24.4.08

Haydi Kuyruk Havaya

Bu öyküyü, ünlü Çin düşünürü Lao Tzu çok sever, sık sık anlatırmış. (Ben okuduklarımın yalancısıyım. Kaynak gösteremediğim için de özür dilerim; bu anekdot internette dolaşıp duruyordu bir zamanlar; ben de kaydetmişim, kısmet bugüneymiş.)
Köyün birinde yaşlı bir adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış…Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara neredeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.
“Bu at, bir at değil benim için; bir dost. İnsan dostunu satar mı hiç?” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki at yok. Köylüler ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler…İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” demiş. ”Sadece at kayıp” deyin, “çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolmasının bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı olduğunu henüz bilmiyoruz, çünkü bu olay henüz bir başlangıç; arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.” Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.
Aradan 15 gün geçmeden at bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. ”Babalık” demişler, “sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var.” “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç. Birinci cümlenin birinci kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?” Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler.
Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara, ”Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. İhtiyar “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş.”O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru? Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.”
Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış, çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler gene ihtiyara gelmişler, “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer…” “Siz erken karar vermeye devam edin” demiş ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var; benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde… Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.”
Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlarmış: “Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar, aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar.Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”
* * *
Karar bozulmuş. Gerekçesini henüz bilmiyoruz.

9 yorum:

Tijen dedi ki...

Ben de pek severim bu öyküyü de bile bile yine yargılar, kararlar... Neden böyleyiz ki?

Öykücü dedi ki...

Kendi tesellini kendin bulmuşsun.Çok güçlü bir kadınsın bir kez daha görmüş olduk.Yerinde başkası olsa yerlerde sürünüyor olurdu.

Bu kadar güçlü biri olduğun için eminim ki bir gün oğlun yanında olacak.Ve yine eminim ki o bir gün çok da uzak değil.

Sevgiler..

Butterfly dedi ki...

Dory bu hikaye beni de kendime getirdi bu gun 3 kisiye anlattım, senin gücünden kendime guc aldım inanır mısın bana da iyi geldi seni bu kadar güclü görmek! Kendını sevmek ıcın ne cok seye sahipsın!Eminim ve inanıyorum. sabır ve sevgiler

Adsız dedi ki...

Sevgili Dorry,

Rahmetli anneannem oglunu kaybettikten sonra hep derdi ki; "Sag olsun dunyanin obur ucunda olsun, dag daga kavusmaz insan insana kavusur"

Allah sizi de bir an once kavusturur hayirlisiyla insallah.

Fulya dedi ki...

Bugun Elif'e nedense hep guclu kadinlari dost olarak seciyorum demistim yeni arkadasimdan bahsederken. Bana da guc veriyorlar.
Sen de onlardan birisin.Gucunle guc veriyorsun.
Cok guzel bir hikaye.

Adsız dedi ki...

Bir dakika, bir dakika! Senin bu durusma olaylarini okumak beni oyle tepetaklak ediyor ki, heyecanimdan okudugumu anlayamadim. Karar bozulmus, nasil yani?????

www.elifsavas.com/blog

dory dedi ki...

evet, karar bozulmuş, yani şimdi dosya geri gelecek, hakim ya kararında ısrar edip bir daha yargıtaya gönderecek -ki %1 ihtimal- ya da dosyayı tekrar açacak, duruşma tarihi belirleyecek, bozulma gerekçesine göre devam edecek. Esastan değil de usulden dolayı bozulmuşsa o usul eksiğini tamamlayana kadar duruşmalar devam edecek. Bu işten biraqz anlayan herkes orada bir iş döndüğünü, güçlü birinin "bir bahane bulun" dediğini söylüyor ama kimse emin olamaz, günahlarını almayayım.
Bu arada geçen haftasonu Mammut Nemo'yu anneme bıraktı, 2 güncük de olsa görüşebildik. Ben şimdi Strasbourg'dayım, dönünce daha detaylı anlatırım.

kedi dedi ki...

Farklı bir anlatımını duymuştum ama çok hoş bu.
Karara yazılacak en güzel yazı da buydu.Herşeyde var bi hayır.
Çünkü şimdi görünen:"Sadece kararın bozulduğu":)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Umarım, sadece usulden bozulmuştur.
Esastan bozulduysa, acayip bir kulp takmış olmaları gerekir ki, bu durumda literatüre geçecek bir saçmalık olmalı.
:((