Kafamı toplayıp bu arada neler olduğunu anlatacak kadar dışarıdan da
bakabilir hale gelmem çok zaman aldı bu kez. Tam yazayım demişken bir de Gezi
parkı girdi hepimizin aklına, gündemine, hayatına. Çıkmış da değil ama şimdi de
yazmazsam hiç yazamayacağım…
Geçen yazdığımdaki tükenmiş halimi gören eşim, Konya'daki hastalarını
ziyaret edip oradan İzmir'e homeopati derneği toplantısına gideceği haftasonu,
beni de yanında götürdü. Bir Cuma sabahı Konya'ya uçakla gidip o hastalarıyla
ilgilenirken ben de yanında dolaştım. Geçen yıldan beri gıyaben
tanıdığım bir hanım kahve falıma baktı. Hikayemizi takip eden, Nemo'ya dua
eden bu hanım, geçen yaz da bize niyet edip fal bakmış, Nemo yurttayken "2
hafta sonra çıkacak, üzülmesin" demişti. Ben de Nemo'nun her gün
"mahkemede bir gelişme var mı?" sorularına her zamanki gibi
"hayır tatlım, henüz yok" dedikten sonra, "ama senin için
dua eden bir teyze bu sefer kahve falına da bakmış, 2 hafta sonra yurttan
çıkacakmışsın" demiştim. Nemo'nun bütün naifliğiyle "Oh, sonunda
iyi bir haber!" deyişini fıkra gibi anlatıyorum o zamandan beri:) Ama
gerçekten de tam 2. haftanın sonunda anneannesinin yanına gitme kararı çıkıp
fal gerçek olmuştu. İşte aynı hanım, bu kez de benim falıma bakıp "hemen
ve çok kolay olmayacak ama eve dönecek, rahata çıkacaksınız; siz bilgisayar
başında, çok insana faydası olacak bir iş yapacaksınız, bunun için de bir
eğitime gideceksiniz, siz bunlarla uğraşırken Nemo çıkıp gelecek" dedi. O
günlerde kafam biraz karışıktı; bir yanda oğlumun iyiliği için mücadele ediyorum,
bir yandan her şey çok zor, çok ters gidiyor, yoksa bu kadar zorlamamam mı
lazım gibi düşünceler uçuşuyor aklımda. Aynı hanım Konya'da bana "Allah
sebepleri verir, sen işlersin, elinden geleni yaparsın, ama sonra sonuç ne
olursa isyan etmeden karşılarsın; Allah oğlumu benden daha çok düşünür, benden
daha iyi korur dersin" dedi. Aradığım cevap buymuş... O akşam Konya'dan
İzmir'e yataklı trenle geçtik. Kompartmanda biraz oturduktan sonra yatakları
açtık, ben aşağıda, Shrek yukarıda, biraz dinlenelim derken uyuyuverdik. Trenin
beşik gibi sallantısıyla uzun süredir ilk kez 10 saat uyudum herhalde. Arada
uyanıp perdeyi aralayarak dışarı baktığımda gecenin karanlığından başka hiçbir
şey görünmüyordu. Sabah İzmir'e gelirken bir istasyon önce uyanıp toparlandık. Haftasonu
İzmir'de yine onun programına eşlik ettim. O haftanın sonunda, 15 Mart
akşamında da, aylar öncesinden ayarlanmış bir eğitim için Atina'ya
uçtum. Falda da çıktı ya, ben bunlarla uğraşırken Nemo kurtulacak diye...
5 günlük eğitimin son günündeyken Aile Bakanlığı İl Müdürlüğünden aradılar.
Nemo Akşam'da manşet olduktan sonra Aile Bakanlığı duruma müdahale
etmeye karar vermiş. Velayeti babasında da olsa, 14 yaşında, idrak çağında bir
çocuk babasına gitmemek için ne eve, ne okula, ne anneannesine gitmeye
direniyorsa, eğitim hakkından mahrum kalıyorsa, bunu çözmemiz lazım demişler ve
çocuk mahkemesine başvurarak durumu detaylı inceleyerek raporlamak üzere 30
günlük acil koruma kararı talep etmişler. Nemo'yu getirin, yurda alacağız,
yerini hem sizden, hem babadan gizli tutacağız, hem çocukla, hem
anne-babayla görüşmeler yapıp detaylı bir rapor
hazırlayacağız dediler.
