Geçen hafta Düsseldorf'taydım. Fuar zamanı oteller öyle pahalı oluyor ki 69€'luk otelde 169€'ya kaldık, üstelik bu en ekonmik seçeneklerden biri. Otel dediğim, aslında motelden hallice. Lobisi, blog güncelleyecek internet bağlantısı, minibarı filan yok; isteyince resepsiyondan saç kurutma makinası veriyorlar. Yine de şehir merkezi ve istasyon yürüme mesafesinde olduğu için şanslıydım. Otel, akşamüstü fuar dönüşü otele uğrayıp üst baş değiştirip kendimi sokağa atmam ve dükkanlar kapanana kadar dolaşmam için uygun bir konumdaydı yani.
Üç günde yaklaşık 20 toplantı ve iki iş yemeğinden sonra Cumartesi gününü alış verişle geçirdim. Öyle doğru dürüst birşey de almadım aslında; tahta, keçe, yün yılbaşı süsleri; bir sürü hobi dergisi; indirim reyonundan iki kocaman hobi kitabı; kaligrafi başlangıç seti (içinde örnek kitabı, proje kağıtları, mürekkepler, uçlar vs var); el değirmeni (peynir, ceviz, çikolata vs için); hayvan şekilli kurabiye kalıbı seti; pasta süsleme kalemi; bir adet çorap yünü (örerken kendiliğinden desen çıkacak şekilde renklendirilmiş); teoma ejderha maketi; gökhana iki ütüsüz gömlek (Hem giymesi pek hoş, hem de daha ucuz.. Bir de tekstil ülkesi olacağız!); şuleye bir çift gece çorabı; margoya bir çift ev çorabı; anneme kırışıklık giderici krem (La Roche-Posay'nin Redermic diye yeni bir kremi çıkmış - bu arada annem 74 yaşında, nemlendirici kullanmaya bile yeni başladı, görseniz taş çatlasa 65 dersiniz, üstelik önden 65'lik, arkadan 20'lik diye laf atılan türden); şirkettekilere lebkuchen (tarçın-zencefil-kakule-karanfil-muskat baharatları, bal ve tam unla yapılan kek-kurabiye arası bir şey) ; kendime lebkuchen baharat karışımı (kendim yapmayı denemek için)almışım. En son 3 sene önce kurabiye yaptığım, yılbaşında bir mucize olup da oğlum gelmezse ağaç süslemeyecek olduğum, ilk kez çorap örmeyi deneyeceğim ve muhtemelen hazır alınanlar kadar rahat olmayacağı, yeni öğreneceğim kaligrafik yazıyı sadece hediye paketlerinin üstüne iliştireceğim minik kartlarda kullanacağım düşünülürse pek etkin bir alış veriş sayılmaz, ama çok eğlendim.
Her akşam teomu aradım ama ev telefonu hiç açılmadı. Çaresiz cep telefonundan mamutu aradım, yanındaysa konuşmak istediğimi söyledim, "yok" deyip suratıma kapattı.
Çağla aradı, mamutu rüyasında karşısına almış, aklın yoluna ikna ediyormuş.
Şebo arayıp beni merak ettiğini söyledi, geçen haftasonunu sordu. Aranmak hoşuma gitti.
Pazar günü de yollarda geçince haftasonundan hiçbir şey anlamadım. Evde oturup bir yandan film seyredip bir yandan dalgalı atkımla takım bere ve eldiven örmek istiyorum...
2 yorum:
Hah, inanmazsın daha bugün lebkuchen tarifini nereden buluruz, canımız çekti diye Hande'yle konuşuyorduk. Ne olur, yap koy siteye de biz de yapalım.
Bu arada mamuta yine iyi niyetlerimi gönderdim elimde olmadan.
Memnuniyetle:)) Bana da bahane gerek zaten. Şimdi ben elimdeki bütün kaynakları karıştırıp, tüm tarifleri karşılaştırıp en makul tarifi aramaz mıyım? Yaşasın:))
Yorum Gönder