18.6.13

Kafamı toplayıp bu arada neler olduğunu anlatacak kadar dışarıdan da bakabilir hale gelmem çok zaman aldı bu kez. Tam yazayım demişken bir de Gezi parkı girdi hepimizin aklına, gündemine, hayatına. Çıkmış da değil ama şimdi de yazmazsam hiç yazamayacağım…

Geçen yazdığımdaki tükenmiş halimi gören eşim, Konya'daki hastalarını ziyaret edip oradan İzmir'e homeopati derneği toplantısına gideceği haftasonu, beni de yanında götürdü. Bir Cuma sabahı Konya'ya uçakla gidip o hastalarıyla ilgilenirken ben de yanında dolaştım. Geçen yıldan beri gıyaben tanıdığım bir hanım kahve falıma baktı. Hikayemizi takip eden, Nemo'ya dua eden bu hanım, geçen yaz da bize niyet edip fal bakmış, Nemo yurttayken "2 hafta sonra çıkacak, üzülmesin" demişti. Ben de Nemo'nun her gün "mahkemede bir gelişme var mı?" sorularına her zamanki gibi "hayır tatlım, henüz yok" dedikten sonra, "ama senin için dua eden bir teyze bu sefer kahve falına da bakmış, 2 hafta sonra yurttan çıkacakmışsın" demiştim. Nemo'nun bütün naifliğiyle "Oh, sonunda iyi bir haber!" deyişini fıkra gibi anlatıyorum o zamandan beri:) Ama gerçekten de tam 2. haftanın sonunda anneannesinin yanına gitme kararı çıkıp fal gerçek olmuştu. İşte aynı hanım, bu kez de benim falıma bakıp "hemen ve çok kolay olmayacak ama eve dönecek, rahata çıkacaksınız; siz bilgisayar başında, çok insana faydası olacak bir iş yapacaksınız, bunun için de bir eğitime gideceksiniz, siz bunlarla uğraşırken Nemo çıkıp gelecek" dedi. O günlerde kafam biraz karışıktı; bir yanda oğlumun iyiliği için mücadele ediyorum, bir yandan her şey çok zor, çok ters gidiyor, yoksa bu kadar zorlamamam mı lazım gibi düşünceler uçuşuyor aklımda. Aynı hanım Konya'da bana "Allah sebepleri verir, sen işlersin, elinden geleni yaparsın, ama sonra sonuç ne olursa isyan etmeden karşılarsın; Allah oğlumu benden daha çok düşünür, benden daha iyi korur dersin" dedi. Aradığım cevap buymuş... O akşam Konya'dan İzmir'e yataklı trenle geçtik. Kompartmanda biraz oturduktan sonra yatakları açtık, ben aşağıda, Shrek yukarıda, biraz dinlenelim derken uyuyuverdik. Trenin beşik gibi sallantısıyla uzun süredir ilk kez 10 saat uyudum herhalde. Arada uyanıp perdeyi aralayarak dışarı baktığımda gecenin karanlığından başka hiçbir şey görünmüyordu. Sabah İzmir'e gelirken bir istasyon önce uyanıp toparlandık. Haftasonu İzmir'de yine onun programına eşlik ettim. O haftanın sonunda, 15 Mart akşamında da, aylar öncesinden ayarlanmış bir eğitim için Atina'ya uçtum. Falda da çıktı ya, ben bunlarla uğraşırken Nemo kurtulacak diye...

5 günlük eğitimin son günündeyken Aile Bakanlığı İl Müdürlüğünden aradılar.

Nemo Akşam'da manşet olduktan sonra Aile Bakanlığı duruma müdahale etmeye karar vermiş. Velayeti babasında da olsa, 14 yaşında, idrak çağında bir çocuk babasına gitmemek için ne eve, ne okula, ne anneannesine gitmeye direniyorsa, eğitim hakkından mahrum kalıyorsa, bunu çözmemiz lazım demişler ve çocuk mahkemesine başvurarak durumu detaylı inceleyerek raporlamak üzere 30 günlük acil koruma kararı talep etmişler. Nemo'yu getirin, yurda alacağız, yerini hem sizden, hem babadan gizli tutacağız, hem çocukla, hem anne-babayla görüşmeler yapıp detaylı bir rapor hazırlayacağız dediler.

