Artık geride kaldığına göre son iki haftayı anlatabilirim. Bitti ama biz de bittik yani...
O Pazartesi sabahı adliyeye gitmek için evden çıkmak üzereyken avukatım aradı. Sesi neşeli, "gözünüz aydın" dedi. Hakim eğitim tedbiri vermiş, yurdu yetkilendirmiş. Aman, ne sevindim bilemezsiniz. Koşa koşa adliyeye gittim; niyetim kararın kopyasını alıp yurda ulaştırmak. Tabii o kadar basit değil işler. Mahkeme kalemindekiler beni görünce "biz vekilinize tebligat çıkardık, siz gidin" dediler. Malum kişi de hemen yandaki kalemdeymiş zaten, karara itiraz ediyormuş.
Neyse, ben kopya alamadım ama uyap'a yüklenen halini bastım, yurda götürdüm. Onlar kendilerine resmi yoldan gelmeden bir şey yapamaz ama en azından haberleri olsun. Oradan çıkıp okula gittim; lise müdürüne kararın bir kopyasını verdim. Biliyorum ki o da vakıfa, onlar da hukukçularına soracak; oradan yazılı onay gelmeden kabul etmeleri mümkün değil. Çok geçmeden müdür bey beni aradı; malum kişinin avukatı okula ihtar çekmiş, ekine bir yürütmeyi durdurma kararı koymuş.
Bunun üstüne ben bilmediğimiz bir durum olduğunu anlayıp hukukçularına ulaşmaya çalıştım; sonuç olarak avukatım ulaşabildi; anlaşıldı ki, adam idare mahkemesine başvurup çocuğun sbs tercihlerinin iptalini istemiş; idare mahkemesi de, her ne kadar babaya karşı uzaklaştırma kararı da olsa, çocuk devlet korumasında da olsa okulunu belirlemek velinin sorumluluğundadır deyip yürütmeyi durdurma kararı vermiş. O da gidip Milli Eğitim'e Bandırma okullarının olduğu bir liste vermiş. Milli Eğitim de çocuğun kaydını Erdek Anadolu Lisesi'ne yapmış. Ben bunları velayet davasına bakan hakime anlattığımda "olur mu öyle şey, idare mahkemesi yanlış karar vermiş" diyor ama kime ne faydası var...
Özel okullar zaten o hafta açılmıştı. Devlet okulları açılmadan önceki hafta Nemo da yurda döndü artık. Ama çocuğun kaydı Erdek'te, kendi burada, bırakın kendi okulunun lisesine gitmeyi, kazandığı anadolu lisesine de gidemez bir halde! O arada "ben Nemo'nun avukatıyım" diyen bir adam ortaya çıktı, yurda gitti, babası velisi sıfatıyla onun adına tutmuş. Bu Erdek Anadolu Lisesi konusu o zaman netleşti zaten. Adam "ben karar çıkartacağım, icrayla gelip çocuğu alacağım, babaanneye teslim ettireceğim" filan gibi bir şeyler demiş. Yurttakilerin Nemo'ya, onun bana aktardığı kadarıyla...
Herkes çıkmazda. Yurttaki çocuklar okula başladı, Nemo gidemiyor; yurt eğitim tedbirini uygulayamıyor. Bu kadar sıkıntının arasında bir TV kanalından arayıp, baba bir programa çıkacak, sizin hakkınızda şöyle şeyler anlatıyor, siz de gelin doğruları söyleyin dediler. Herşeyden önce hiç halim yok; ayrıca öyle bir ortama girmemin bir anlamı yok; her lafı yalan bir insanı programa çıkarmayı da sizin yapmamanız gerekir... Çarşamba veya perşembe dediler. O programı Çarşamba günü izledim; öyle de hoş ve pozitif bir gündüz kadın programı ki, adam doğru söylüyor olsaydı bile yakışmazdı zaten, kaldı ki o öfke ve nefret titreşimleri yayan adamın orada ne işi var? Nitekim iki gün de çıkmadı. Bugün başka bir programa çıkmış ama haberi gelip ben televizyonu açtığımda son reklama girmişlerdi. İsabet.
Dediğim gibi, yurt, okulun malum kişinin yarattığı sıkıntılar nedeniyle aşırı hassas davranması üzerine, tedbir kararından önce verilmiş, sbs tercihlerine ilişkin karar yüzünden eğitim tedbirini uygulayamaz hale gelince, Milli Eğitim'e başvurdu ve çocuğun kaydını eski okuluna yaptırdı. Veli olarak yurdun psikoloğu kaydını yaptırdı; ben gidip sadece para işlerini hallettim. İçimden de dedim ki, varsın böyle olsun, okuluna gidebilsin, arkadaşlarıyla okusun, keyfi yerinde olsun, haftasonları izinli gelebilsin, varsın devletin çocuğu olsun... Yani bugün Nemo için okulun ilk günüydü...
