kutlu olsun" dedi. Ben gidip sarıldım, ne kadar özlediğimi söyledim, sonra eve geldik; bir uzak durur havası var, Shrek'i gözlemler bir hali var bir de.. Pazartesi gene asık suratlı kalktı, hemen hemen hiç konuşmadan okula gitti. Akşam düzelmişti, daha bir normal konuşur oldu; Shrek buzluktaki mantıyı yaptı, azıcık dialog oldu, daha sos ister misin, yoğurt yeter mi, bir tabak daha ister misin vs. Salı akşamüstü, haftaya Çarşamba ablamların Fransa'dan geleceğini, hep beraber yemek yiyeceğimizi söyledim; "a babam Çarşamba maç dediydi, onu arayabilir miyim?" dedi. Biraz konuştuktan sonra "çarşamba maç var, babam okul çıkışı alıp maçtan sonra bıraksın mı?" diye sordu; ben de haftaya Çarşamba'yı kastediyor zannedip "olmaz, yemeğe gideceğiz ya" dedim. "peki ilk yarıyı seyredip sonra bıraksa olmaz mı?", "olmaz, ben seni okul çıkışı alacağım", "peki yarın okula Beşiktaş formasıyla gidebilir miyim?", "olur, zaten serbest kıyafet günü"...



Aradan biraz zaman geçti; "anneannemin doğumgünü ne zaman?" dedi, "haftaya Çarşamba"; "peki biye teyzemler yarın geliyor?", "yarın gelmiyor ki, haftaya geliyor", "o zaman yarın maça gidebilir miyim?", "hayır, çünkü tam üç haftadır babanlaydın, nezle raporu ile orada kaldın, ben çok üzüldüm, babanla kaç kez telefonda kavga ettik, şimdi hiçbir şey olmamış gibi haftaarası gitmene izin veremem"...


Çarşamba akşamüstü annem panik içinde telefon etti, Nemo servisten inip bir arabaya binmiş, annemin aklı çıkmış tabii, maç hikayesinden de haberi yok.. Yarım saat sonra Mammut sms attı "Ben Nemoylayım maçtan sonra eve bırakırım merak etme.." Zaten biz medeni şekilde ayrılmış bir anne-babayız, ben huysuzluk ediyorum, halbuki babasıyla maça gidecek, ne var bunda ? (*&$#!) Gece 23.30 gibi bıraktı gerçekten de. Nemo "Oley oley oley oley, şampiyon Beşiktaş" diye şarkı söyleyerek içeri girdi.


Nemo'yla konuşmuyoruz.


Ben çok üzülüp sinirlenince hastalanıyorum bir tek. Şimdi de boğazım şişer gibi, gözlerim yanıyor, burnumun içi kaşınıyor.. Oysa sağlam kalmam gerek. Haftasonu bir doğal ürünler fuarında standımız var. Üstelik Shrek de bir başka etkinlikte olacağı için onun asistanı ve cilt bakım uzmanı ile ben duracağım.


Inlight cilt bakım ürünlerini denemek, ücretsiz gerçek organik cilt bakımı yaptırmak, fuar indirimlerinden faydalanmak isteyenlere duyurulur...



7.5.11

Bursalı Çiçekler

İnanması zor ama Nemo hala gelmedi. Çarşamba günü faxta iki sayfa rapor buldum. Biri akut sinüzit tanımlanmamış teşhisiyle 5 günlük; ikincisi akut nazofarenjit (nezle) teşhisiyle verilmiş 12 günlük rapor. E hani tonsilitti?... Bandırma'daki doktorla konuştuğumda öyle demişti. Mammut da ASO değerleri yüksek demişti. Tonsilitte bu normal olduğu için ben de endişelenmemiştim.


(Streptolizin, "Hemolitik streptokok" adı verilen bakterilerin salgıladığı toksinin adıdır. Bu toksinin varlığını tespit için yapılan tetkike de kısaca ASO adı verilir. ASO, streptokok ile karşılaştıktan yaklaşık 1-3 hafta sonra yükselir. Bazen 6 ay hatta 1 yıl kadar yüksek kalabilir. Strepkokok iltihapları, ASO, romatizma gibi bazı Hemolitik Streptokok enfeksiyonlarında yükselir, bu açıdan teşhiste ASO değerleri önem taşır, eklem böbrek ya da kalp rahatsızlıkları yapabilir. Ancak ASO’nun yüksek oluşu bu hastalıkların var olduğunu göstermez. sadece streptokok bakterisinin vücuda girdiğini gösterir.-Wikipedia)


12 günlük rapor Cuma günü doldu. Nemo dedesini aramış, seni çok özledim demiş, Pazar günü görüşeceklermiş. 4 yıldır babasıyla görüşmeyen Mammut Nemo'ya bunları söyleterek babasına yanaşmaya çalışıyor belli ki. O yıllardır görüşmediği, Nemo'yu götürmediği gibi, Nemo bana bir kez bile onlardan bahsetmedi. Ne tesadüf ki babasının Mammut'u ofis olarak kullandığı dairesinden çıkartmak için mahkeme kararı aldırmasıyla aynı zamana denk geliyor bütün bu hikaye. Pazartesi onun süresi de doluyormuş, avukat kamyonu dayayıp eşyalarını sokağa atabiliyormuş. Bunları Mammut'un üvey annesinden öğrendim. Kadının Mammut'u "zararlı madde" diye tanımlaması aklıma bir önceki yazımın başlığını getirdi; onun bir toksik madde olduğu konusunda hemfikiriz. Babası da bunca olaydan sonra hala ona kanıp Nemo'yu kullanmasına izin verecekse pes...