Şimdi üstünden geçen zaman ve olayları bilerek yazması kolay tabii, ama bir de bana oradaki halimi sorun... Bir yandan İl Müdürlüğüyle konuşuyorum, sonra avukatımı arıyorum, tam bir panik hali. Daha bir gün önce Mammut İl müdürlüğüne gidip çocuğu teslim edin demiş, tutanaklar tutulmuş vs. Ama öte yandan içinde Nemo'nun bulunduğu durumdan kurtulması için başka çare yok...

Annemi arayıp Nemo'yla konuştum, onu da ikna ettim, bir taksiye atlayıp İl müdürlüğüne gittiler, annem Nemo'yu teslim etmiş oldu, Nemo'yu da yerini bilmediğimiz bir yere aldılar. Ben de o gece Türkiye’ye döndüm. Ertesi gün beni arayıp “merak etmeyin, Nemo iyi” dediler.  İhtiyacı olacak eşyaları il müdürlüğüne götürebileceğimi söylediler. Orada öğrendim ki, bir-iki gün adaptasyondan sonra okula da göndereceklermiş. Daha ertesi gün Nemo bir arkadaşının telefonundan beni arayıp “ben okuldayım, iyiyim” dedi J Okuluna gitmek, arkadaşlarıyla olmak onun için çok önemli tabii, hayatındaki tek sabit şey hatta. Sonraki günlerde Aile Bakanlığında kurulan bir komisyon Nemo’yla görüşmeler yaptı, sonra beni ve eşimi de çağırdılar, Mammut’u da çağırmışlar ama o “bakanlık ile aramızda husumet var” deyip gitmemiş. Ben nerede olduğunu öğrenmeye bile çalışmadım; Mammut yerini bulup oradan çocuklarla bilardo salonunda tanışıklık kurmuş, onları yemeğe götürmüş, ama gençler Nemo’ya anlatınca olay açığa çıkıp görüşmemeleri için tembihlenmişler. Başka çocuklar “babanı yanında bir kadınla arabada konuşurken gördük” demişler. Hatta kadının ben olduğumu varsayarak “annenle baban aralarında anlaşıp seni 18’ine kadar burada bırakacaklardır” gibi senaryolar bile üretmişler. Nemo bütün saflığıyla bana sorup o kadının ben olmadığıma ikna oldu neyse ki...

Komisyonun aldığı bir aylık koruma süresi bitmeden kısa süre önce Mammut yanında icra memuru ile yurdun kapısına dayandı. Koruma kararını veren mahkemeye, çocuk yurtta değilken bu karar verildi, uygulanamaz demiş; kararda itirazı bir sonraki mahkemeye mümkün denilmişken aynı mahkeme kararı kaldırıvermiş! Nemo ısrarla babamla gitmem, zorla verirseniz babamı öldürürüm, evi yakarım, intihar ederim gibi şeyler dediği için icra memuru bu durumda işlem yapamayacağını tutanağa geçirip gitmiş. Ertesi gün duyduk ki, Mammut icra memurunu da şikayet etmiş.

İki gün sonra yeni bir icra memuru ile tekrar yurdun kapısına dayandı. Saatlerce tartışmışlar. Çocuk ısrarla gitmem demesine rağmen Mammut “sorumluluğu ben alıyorum” diye zorlamış. Nemo’yla babası ve icra memuru konuşurken yurdun sosyal hizmetlerinde görevli psikologları odaya almamışlar. Hatta Mammut, olayı duyup oraya giden il müdürü ve yurt müdürünün Nemo’yu etkileyip kendisine karşı kışkırttıklarını iddia etmiş, ve sonrasında savcılığa şikayet etmiş. Bana gelen haber Mammut’un yine icrayla almaya çalıştığı, bu kez vermek zorunda oldukları idi.