Duruma uygun motivasyon için facebook sayfasında paylaştığım klibi buraya da koyayım, içimiz açılsın :)
baby one more time
O Pazartesi sabahı adliyeye gitmek için evden çıkmak üzereyken avukatım aradı. Sesi neşeli, "gözünüz aydın" dedi. Hakim eğitim tedbiri vermiş, yurdu yetkilendirmiş. Aman, ne sevindim bilemezsiniz. Koşa koşa adliyeye gittim; niyetim kararın kopyasını alıp yurda ulaştırmak. Tabii o kadar basit değil işler. Mahkeme kalemindekiler beni görünce "biz vekilinize tebligat çıkardık, siz gidin" dediler. Malum kişi de hemen yandaki kalemdeymiş zaten, karara itiraz ediyormuş.
Neyse, ben kopya alamadım ama uyap'a yüklenen halini bastım, yurda götürdüm. Onlar kendilerine resmi yoldan gelmeden bir şey yapamaz ama en azından haberleri olsun. Oradan çıkıp okula gittim; lise müdürüne kararın bir kopyasını verdim. Biliyorum ki o da vakıfa, onlar da hukukçularına soracak; oradan yazılı onay gelmeden kabul etmeleri mümkün değil. Çok geçmeden müdür bey beni aradı; malum kişinin avukatı okula ihtar çekmiş, ekine bir yürütmeyi durdurma kararı koymuş.
Bunun üstüne ben bilmediğimiz bir durum olduğunu anlayıp hukukçularına ulaşmaya çalıştım; sonuç olarak avukatım ulaşabildi; anlaşıldı ki, adam idare mahkemesine başvurup çocuğun sbs tercihlerinin iptalini istemiş; idare mahkemesi de, her ne kadar babaya karşı uzaklaştırma kararı da olsa, çocuk devlet korumasında da olsa okulunu belirlemek velinin sorumluluğundadır deyip yürütmeyi durdurma kararı vermiş. O da gidip Milli Eğitim'e Bandırma okullarının olduğu bir liste vermiş. Milli Eğitim de çocuğun kaydını Erdek Anadolu Lisesi'ne yapmış. Ben bunları velayet davasına bakan hakime anlattığımda "olur mu öyle şey, idare mahkemesi yanlış karar vermiş" diyor ama kime ne faydası var...
Özel okullar zaten o hafta açılmıştı. Devlet okulları açılmadan önceki hafta Nemo da yurda döndü artık. Ama çocuğun kaydı Erdek'te, kendi burada, bırakın kendi okulunun lisesine gitmeyi, kazandığı anadolu lisesine de gidemez bir halde! O arada "ben Nemo'nun avukatıyım" diyen bir adam ortaya çıktı, yurda gitti, babası velisi sıfatıyla onun adına tutmuş. Bu Erdek Anadolu Lisesi konusu o zaman netleşti zaten. Adam "ben karar çıkartacağım, icrayla gelip çocuğu alacağım, babaanneye teslim ettireceğim" filan gibi bir şeyler demiş. Yurttakilerin Nemo'ya, onun bana aktardığı kadarıyla...
Herkes çıkmazda. Yurttaki çocuklar okula başladı, Nemo gidemiyor; yurt eğitim tedbirini uygulayamıyor. Bu kadar sıkıntının arasında bir TV kanalından arayıp, baba bir programa çıkacak, sizin hakkınızda şöyle şeyler anlatıyor, siz de gelin doğruları söyleyin dediler. Herşeyden önce hiç halim yok; ayrıca öyle bir ortama girmemin bir anlamı yok; her lafı yalan bir insanı programa çıkarmayı da sizin yapmamanız gerekir... Çarşamba veya perşembe dediler. O programı Çarşamba günü izledim; öyle de hoş ve pozitif bir gündüz kadın programı ki, adam doğru söylüyor olsaydı bile yakışmazdı zaten, kaldı ki o öfke ve nefret titreşimleri yayan adamın orada ne işi var? Nitekim iki gün de çıkmadı. Bugün başka bir programa çıkmış ama haberi gelip ben televizyonu açtığımda son reklama girmişlerdi. İsabet.
Dediğim gibi, yurt, okulun malum kişinin yarattığı sıkıntılar nedeniyle aşırı hassas davranması üzerine, tedbir kararından önce verilmiş, sbs tercihlerine ilişkin karar yüzünden eğitim tedbirini uygulayamaz hale gelince, Milli Eğitim'e başvurdu ve çocuğun kaydını eski okuluna yaptırdı. Veli olarak yurdun psikoloğu kaydını yaptırdı; ben gidip sadece para işlerini hallettim. İçimden de dedim ki, varsın böyle olsun, okuluna gidebilsin, arkadaşlarıyla okusun, keyfi yerinde olsun, haftasonları izinli gelebilsin, varsın devletin çocuğu olsun... Yani bugün Nemo için okulun ilk günüydü...
Duruma uygun motivasyon için facebook sayfasında paylaştığım klibi buraya da koyayım, içimiz açılsın :)
baby one more time
1 yorum:
vay ya,artik kitaplari bile asti hikayeniz dory.Nemo bu gunleri hatirlayip neler hissedicek ilerde?sen neler hissedicen?
Yorum Gönder