14.1.12

Karlar Yağar

Sabahki sulu kar, öğlen gerçek kara döndü; kar taneleri gökyüzünden iri yumuşak pamuklar gibi salınarak düştü. Tembel bir haftasonu için mükemmel bir hava. Nemoyla akşamüstü sinemaya gitsek mi diye konuştuk, ama dışarı çıkmak o kadar uzak bir fikir gibi geldi ki, onu bile yarına bıraktık. Shrek zaten kursta. Kurs Bayramoğlu'nda, yani şehrin öbür ucunda olduğu ve Cuma akşam trafiğinde eve gelmesi 2,5 saat filan sürdüğü için orada bir otelde kaldı. Bu akşam da kar yüzünden kalabilir... Mantarlı tavuk sotenin yanına bulgur pilavı yaptım. O da kesmedi, kalmış balları değerlendirme bahanesiyle bir de ballı kek yaptım, şimdi fırında. Kendime de bir kupa Nescafe yapıp üstüne bir parmak Black Mozart likörü ekledim. Yalnız iki ayda verdiğim 6 kilonun yarısını son iki haftada geri almış olmamı dikkate alırsak evde geçen bu karlı haftasonu bana yaramayacak...
Oğlan içerde, odasında bilgisayarından film seyrediyor. Zaten maket yapmak dışında tek yaptığı şey bu olduğu için olağan bir durum. Babası bayramdan beri haftasonu almaya gelmedi; haftaiçi okulda görmeye gidiyor. Nemo da bu durumdan memnun, ben zaten dünden razı. İki hafta sonra duruşma var. Artık hakim karar verecek. Niyeti orada "annesi görüşmemize engel oluyor" pozuna mı yatmak bilmiyorum ama hakim de o kadar saf değildir herhalde, Nemo'ya sorar en azından... İlk dönem notları Matematik 2, Fen-Türkçe-İngilizce 3, Sosyal-Din 4, Müzik-Spor-Resim-Bilgisayar 5 şeklinde gelişti. Etüdden kaçmak için bahane arayıp her gün erken alınmak istiyor. Eve gelince okul çantasını yukarı çıkarmıyor bile, arabada bırakıyor... Buna da şükür...
Bu arada evi satılığa çıkardık; muayenehane yapmak üzere bulduğumuz küçük bahçe katı için kaporo verdik, krediye başvurduk; ev satılınca alıp taşınabileceğimiz birkaç seçenek gözümüze kestirdik. Gerçi birinin yeri güzel, öbürünün balkonu var, diğeri site içi derken karar vermek zor ama ev de daha satılmadı zaten, gün ola hayrola...
Genelde geceleri hürriyetemlak.com'da ev bakarak veya apartmenttherapy.com'da alacağımız ev için fikir bakarak geçiriyorum, ama geçen gün buna bile halim yoktu; tv karşısında yün ördüm. Allahtan dizileri aradan bir bölüm de seyretseniz anlaşılıyor. Benim rastladığım zaten Muhteşem Yüzyıl; anlayacak bir şey de yok. Yalnız o andan beri aklımı kurcalayan bir sahne gördüm; Hatice Sultan, "hep bugünü, mutlu bir ailemizin olacağı zamanı bekledim, ama şimdi korkuyorum, bu mutluluk beni esir aldı, ya İbrahim'e bir şey olursa, bizimle birlikte olamazsa" dedi; Hürrem de İbrahim'i öldürtmekten vazgeçti. Sahip olduklarımızı kaybetmekten korkmak fikri çok yakın geldi herhalde ki etkilendim...