13.11.05

Dalgalı Atkı (2), Nilgün, Şebo


burcu'dan sonra alev de dalgalı atkımın modeliyle ilgilenince daha detaylı bir tarif vermeye karar verdim. Şişe ilmek atmayı ve düz örgüyü biliyorsanız Dalgalı Atkı'yı yapamamanız mümkün değil.
Düğümcüklü Kenar : Örgünün kenarları daha sonra görünecek (atkı, şal gibi) , dikiş içinde kaybolmayacaksa kullanılan, kenarların düzgün ve sıkı olmasını sağlayan bir yöntemdir.
Her sıranın başında (gidiş veya dönüş fark etmeksizin) ilk ilmeği sanki düz örecekmiş gibi, yün arkada olmak üzere, sağ şişi önden arkaya doğru ilmeğin içine batırıyorsunuz. Örmeden, yani yünü sağ şişin üstüne dolamadan, ilmeği sol şişten çıkarıyorsunuz. Birinci ilmek sol şişten sağ şişe kayıveriyor yani.
Sıranın sonuncu ilmeği de hep düz örülüyor. Yün arkada, sağ şiş önden arkaya doğru vs. Bildiğiniz düz örgü işte. İlk ilkmekteki hareketin tamamlanmış hali.
Dalgalı Örgü : İki kenar ilmeğinin arasında kalan 18'in katı ilmek sayısına aşağıda anlatacaklarımı uygularsanız ortaya dalgalı örgü çıkacak.
Önce iki sıra hep düz örüyorsunuz. Yani gidiş de düz, dönüş de düz.
Üçüncü sıraya başlarken (kenar ilmeğini örmeden düz aldıktan sonra) 3 kez iki ilmeği beraber düz örüyorsunuz, yani ilk 6 ilmek 3 ilmeğe düşüyor. Soldaki fotoğrafta iki ilmeğin beraber düz örülmek üzere alınışı görülüyor.
Sonraki 6 ilmek de 1 dolama+1 düz örgü şeklinde örülecek. Sonraki ilmeğe geçmeden önce yünü sağ şişin önüne alıp ondan sonra düz örünce, arada bir dolama oluşuyor. Sağdaki resimlerde dolama ve düz örgüyle devam etmeyi görebilirsiniz. 6 kez bunu yapıyorsunuz ve herbirinden önce birer dolamasıyla birlikte bu 6 ilmek de 12 ilmeğe çıkmış oluyor. Sonra tekrar 2 ilmek beraber düz örüyorsunuz, ama bu kez 6 kez. Dolayısıyla izleyen 12 ilmek de 6 ilmeğe düşmüş oluyor. Bu şekilde tekrarlayarak devam edip sıranın kenar ilmeğinden önceki son 6 ilmeğini de 3 kez ikişer ilmeği birlikte düz örüyor ve kenar ilmeğini düz örerek sırayı tamamlıyorsunuz.
Dönüş sırası, yani 4.sıra, örmeden alınan kenar ilmeğinden sonra düz örgü yapılıyor.
Ve bu 4 sıra sürekli tekrarlanıyor.
Yine de yeterince açık anlatamadıysam (ve temel örgü biliyorsanız) ve İstanbul'da oturuyorsanız, uygulamalı olarak gösterebilirim. Mesela Profilo'daki yüncüde buluşur elektriğimiz tutarsa birlikte bir çay içer sohbet ederiz.
Bu aralar bir tuhaflığım var zaten. Hayatımda Inna ile başlayan bir kızkardeşler serisi oluşmaya başladı. Cuma akşamı manikür için Nilgün'e uğradığımda Şebo ile tanıştım. Nilgün'ü de manikür-ağda dükkanı var diye hiç küçümsemeyin. Orası aslında bir terapi merkezi, ama çalışmalarını rahat sürdürebilmek için perde arkasında çalışıyor. Nilgün'ün yaydığı açık yüreklilik ve açık sözlülük enerjisine hazır olanlar fark ediyor bu durumu elbette, diğerleri manikür yaptırıp gidiyorlar. İşte bu Cuma uğradığımda Şebo da oradaydı. İkimiz de ayrı ayrı Nilgün'le sohbet ederken bir baktım biz onunla sohbet eder olmuşuz. Çok "aynı" değiliz, apayrı dertlerimiz, apayrı hayatlarımız var, ama sanki yıllardır tanıyormuşuz gibi bir hisse kapıldık. "dık" diyorum çünkü o da böyle dedi. Ben Aliye durumlarımı anlattım, o işini, hastalığını, son bir yıllık molasını anlatı, sonra da öpüşüp ayrıldık. "Bugün telefonda bana bağırıp Erdek'e hiç gelme boşuna dedi, ama yine de gideceğim" dedim, o da "ben de gelmeyi isterdim; ya göremezsem diye değil göreceğim diyerek git" dedi. Söyledikleri işe yaradı. Cumartesi sabahı, bugüne değin gittiğim tüm terapi seansları, okuduğum tüm psikoloji kitapları işe yaradı. Karşımda bağırıp hakaret eden, tehditler yağdıran kızgın adama karşı sakin, şeffaf ve geçirgen oldum. Benim yıldız gözlü oğlum, yavaştan okumayı sökmüş de b ile d'yi karıştırırmış:))

1 yorum:

Doruk dedi ki...

Valla öyle güzel tarif etmişsin ki sanırım deneyeceğim. Bakalım becerirsem söylerim. Sağol Dory'ciğim.