Şimdi üstünden geçen zaman ve olayları bilerek yazması kolay tabii, ama bir
de bana oradaki halimi sorun... Bir yandan İl Müdürlüğüyle konuşuyorum, sonra
avukatımı arıyorum, tam bir panik hali. Daha bir gün önce Mammut İl müdürlüğüne
gidip çocuğu teslim edin demiş, tutanaklar tutulmuş vs. Ama öte yandan içinde
Nemo'nun bulunduğu durumdan kurtulması için başka çare yok...
Annemi arayıp Nemo'yla konuştum, onu da ikna ettim, bir taksiye atlayıp İl
müdürlüğüne gittiler, annem Nemo'yu teslim etmiş oldu, Nemo'yu da yerini
bilmediğimiz bir yere aldılar. Ben de o gece Türkiye’ye döndüm. Ertesi gün beni
arayıp “merak etmeyin, Nemo iyi” dediler. İhtiyacı olacak eşyaları il müdürlüğüne götürebileceğimi
söylediler. Orada öğrendim ki, bir-iki gün adaptasyondan sonra okula da
göndereceklermiş. Daha ertesi gün Nemo bir arkadaşının telefonundan beni arayıp
“ben okuldayım, iyiyim” dedi J Okuluna gitmek, arkadaşlarıyla olmak onun için çok
önemli tabii, hayatındaki tek sabit şey hatta. Sonraki günlerde Aile Bakanlığında
kurulan bir komisyon Nemo’yla görüşmeler yaptı, sonra beni ve eşimi de
çağırdılar, Mammut’u da çağırmışlar ama o “bakanlık ile aramızda husumet var”
deyip gitmemiş. Ben nerede olduğunu öğrenmeye bile çalışmadım; Mammut yerini
bulup oradan çocuklarla bilardo salonunda tanışıklık kurmuş, onları yemeğe
götürmüş, ama gençler Nemo’ya anlatınca olay açığa çıkıp görüşmemeleri için tembihlenmişler.
Başka çocuklar “babanı yanında bir kadınla arabada konuşurken gördük” demişler.
Hatta kadının ben olduğumu varsayarak “annenle baban aralarında anlaşıp seni 18’ine
kadar burada bırakacaklardır” gibi senaryolar bile üretmişler. Nemo bütün
saflığıyla bana sorup o kadının ben olmadığıma ikna oldu neyse ki...
Komisyonun aldığı bir aylık koruma süresi bitmeden kısa süre önce Mammut
yanında icra memuru ile yurdun kapısına dayandı. Koruma kararını veren
mahkemeye, çocuk yurtta değilken bu karar verildi, uygulanamaz demiş; kararda
itirazı bir sonraki mahkemeye mümkün denilmişken aynı mahkeme kararı
kaldırıvermiş! Nemo ısrarla babamla gitmem, zorla verirseniz babamı öldürürüm,
evi yakarım, intihar ederim gibi şeyler dediği için icra memuru bu durumda
işlem yapamayacağını tutanağa geçirip gitmiş. Ertesi gün duyduk ki, Mammut icra
memurunu da şikayet etmiş.
İki gün sonra yeni bir icra memuru ile tekrar yurdun kapısına dayandı.
Saatlerce tartışmışlar. Çocuk ısrarla gitmem demesine rağmen Mammut “sorumluluğu
ben alıyorum” diye zorlamış. Nemo’yla babası ve icra memuru konuşurken yurdun
sosyal hizmetlerinde görevli psikologları odaya almamışlar. Hatta Mammut, olayı
duyup oraya giden il müdürü ve yurt müdürünün Nemo’yu etkileyip kendisine karşı
kışkırttıklarını iddia etmiş, ve sonrasında savcılığa şikayet etmiş. Bana gelen
haber Mammut’un yine icrayla almaya çalıştığı, bu kez vermek zorunda oldukları
idi.
Can havliyle fırlayıp o tarafa gittim, daha iki gün önce “babama verirseniz
intihar ederim” diyen çocuğu yine zorla almaya çalışıp can güvenliğini
tehlikeye attığı için şikayet ettim. Bu söylediğim kadar basit olmadı tabii.
Önce Bakırköy adliyesine gidip nöbetçi savcıyı sordum, oradan karakola
yönlendirdiler; Bakırköy karakolu olay Zeytinburnu yurdunda olduğu için
Zeytinburnu çocuk bürosuna gönderdi; onlar Zeytinburnu karakoluna gidin dedi. Karakolda
bir süre şikayette bulunmak için dil döktükten sonra, zaten mammut’la yurdun
kapısında olan karakol amiri arandı ve onun talimatı üzerine şikayetim alındı.
