4.8.08

Haftadan Haberler

Sonunda lavabo altı dolabını (rafı demek daha doğru aslında) ve diğer banyo dolabını bugün ısmarladım. Adam 20 gün sonra teslim ederim dedi, ama ben ısrar edince sonunda 15 güne peki demek zorunda kaldı. Ne acelem varsa...
Yeni hakim Nemo'nun mahkeme sonlanana kadar benim yanımda kalmasını istediğim tedbir kararını reddetti. Bir dilekçe daha verdik, bu kez kişisel ilişki talebiyle (bu, yaz tatili için bir süre ve kışın haftasonları almaya razıyım demek). Hakim ertesi gün tatile çıktığı için dileçeye bakmak nöbetçi hakime kaldı. Bugün Kalem'le konuştum, "nöbetçi hakimin karar vermesi zor, ama ümit kesilmez" dediler. Reddetmesi değil de, bir karar vermeye çekinmesi ihtimali yüksek. Yarın sabah yine arayacağım, olmazsa atlayıp Sirkeci'ye gideceğim. Öyle de çok işim var ki ofiste, yarın iki, öbürgün bir konferans görüşmesine girmem lazım, hepsi birbirinden önemli.
Susan Miller Ağustos falımda "6 Ağustos civarında (4 gün öncesinden 10 gün sonrasına kadar), akraba veya komşu gibi biriyle ateşli bir tartışma" olacağını söylüyor. Ümitlerimin boşa çıkması da muhtemelmiş. İnsanlara tımarhaneden kaçmış gözüyle baksam fena olmazmış. Bu kadar ateşli bir konu ortaya çıktığında, karşıdaki belden aşağı vuruyor gibi gelebilirmiş. Bu kişiyi tahrik edersem (ya da etmesem bile) şiddetli, tuhaf, ölçüsüz, ve muhtemelen hayal bile edilemez bir karşılık görecekmişim. "Kaplanı uyandıracak hiçbir şey yapma - bırak uyusun" diyor. Bu bir deyim olsa gerek. Aklıma tek gelen aday Mammut tabii. Nöbetçi hakim tedbir kararı verecek, Mammut da bunu duyunca delirecek mi acaba? Ama banyo dolapları daha bitmedi ve banyoya girmesi gereken bütün ıvır zıvır Nemo'nun odasında yığılı...
Shrek'in eşyalarını taşıdığımız zaman düzenleyecek, fazlaları atacak zaman ayıramamıştık. Şimdi kapalı balkona yığdığımız alet edevatı düzenledik, ikea kutulara koyduk, hatta ben üstlerini etiketledim. Kablolar-HiFi, elektrik malzemeleri, şarj cihazları, havye takımı, boyalar-vernikler, tutkallar, el aletleri, vidalar, maket tren diarama malzemeleri, slaytlar ve slayt makinesi, kayak portbagajı ve daha neler neler... Benim de boyalarım, kırtasiye malzemelerim, oyuncak ağaç işleme tezgahım, boncuklarım, yünlerim ve dergilerim olmasa belki bu kadar malzemeyi saklamayı anlamayabilirdim ama tencere dibin kara, seninki benden kara:)
Bir dolu şey de çöpü boyladı bu arada. Hatta en son 1991'de Açıkdeniz Yarış Klubü'nün verdiği trofe plaketini bile attım. Tümden yok etmeye gönlüm razı gelmedi, atmadan önce fotoğrafını çektim. Ödülü alırken çekilmiş birkaç fotoğraflar da var zaten. Halbuki bir zamanlar ne kadar değerliydi. 90-92 senelerinde yarıştığım yatın ekibinin belki de en sadık üyesi olarak nasıl da gurur duyardım; kendimi gerçek bir yelkenci, gerçek bir ekip üyesi gibi hissediyordum. Oysa eş kontenjanından ekibe alındığım aşikar. Zaten eş bir bahaneyle gelmediği halde benim gittiğim tek bir yarış oldu; sonra da ekip tümden dağıldı. Şimdi birkaç fotoğraf, hala atamadığım bir yelken kıyafeti, hatta 470 yaptığım yarım sezondan kalma bir trapez yeleği ve yelken çizmesi duruyor hala. Bir sonraki temizlikte onlar da gider.
Ben plaketi atayım artık diye Shrek'e bahsederken içimde bir tür kızgınlık olduğunu fark ettim. Pek göstermiyordum sanırım ama ben ekibe gerçekten değer veriyordum, yarışmayı seviyordum, oysa hayatımdan yok olup gittiler. O zaman Shrek de geçen gün Süzmebal'ın adada diğer çocuklarla olan dialoğunu anlattı. Salda yanlarına gidip arkadaşlık etmeye çalışıyor, onlara birşeyler söylüyor, onların peşinden denize atlayıp çıkıyormuş; sonra diğerleri öbür sala veya karaya gidiyor, Süzmebal bir süre sonra farkedip peşlerinden gidiyormuş, ama hiç bozuntuya vermeden. Babasının yanına geldiğinde de onlardan "arkadaşlarım" diye bahsediyormuş, ama diğerlerinin ilgilendiği filan yokmuş. Sen de o hesap dedi bana... O zaman öyle gelmemişti ama haklı galiba.
Unutmadan eklemek istediğim bir konu daha var. Şu benim et-yumurta-peynir-ot (modifiye Atkins) diyeti sonucunda verdiğim kilolar 6,5'ta takıldı kaldı, bir türlü inmeye devam etmiyor, ama geçen haftaki check-up'ta da aklandı. HDL'm (iyi kolesterol) 67'ye yükselmiş, check-up doktoru spor yapmadan normalde 60'ın üstüne çıkmaz, ne yapıyorsanız aynen devam edin dedi.

3 yorum:

Öykücü dedi ki...

Bu durumda bir şok uygulayacaksın Dory.Bir iki gün karbonhidrat bombalaması uygula(özlediğin her şeyi ye) sonra tekrar Atkinse dön.

Süzmebala çok üzüldüm.

Ev yerleştirmek,düzenlemek ciddi bir sorun.Benim biriktirdiğim kitap hariç hiç bir şey yok,onları da gerektiğinde dağıtabiliyorum ama eşim ne bulsa bit bit saklar.Taşınırken ciddi sorun yaşayacağız çünkü çoğunu atmayı düşünüyorum:))

Sevgiler..

dory dedi ki...

yok aslında üzülecek bir hali yok Süzmebal'ın, belki ben biraz trajikomik hale getirmişimdir anlatımımla. onun keyfi yerinde. koşuyor, oynuyor, yüzüyor, eğleniyor. dışarıdan bir yetişkin olarak bakınca onun saflığına insanın biraz içi burulur olsa olsa.

Butterfly dedi ki...

Dory, nöbetçi hakim karar vermeyecektirmuhtemelen benim de aynı şey başıma geldi dosyayı bekletiyorlar o dosyaya bakan hakim gelene kadar ama eğer gidip konuşabilirsen belki de değişebilir herşey, ben bu yaz Nemo yu alıp tatil yaptıgını okumayı cok ıstıyordum:(
Benim de taşınırken attıgım bir suru sey olmasına ragmen hala ısrarla abuk subuk seylerı saklaladıgımı fark ettım ama atmaya kıyamadıklarımın resmını cekıp atmak fıkrını cok yaratıcı ve uygulanabılır buldum.
Falcıyı dınle ve canını sıkacak bır sey yapma derım ama sen bılıyorumz kı cok guclusun ve ustesınden gelırsın.
verdıgın kılolarda ayrıca cok ıyı dıyorum:=)
sevgıler