Can havliyle fırlayıp o tarafa gittim, daha iki gün önce “babama verirseniz intihar ederim” diyen çocuğu yine zorla almaya çalışıp can güvenliğini tehlikeye attığı için şikayet ettim. Bu söylediğim kadar basit olmadı tabii. Önce Bakırköy adliyesine gidip nöbetçi savcıyı sordum, oradan karakola yönlendirdiler; Bakırköy karakolu olay Zeytinburnu yurdunda olduğu için Zeytinburnu çocuk bürosuna gönderdi; onlar Zeytinburnu karakoluna gidin dedi. Karakolda bir süre şikayette bulunmak için dil döktükten sonra, zaten mammut’la yurdun kapısında olan karakol amiri arandı ve onun talimatı üzerine şikayetim alındı. O zamandan beri şikayetimin akıbeti hakkında bir bilgi yok, o başka…

Sonra yurdu aradığımda bana “Nemo’yu ambulansla Bakırköy’e götürüyorlar”!!! dendi. Ben de hastaneye gittim. Psikiyatri servisinin önünde Mammut’un olduğu söylenen bir araç, polisler, gazeteciler duruyordu. Mammut’un Erdek’te olayı saptırıp ben, Shrek ve annemin Mmmut ve Nemo’ya yaklaşmama kararı almış olması mı, yoksa ortaya çıkarsam olayların daha da alevleneceğinden korkmam mı durdurdu beni bilmiyorum.

Sonra duydum ki, nöbetçi doktor Nemo’yu o gece hastanede yatırmaya karar vermiş, Mammut orayı ayağa kaldırmış…

Daha da sonra öğrendim ki, yurtta o gece yarısına kadar süren tartışmalar sonrasında icra memuru kararı uygulamakta ısrar edince, hukuka aykırı davranamayacakları için Nemo’yu teslim edeceklerine, ancak Bakırköy Mazhar Osman Hastanesinden rapor gerektiğine karar verilmiş. Nemo’nun babama verirseniz intihar ederim demesi üzerine psikiyatrist müşahade altına almış. Olay internette haberlere böyle çıktı. Soyadını yanlış yazdıkları için aramalarda çıkmıyor...
http://www.zeytinburnuhaber.org//guncel/10702-velayetini-alan-babasini-istemedi.html

Ertesi gün Aile Bakanlığı mahkemeye başvurmuş ve hem mahkeme pedagoğunun gidip hastanede Nemo ile görüşmesi, hem de hastanenin verdiği görüşe dayanarak Nemo 6 aylığına devlet koruma ve bakımı altına alındı, Mammut’a da çocuğa yaklaşmama kararı verildi. O zamandan beri Nemo yurtta…

Komisyonun hazırladığı raporda çocuğun annesiyle kalmasının doğru olduğu sonucuna varmışlar. Bir süre sonra haftasonları eve izinli göndermeye başladılar. Benim açtığım velayet davaları (biri Erdek’e gitti, diğeri gidip velayeti babasına veren mahkemeye düştü!) bu 6 ay içinde sonuçlansın ve Nemo temelli eve dönsün diye dua ediyorum. Başka hukuki detaylar, başka davalar var. Mammut tabii ki bu kararı kaldırtmaya çalışıyor. Savaş devam ediyor. Hayat devam ediyor.

Bunca kargaşanın içinde Nemo SBS’ye girdi. Matematiği çok kötü ama bu yıl sorular zormuş, belki iyi ile kötünün farkı azalır bu nedenle. Bana diyor ki “bir hafta çalışsam da yetermiş, 3 yıl boşuna kasmışız” J esprili çocuk, zaten son hafta çalıştı J

Karnede Matematik 1 ama Fen 3, Türkçe 4, İngilizce 4, diğerleri 5. Nemo’nun tek istediği aynı okulun lisesine devam etmek. Kontenjandan girmek için gereken not ortamalası 75, onu tutturamıyor, ama belli mi olur, belki aşağı çekerler… tam okulu ve arkadaşlarını sevmişken değiştirmek zorunda kalmasa ne iyi olur.

Liseye geçiş töreni yaptılar okulda. Cübbe ve keple durdular; tek tek plaket aldılar; sonra da yanlarında getirdikleri kıyafetleri giyip parti yaptılar okulda. Nemo siyah takım elbise içinde bir yakışıklıydı ki sormayınJ