10.12.11

İyi Şeyler De Var

Tamam, o kadar da kötü değil herşey... Yazacak güzel şeyler de var. Belki dün gece haftanın yorgunluğu, duruşma stresi, hepsi üstüste geldi, dünya kapkaranlık göründü, ama gece Nemo'la bir film seyrettik, ben bir yandan (yıllar sonra yeniden) yün ördüm; sabah güneşli bir kış gününe uyandığımda, dünya o kadar da umutsuz bir yer değildi.

Mesela bir haftasonu gittiğimiz Yedigöllergezisi... Buuzzz gibiydi; her yer fotoğrafçı doluydu; bir çok şehirden fotoğraf kulüpleri tur düzenlemişlerdi. Ben de fotoğraf makinam yanımda dolaştım bütün gün ama benimkiler daha çok sonbaharda orman fonunda bizim gençler. Biri amerikan askeri (Süzmebal), diğeri alman askeri kılığında (Nemo), sabahtan akşama kadar oynadılar, konuştular, doğrusu çok eğlendiler. Aşağıda savaş oyunundan yorulmuş askerleri mola verirken görebilirsiniz:)


Sonra, Kasım başında AİHM'in kararı açıklandı; AİH sözleşmesinin 8.maddesi, yani aile ve özel hayata saygı ihlal kararı verilmiş. Şimdi 3 aylık itiraz süresi var. Türkiye itiraz ederse bir üst kurulda tartışılacak, yoksa kesinleşecek. Şubat başından itibaren Türkçeye de çevrilip yayınlanacak, internetten erişilebilir olacak yani. Benim adımı ve kızlık soyadımı google'layan biri şimdiye kadar sadece 5-6 yıl önce konuşmacı katıldığım bir seminere ve fb hesabıma rastlıyordu; artık AİHM kararına da ulaşıp bütün hikayenin özetini okuyacak. Ben eski soyadımı artık aradan silsem iyi olacak galiba... Öte yandan, birkaç sene önce, Mammut'la çıkmaya başlayan bir kız, sonradan beni bulup görüştüğümüzde, beni google'layıp iş ve eğitim düzeyimi farkedince "demek Mammut düzgün biri, bu kadınla onunla olduğuna göre" dediğini söylemişti. Ha ha, yeni sevgilileri adımı öğrenip de ararsa, artık AİHM kararında yazan olaylar silsilesini öğrenecek...

Şirketteki mail adresimi evlendikten sonra değiştirmediğim için hala beni eski soyadımla tanıyor çoğu insan; o yüzden de kartvizitimde iki soyadı da yazıyor. Kızlık soyadını tamamen bırakmanın bir yolu da iş değiştirmek aslında. Yeni bir şirkette, sadece şimdiki soyadımla tanır insanlar, zaten kimliğimde sadece o yazıyor, yeni bir dönem başlar. Zaten 16 yıl aynı şirkette çalıştıktan sonra iş değişikliği esaslı bir yenilik; sadece isim açısından değil, her açıdan yeni bir dönem anlamına gelir...

Fark ediyor musunuz, nedense, eskiyi geride bırakma, yeniye geçme teması tekrarlanıyor. İş, ev... Hayırdır... Ben öyle kolay kolay elindekinden vazgeçen bir karakter değilimdir, hep elimdekinin iyi yanlarını görür, gözden çıkaramam. Şimdi de, henüz, bir şeyi bırakmış, yeni ve başka bir işe/eve geçmiş değilim zaten, ama bir dilime dolamışlık var; evrene mesajlar gidip duruyor valla...

9.12.11

Yazmayalı çok oldu yine...

Öncelikle zamansızlık, yorgunluk... Ofiste üç projeyle uğraşıyorken beş yenisinin gelmesi... Her gün 10 saat işte kalıp, kafamı bile kaldırmadan çalışıp yine de yetişememek... Sabaha karşı kendimi uyanık ve zihnimde kendi kendime konuşurken bulup sanki hiç uyumamış gibi kalkmak...

Birkaç haftasonu bu yaşam tarzına mecbur olmamak, özgürlüğümü satın almak için evi satıp kredi borcunu kapattıktan sonra seveceğimiz bir ev arayarak geçti. Bir yandan şimdiki evimizi sevdiğim ve vazgeçmek istemediğimi daha da iyi anlamak, diğer yandan yaşam akıp gidiyor, sen evi değiştirmemek için inat ediyorsun diye kendime kızmak...

Mammut'un açtığı velayet davası devam ediyor. Bayramda Nemo babasına gitmek istemedi. Bayramdan hemen sonra pedagog görüşmesi vardı. Pedagog benimle, Nemo'yla ve anne-baba-çocuk üçlü konuştu. Nemo babasından çekindiğini, onun yanındayken eve ne zaman döneceğinden emin olamadığını, İstanbul'daki hayata alıştığını gayet güzel anlattı. Bu hafta duruşmada pedagog raporunu aldık. Bu kadar yanlı ve yanlışlarla dolu, nasıl babayı hafifletir, anneyi kötü gösteririm diye özellikle düşünülmüş de yazılmış bir rapor olabilir. Hakim rapora ilişkin yorumlarımızı sunmamız için iki hafta süre verdi. Bir sonraki duruşma 26 Ocakta. Hakim orada karar verecekmiş. Nemo da dahil tüm asillerin duruşmaya gelmesini istedi.

Bu konuda daha fazla yazmak istemiyorum.

Aslında, galiba yazmak istemiyorum...