O zamandan beri şikayetimin akıbeti hakkında bir bilgi yok, o başka…
Sonra yurdu aradığımda bana “Nemo’yu ambulansla Bakırköy’e götürüyorlar”!!!
dendi. Ben de hastaneye gittim. Psikiyatri servisinin önünde Mammut’un olduğu
söylenen bir araç, polisler, gazeteciler duruyordu. Mammut’un Erdek’te olayı
saptırıp ben, Shrek ve annemin Mmmut ve Nemo’ya yaklaşmama kararı almış olması
mı, yoksa ortaya çıkarsam olayların daha da alevleneceğinden korkmam mı
durdurdu beni bilmiyorum.
Sonra duydum ki, nöbetçi doktor Nemo’yu o gece hastanede yatırmaya karar
vermiş, Mammut orayı ayağa kaldırmış…
Daha da sonra öğrendim ki, yurtta o gece yarısına kadar süren tartışmalar sonrasında
icra memuru kararı uygulamakta ısrar edince, hukuka aykırı davranamayacakları
için Nemo’yu teslim edeceklerine, ancak Bakırköy Mazhar Osman Hastanesinden rapor
gerektiğine karar verilmiş. Nemo’nun babama verirseniz intihar ederim demesi
üzerine psikiyatrist müşahade altına almış. Olay internette haberlere böyle
çıktı. Soyadını yanlış yazdıkları için aramalarda çıkmıyor...
http://www.zeytinburnuhaber.org//guncel/10702-velayetini-alan-babasini-istemedi.html
Ertesi gün Aile Bakanlığı mahkemeye başvurmuş ve hem mahkeme pedagoğunun
gidip hastanede Nemo ile görüşmesi, hem de hastanenin verdiği görüşe dayanarak
Nemo 6 aylığına devlet koruma ve bakımı altına alındı, Mammut’a da çocuğa yaklaşmama
kararı verildi. O zamandan beri Nemo yurtta…
Komisyonun hazırladığı raporda çocuğun annesiyle kalmasının doğru
olduğu sonucuna varmışlar. Bir süre sonra haftasonları eve izinli göndermeye
başladılar. Benim açtığım velayet davaları (biri Erdek’e gitti, diğeri gidip
velayeti babasına veren mahkemeye düştü!) bu 6 ay içinde sonuçlansın ve Nemo
temelli eve dönsün diye dua ediyorum. Başka hukuki detaylar, başka davalar var.
Mammut tabii ki bu kararı kaldırtmaya çalışıyor. Savaş devam ediyor. Hayat
devam ediyor.
Bunca kargaşanın içinde Nemo SBS’ye girdi. Matematiği çok kötü ama bu yıl
sorular zormuş, belki iyi ile kötünün farkı azalır bu nedenle. Bana diyor ki “bir
hafta çalışsam da yetermiş, 3 yıl boşuna kasmışız” J esprili çocuk, zaten
son hafta çalıştı J
Karnede Matematik 1 ama Fen 3, Türkçe 4, İngilizce 4, diğerleri 5. Nemo’nun
tek istediği aynı okulun lisesine devam etmek. Kontenjandan girmek için gereken
not ortamalası 75, onu tutturamıyor, ama belli mi olur, belki aşağı çekerler…
tam okulu ve arkadaşlarını sevmişken değiştirmek zorunda kalmasa ne iyi olur.
Liseye geçiş töreni yaptılar okulda. Cübbe ve keple durdular; tek tek plaket
aldılar; sonra da yanlarında getirdikleri kıyafetleri giyip parti yaptılar
okulda. Nemo siyah takım elbise içinde bir yakışıklıydı ki sormayınJ
5 yorum:
Çok merak etmiştim sizi, acaba baba böyle davranarak oğlunu kendinden iyice uzaklaştırdığının farkına ne zman varacak? güzel günleriniz biran önce gelsin inş. nemoya ve sana kocaman sevgilerimle
meltem
Ara ara açıp bakıyordum sayfanıza haber var mı diye.. güzel haberler bunlar bazen takılan taşlar olsa da diliyorum hakkınızda en hayırlısı olsun. sevgiler
Mammut'a söylenecek laf cok da, tez zamanda Allah'ından bulsun umarım.
Sende sıkıntın olunca içine kapananlardansın... Haber alınca rahatladım :)
Notlara bakınca Nemo' nun daha çok sözel olduğunu düşündüm...
Ne dersin ?
Çok doğru, ben başım sıkışınca kabuğuna çekilen bir yengecim.
Ve çok doğru, Nemo sözel yanı güçlü bir çocuk. Şu ara üniversite ya da meslek konusu açıldığında edebiyat demeye başladı. Kitapçı bakarken kendi kendine gidip Goethe'nin "Genç Werther'in Acıları"nı seçti!
Yorum Gönder