Bu toksik maddenin enerjimi boşa harcatmasına izin vermemeye çalışıyorum, hem sağlığımı korumak, hem de Shrek'e destek olabilmek için. Geçtiğimiz hafta Bursa'lı bir arkadaşımız çalıştığı bir sosyal grubun hayır amaçlı kermesine davet etti bizi; biz de INLIGHT tanıtımı için bir masa kiraladık. Ben de bir gün izin kullanıp beraber gittim. Feribotla sabah gidip akşam döndük. Yavaş yavaş tanıyan insanlar artacak böylelikle... Feribottan kermesin bulunduğu yere giderken yol üstünde sıra sıra çiçekçiler vardı. Turuncu kadife çiçeklerini görünce masamıza yakışacağını düşünüp duruverdik. Birkaç tanesini bir saksıya diktiriyorduk ki, diğer sarı çiçeği görünce ona da bayıldım, kucağımda iki saksıyla çocuklar gibi şen devam ettim güne. Shrek'e de "Bak beni mutlu etmek ne kadar kolay!" diyordum bir yandan...




Sanırım web sitemizden satış, bu tip tanıtım etkinlikleri, hatta belki ev toplantılarında tanıtım ve satış bizimki gibi butik bir ürün için daha doğru; eczaneler yüksek cirolu firmaların yüksek karlı fabrikasyon ürünlerine, onların kampanyalarına, eczane gezen tanıtım ekiplerine alışmış, satmak için parmağını kıpırdatmıyor; reklamla, kampanyayla, satış ekibiyle sizin satmanızı bekliyor. Üstelik o sırada eczanede başka bir firmanın reprezantanı varsa, özellikle sizin ürününüzü soran birini kendi ürününü almaya ikna ediveriyor.






Kadın, güzellik, moda dergilerinin editörlerine de birer tanıtım yazısı ve broşür eşliğinde denemeleri için ürünlerden göndermiştik, beğenip yazacaklarını söyleyenler, daha çok bilgi veya fotoğraf isteyenler oldu:)


Anneler günü için bir kampanya yapmalıydık aslında ama geç kaldık. Ben bu tip günlere pek itibar etmediğim, ticari bulduğum için belki de. Oysa özellikle Çizgi Yumuşatıcı'nın sevindirmeyeceği bir anne düşünemiyorum. Hoş bence bizim hedef kitlemiz zaten annesine Anneler Günü diye değil, herhangi bir zamanda, onun daha güzel, daha sağlıklı olmasını isteyerek böyle bir hediye verecek insanlardan oluşuyor.

1.5.11

Ruhsal Toksin

"Boşver, sen okumasan da olur, nasıl olsa benim şirketim var, şirket senin olacak büyüyünce" diyormuş.
"Ben en azından makine mühendisiyim, evlenerek gitsem de, bitiremesem de sonuçta yurtdışında alternatif enerji kaynakları üzerine eğitim aldım; Türkiye'de kimse bilmiyorken güneş ve rüzgar enerjisinden anlıyordum; babamın dairesinde kira vermeden yıllarca ev-ofis yaşadım; ona rağmen doğru dürüst iş yapamadım; yeryüzünde bir çöpüm bile yok; babamı dolandırıp onun adına kredi aldım, borcu ona ödettim" demiyor tabii...

Yaşam enerjimizi, kötü beslenme, hava kirliliği ve kimyasal kozmetikler yoluyla vücudumuza aldığımız toksinleri bertaraf etmek için harcadığımız oranda vücudun kendi kendini onarma yeteneğini de boşa harcamış, buralarda tüketmiş oluyoruz ve hastalıklar ortaya çıkıyor. Aynı olgu benim hayatımda Mammut için geçerli. Yaşam enerjimi onun yarattığı toksik etkiyle başedebilmek için harcıyorum. Bu fiziksel değil ruhsal bir enerji olduğu için başa harcanması da hastalık şeklinde değil, depresif ruh hali, tatlı ve hamur işini fazla kaçırmak gibi şeylere yolaçıyor.

Bu arada bir hafta daha geçti. Nemo geçen Pazar arayıp "doktor bir hafta daha rapor verdi, ben burada dinlenmek istiyorum" demişti. Hangi ilaçları aldığını, gittiği doktorun adını filan sordum; Bandırma Devlet Hastanesi'ni arayıp o isimli doktora ulaştık. Tıbbi bilgileri doğru anlayıp üzerinde konuşabilsin diye Shrek aradı. Nemo tonsilit olmuş, yani bademcik enfeksiyonu. 10 günlük antibiotik tedavisi başlamışlar. "Babası istedi, ben de 10 günlük rapor verdim" demiş. Yani aslında rapor iki partide alınmış değil. Bir hesaplar peşinde ama ne? Nereye kadar?