30.11.05

Haziran Gecesi

Pazartesi akşamı Haziran Gecesi'ni izledim. Geçen sene de bir bölümüne rastladıydım, konuyu aşağı yukarı anladım. Zengin ve havalı adam karısı ve üç çocuğuna rağmen genç bir kıza aşık olur; adam ailesinin tüm karşı çıkmalarına karşın boşanıp kızla evlenir; tam yeni eşinden bir kızı doğduğu sırada beyimiz eski karısının yeni erkek arkadaşının yalancı ve pskiyatrik tedavi görmüş biri olduğunu öğrenip peşlerinden gider; çocukları, bakıcısı ve adamla birlikte seyahate çıkmışken eski kocası yollarından döndürmeye çalışır... Buraya kadar çok da alışılmadık bir hikaye değil aslında. Ancak işin tuhafı beyimiz haklı, adam da hakikaten hasta ruhlu çıkar. Gerçi kadın ve çocuklar sağsalim eve dönerler, ama adamın karanlık emelleri olduğunu seyircinin anlaması sağlanır.
E pes yani! Zaten ülkemiz karısının, kızının, kızkardeşinin bedenini namus sayan ilkel adamlarla dolu; kadın ayrılmak isterse veya yeniden evlenmeye kalkarsa namus cinayetleri işleniyor; o da olmazsa çocuklarından ayırıp ceza vermeye kendilerinde hak görüyorlar; büyük şehirlerde, okumuş adamlarda bile karşısındakinin sınırlarına saygı diye bir kavram yok; sen kalk televizyonun en popüler dizisinde adamı böyle davrandığı için haklı çıkar, eski kocayı değil, yeni sevgiliyi psikopat yap...
Zaten Özcan Deniz Asmalı Konak'ta da kıskanıp karısını hastanelik ettiğinde de konu "e ama çok seviyo, ondan yaptı"ya bağlandıydı ya, o zamandan beri kızgınım aslında.
Senaristleri popülist yaklaşımlarından sıyrılıp sosyal sorumluluklarını üstlenmeye davet ediyorum. Beni duyan yok tabii. Bugün google'dan diziyle ilgili bir forum buldum. Dişi oldukları nick'lerinden belli bir takım kişiler "ay çocuklarının annesi tabii, adam da haklı" diyorlar. Aferin size, yangına körükle gidin. Popüler olan çok satıyor nasıl olsa...
Ha ha, yeni gelin beyimize kızıp babasının evine gidince, adam da yeni doğmuş bebeği öpüp "daha çok alışmadan gideyim ben bari" deyip uzadı. Ne güzel mesajlar veriyorlar böyle...

2 yorum:

Ilgaz Gürses dedi ki...

O bölümü ben de izledim ve kesinlikle katılıyorum söylediklerine. Tamam bunlar kurmaca ve her film-dizi vs illa doğru mesaj vermese de olur ama bizim millet gerçekle kurmaca arasındaki farkı idrak edebilseydi sevdiği kahraman dizide öldü diye ölüm ilanı vermezdi gazeteye. Sonuçta bizim %40'ı süper zeki milletimiz aynı mesajları ala ala beyni yıkanıyor, gerçek hayatta da dizilerdeki gibi davranmakta sakınca görmüyor maalesef.

dory dedi ki...

Teşekkürler, aynı fikirde birilerinin olduğunu gödükçe içim rahatlıyor. Benim rastlamadığım, farkında olmadığım başkaları da vardır, durum o kadar da kötü değildir belki diye umutlanıyorum. Gerçi bloguna baktım, bir sürü ortak yönümüz var zaten, eğitim maceralarına çok güldüm, sakın kendini yalnız hissetme:))