3.1.08

Ev Halleri

Biyo'yu daha fazla merakta bırakmayayım, puf raporu vereyim: Shrek'ten gelen eski orta sehpasını yakına çekip, üstüne de iki yassı minder koyup ayağımızı uzatıveriyoruz (aynı Shrek'in evinde yaptığımız gibi - böylece yabancılık çekmiyor:); biri gelecek olursa da minderleri kanapenin üstüne fırlatıp itiyoruz sehpayı ortaya, işte bu kadar. Çok daha acil ihtiyaçlar var şu anda, puf önceliğini kaybetti.
Kapalı balkon ardiyeye dönüştü, IKEA rafları ve her türlü ıvır zıvır, boyalar, fırçalar, bagaj üstü bisiklet taşıma aparatı, kablolar, alet çantaları, tansiyon ölçme aleti, aslımayı bekleyen raflar, aynalar vs.
Süzmebal'ın odasının perdesi yarın gelir, ama yarın onu alıp geldiğimizde odanın hoşuna gitmesi için babasının artık bu akşam bilgisayarı kurup fazlalıkları dışarı çıkarması lazım; yoksa gemili halı, sarı jaluzi-sarı battaniye boşuna...
Oturma odasındaki kolilerin yarısı hala ortada duruyor, çünkü içindekilerin konulabileceği bir yer yok. Ayrıca ayıklanıp atılacakları benim ayırmam mümkün değil. Onlar ortadan kalkmayınca oradaki TV kurulamıyor, Wii oynanamıyor...
Bugün ablam aradı (İzmir'den yarın sabah geliyorlar, Pazar günü de Strasbourg'a dönecek), Cumartesi akşamı birlikte yemek yiyelim dedi, ama Süzmebal'la böyle bir program yapmak için henüz erken bence. Ben ablamla gündüz programı yaparım. Hem böylece Sheek'le Süzmebal da evde bensiz zaman geçirirler. Babasının evi olarak benimsemesini kolaylaştırır diye düşünüyorum. Yayılıp oturmadığı, yere yatıp film seyretmediği, oyuncaklarını yaymadığı, mutfağını dağıtmadığı bir eve kendi evi diyebilir mi insan?!
Burada ADSL ve Digiturk var (çünkü Teoman JoJo istediydi), Shrek'in evinde de KabloTV ve Kablonet. Onlar da benim adıma kayıtlıydı zaten, o eve taşınırken ben çıkarttıydım ona, hatta telefonu da benim adımadır. Onları da buraya naklettiriyoruz şimdi. Böylece çift telefon (biri sadece onun hastaları için), hem Digitürk (çocuklar için), hem KabloTV (bize çok bile- zaten sadece koşu bandı karşısında işe yarayacak); (bir deneyelim, hangisi kötüyse onu kapattırırız diye) hem ADSL, hem KabloNet oldu evde.
Shrek'in annesi ve babası çok sevimli insanlar; kibar, akıllı, kültürlü ve canayakın - bu özellikleri bir arada bulmak öyle zor ki... Babam hayatta olsaydı eminim çok iyi anlaşır, bizsiz de görüşmeye başlarlardı, ama 15 yıl önce babamı kaybettikten sonra annem daha da müzmin oldu sanki. Hele de bu son yıllarda yaşadıklarımız, babamdan sonra yok olmaya yüz tutan yaşama zevkini iyice azalttı. İyi hissetme hakkı görmüyor sanki kendinde. Eh, ben de kolay aşmadım o duyguyu...
Benim geçmişim konu olmuyor tabii onların yanında, ancak Shrek'in eski karısından öğrendikleri yalan yanlış şeyler ve Shrek'ten öğrendikleri ufak tefek şeyler var. Bana da sormuyorlar elbette. Ben bir şeyler anlatırken ufak ipuçları çıkıyor ortaya, lafı nasıl toplayacağımı bilmiyorum. İran-Van kırması, dünya güzeli bir kedileri var. Nikahta tanıştıkları dayım da çok sever hayvanları. Hatta sokakta hasta bulup büyüttüğü son köpeği Tahin'i uyutmak zorunda kaldığını anlatırken ağlamış. Ondan bahsederken ben de "benim de köpeğim vardı, iyi eğitemediydim, sokakta dolaştıramadım o yüzden, bahçede tasmasını açar koştururdum" diye anlatmaya başladım. Babası "sonra ne oldu?" diye soruverdi:) e "ben boşanırken bahçeli evi ilk kocama bıraktım, tek başıma dağ başında oturmaya korktum, bahçe kimde kaldıysa köpek de mecburen onda kaldı" diyemedim tabii, bahçeli evden taşınırken bırakmak zorunda kaldım diye ağzımda geveledim. Tabii çok saçma oldu!
Nasıl hitap edeceğimi de bilemediğim için hitap etmiyorum şimdilik. Yüzyüze konuşurken kolay da, telefon açtıklarında "Aa merhaba, nasılsınız?" diyorum. Babası telefon ettiyse, Shrek'e vermeden önce "iyi akşamlar" diyorum mesela, ama iletsin diye annesine selam söyleyemiyorum. Hayatın çok basit durumları karşısında bile ne acemi kalıyor insan bazen...

3 yorum:

endiseliperi dedi ki...

ah dory nasıl sevindim, anlatamam. sonsuza kadar, mutluluk dolu bir ilişkiniz olur umarım. her şey yavaş yavaş düzene girer, hiç sorun değil.

tekrar kutlarım, mutluluklar dilerim.

sevgiler.

Butterfly dedi ki...

Dory bir arkadasşım var okulda Arzu, senden biraz bahsetmiştim, seni okuyordu şimdi okuyamadığı için bana soruyor ben de artık herkes onu okuyamıyor diyorum, ama gene güzellkler oluyor yaşamında diye bahsediyordum, dün gece "ben butterflyın arkadaşıyım bana da davet gönderirmisiniz" diye sorsam olmazmı dedi, gülmekten kırıldık, bari selam söyle dedi:)
yazdıklarını nedense iki kez okuyorum, ama alamadığım için değil çok keyif aldığım için, Peri'nin dediği gibi sonsuza kadar mutlu olursun inşallah.
Ben de tekrar kutluyorum,
sevgıler.

dory dedi ki...

teşekkürler peri, böyle güzel dilekler, tebrikler okuyunca çocuklar gibi neşeleniyorum.

butterfly, sen de arzu'ya benden selam söyle:) kusuruma bakmasın, hiç tanımadığım insanların herşeyimi biliyor olması fikri beni engellemeye başladı, o yüzden yazdıklarıyla tanıdığım, arkadaşım olarak hissettiğim kişilerle paylaşmak istedim.

sevgilerimle