Önce şu mutfak meraklılarıyla paylaşma dürtüsüyle bana şifreyi kaldırtan karnabahar-brokoli salatası.
Aslında çok özel bir fikir değil, ama bizim şirkette hafta bir ya karnabahar ya da brokoli versiyonu çıkar. Brokoli yaptıklarında yemeğe erken inmek gerekiyor, çünkü herkes sevdiği için salataya rağbet etmeyenler bile aldığı için hemen bitiyor. Karnabahar versiyonunun o kadar meraklısı yok ama yine de nomalde ağzına koymayacak adamların bile aldığını görüyorum. İşte bu nedenle -hazır kolesterol diyeti havasına girmişken- Shrek'in karnabahar salatasıyla ilgili "ben yemem" görüşünü değiştirebilirim diye düşündüm.
Karnabahar ve brokoliyi kaynar tuzlu suda haşlayıp soğuk suya attım, sonra da süzdüm. Biraz yağda küçük doğranmış yeşil ve kırmızı biber, kabak ve havucu biraz çevirip kısık ateşte kapalı kapakla pişirdim. Sonra yumuşayan garnitürü karnabahar ve brokolinin döküp tuz-limon ekledim.
Kabul etmek lazım ki, şirketteki kadar lezzetli olmadı. Muhtemelen onlar çok daha fazla yağ kullanıyorlar; daha önceden birleştirip iyice tadlarının karışmasını sağlıyorlar ve biraz daha fazla haşlıyorlar.
Ama yine de güzel oldu bence. Shrek yiyebilmek için üstüne balsamik sirke ekleyip çatalıyla ucundan tırtıklarken "brokoliyi niye soğanlı domatesli sıcak yemek olarak yapmıyoruz, öyle güzel oluyor" diyordu:)
Bakmayın yemek tarifi verdiğime, hiç halim yok aslında. Birkaç gün önce, ben arabamdan şirketin kapısına doğru yürürken, üstümde gömlek, ince bir triko hırka, tabii en üstte palto, ama göğüs bağır açık, departmandan genç bir çocuk, pek de nazlı, bol paltosuna sarınmış, yün bere, kaşkol, tam donanımlı geliyordu. Kapıda rastlaşınca "Dory hanım, üstünüz çok ince, hastalanacaksınız" dedi, bense gayet kendinden emin "yok canım, bana birşey olmaz, arabadan iki adım burası" dedim.
Bu hakiyenin ikinci bölümü Cuma günü yaşandı. Aynı çocuk, bir toplantı için benim odamdayken, "boğazım şişti yine, tabii xxx ile kaç gündür dipdibe çalışıyoruz, bana da bulaştırdı; neyse ben akşam bir antbiyotik alır toparlarım; Pazar günü de maç var" dedi. Ben de "böyle hemen antibiyotik alınmaz, her aldığınıda bir sonrakine davetiye çıkarıyorsunuz, haftasonu dinlenin, bol sıvı alın, antibiyotik ala ala bağışıklık sisteminizi mahvediyorsunuz, ateşiniz de çıkmıyordur artık" filan diye bir söylev çektim.
Ve her büyük konuştuğumda olan yine oldu, bugün ben hastayım. Dün sabahtan akşama kadar susayıp durdum, öyle ki yarım litrelik bir bardağı dikiyorum, daha bitirdiğim anda bile susuzum. İştahım da yoktu. Hatta bir ara diabet aklıma geldi. Sonra bu sabah şiş bir boğazla kalkınca, belki de bedenim alarm vermiş, kendini korumaya almış diye düşündüm. Dün akşam gidip kendime bir portakalla bir mandalina alıp yemem hayra alamet değildi zaten. Sonra ateşim çıktı, bütün günü kah kanapede kah yatakta yatarak geçirdim. Elbette ilaç almadım, hafif şeyler yedim, çorba içtim, meyva yedim, su içtim, yeşil çay içtim, pancarlı roka salatası yapıp yedim. Ateşim yok şimdi, ama çok halsizim.
Sabah Rezan kahvaltıya geldi, "grip rakamlarla fazla uğraştığında olur" dedi. İşin komiği gerçekten de şu aralar hiç olmadığı kadar rakamlar, analizler, raporlarla boğuşuyorum...
3 yorum:
Bende brokoli ve karnıbaharı buharda haşlayıp sarımsaklı ve zeytinyağlı bir sosla yapıyordum ama senin gibi garnitürle de nefis olacağını anladım, deneyeceğim:)
resim zaten çok iştah açıcı, eline sağlık Dory.
sevgiler
Geçmiş olsun, Dory.
Rakamların etkisi olmuştur belki, yine de öyle yaygın ki bu ara nezle, grip virüsleri; herkes sırayla hastalanıyor.
Senin yöntemin tedavi için en iyisi.
:)
Not: Önceki yorum da benimdi, imza ile ilgili sorunu düzeltmeye çalışırken sildim.
Yorum Gönder