16.11.07

Aklın Kaçış Yolları

Evet, mahkeme kararı ancak bugün yazıldı, Salı'ya imzadan çıkarmış, sonraki tebliğ-icra-itiraz döngüsünden ne zaman çıkacağımızla ilgili bir tahminde bulunamıyorum. Geçen hafta annem aramış Teoman'ın öğretmenini, iyimiş ama öğretmene "annem dört haftadır gelmedi" demiş, kadın da "işi çıkmıştır, annen seni asla bırakmaz" demiş. Gerçeği bildiği halde söylemediği için öğretmene mi kızayım, çözüm bulamadığım bir konuda beni bu kadar üzecek bir şeyi bana anlattığı ve iyice çaresiz hissettirdiği için anneme mi kızayım şaşırdım, ama sonuçta anneme kızdım. O günden beri, başka konuya dalmadığım her an aklımda o sözle dolaşıyorum.

Başka konuya dalmama yardım eden bir kısa iş seyahatim oldu, geçen Pazar İngiltere'ye gidip Çarşamba döndüm. Londra'nın 1 saat kuzeyinde, küçük bir kasabada kalıp iki günlük bir firma ziyareti yaptık. Fazla anlatacak bir şey yok; güzel yemekler yedim, ziyaret ettiğimiz firmadaki insanlar akşam bizi yemeğe çıkarmaya yeltenmedi bile, o yüzden birlikte gittiğim iki arkadaşla her akşam otelden başka bir tarafa doğru yürüyüp ilk gördüğümüz restorana girdik.

Şu aralar bir de evin dekorasyonuyla kafayı bozdum. Belki de bir kaçıştır. Her akşam http://www.apartmenttherapy.com/ yeni yazıları takip eder oldum, hatta salonun fotoğraflarını gönderip yerleşim fikri sordum. Gelen öneriler ve yorumlar özetle şöyle:
* salonun çook büyük olduğu (oralarda evler küçük, salonlar da ona göre; bizim normal kabul ettiğimiz salonlar ancak çok zenginlerin alabildiği villalarda filan var)
* yer döşemesini çoğunluk beğendi (bizim içinse biraz demode, ben de sevmiyor değilim ama "aa, ne güzel" demezdim)
* şöminenin çevresinde bir oturma grubu oluşturulması (tabii yanmadığını bilmiyorlar, üstelik burada evler kış ortasında şortla dolaşacak kadar çok ısıtılıyor ve şömine sadece evin eski sahibinin zevkini yansıtan bir dekor)
* mor küçük kanape ve morlu kilimi kaldırmam gerektiği (zaten yatak odası için almıştım zamanında)
* tülleri yok etmem gerektiği (perde gerekiyorsa stor olabilir)
* her şeyin alçak boylu olduğu, gözü yukarı çekecek yüksek bir kitaplık olabileceği
ve tabii duvarlara resim asmam gerektiği (onu ben de biliyorum, sadece son şeklini verip ona göre asmak istemiştim)

Bence şömine çevresine oturma grubu koyma fikri bizim yaşantımıza uygun değil, ama haklı oldukları bir konu var tabii; tek bir oturma grubu, karşısına da tv-müzik seti yerleştirince tv salonun odak noktası haline geliyor, sanki hep oturup tv seyredermişiz gibi sıkıcı bir görüntü oluşuyor. Merak edenler için fotoğraflar ve plan fikirleri burada.

Bu odaklanma, İngiltere seyahatinde de etkili oldu, her girdiğim yeri yerleşim, renk kullanımı, stil bileşenleri açısından gözlemlemeye çalıştım. İngilizlerin favori duvar rengi gri; duvarda çok sayıda resim, genellikle açık renk ahşap masa, az miktarda siyah (sandalye, çerçeve vs) kullanıyorlar. Duvarları griye boyamayı düşünmüyorum tabii ama orada hoşuma gitti. İşte kaldığımız otelin restoranından birkaç görüntü.

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Dory,
Annene neden kızdığını anlamadım.

Teoman'ın ne düşündüğünü sana söylemesi kötü değil ki, en azından oğlunu yanına aldığında ne söyleyeceğini bilirsin. Bu süre içinde oğlunla konuşma imkanının olmaması çok kötü olmuş.Okul yardımcı olamıyor mu telefon konuşması için?

En kısa sürede oğluna kavuşman dileğiyle.

Adsız dedi ki...

Bence de Teoman'in ne dusundugunu bilmek cok iyi olur senin icin.
Teoman konuyu sana sonradan acmasa bile sen bu konudan bahsedip elinde olmayan nedenlerden gelemedigini soylersen aklinda kalan supheleri, kirginligi gider.

Adsız dedi ki...

hemen durumu düzeltip, yargısını değiştirebileyim. ama çocuklar sandığın gibi çok fazla kurgulamıyorlar. mesela ben konuyu açtığımda arçil neredeyse unutmuş oluyor ve benim bu konudaki dikkatim zaman zaman onun kendi lehine kullanabileceği bir argüman oluyor. lütfen üzülme.

apartmenttherapy benim her gün ziyaret ettiğim bir site. bayılıyorum. bence senin evinin rengi çok güzel. belki bir duvarı koyu bir renge boyayabilirsin. salonun geniş olduğu için evi daraltmayacaktır. ben de alçak kitaplıkları çok seviyorum. kitaplık üstüne ve diğer yerlere tablo asılınca güzel olacaktır. sonra kanepelere hoş yastıklar yapabilirsin. sen çok beceriklisin, yapabilirsin. şömine yanmasa da kanepenin arkasında kalması garip bir duygu vermiş. bizim ankara'daki evlerin hepsinde şömine vardı ve evet yanmıyordu. ama biz yine de oturma grubunu oraya yöneltiyorduk. tv'yi de salonun baş köşesine değil de bir köşesine koyuyorduk ki, kendini dayatmasın. ben geniş salonlarda, tv bölümü, oturma bölümü, hatta kitao okuma bölümü gibi bölümlendirmeleri çok seviyorum. şimdiki evimiz çok küçük ama buna rağmen çalışma bölümü, oturma bölümü diye ayırabildik.

teoman'la birlikte çok mutlu bir hayatınız olacak, lütfen birazcık daha sabırlı olup kendini üzmemeye çalış. annen de bütün bu süreç de çok yorulmuş olmalı. sana çok destek olduğuna eminim.

kendine iyi bak. sevgiler.

Adsız dedi ki...

aa yazının baş kısmı çıkmamış. demiştim ki, ben de arçil okuldan dönünceye ya da uyanıncaya kadar çok üzülüyorum onun yanlış yargısını hemen düzeltmek için.

dory dedi ki...

evet evet, enerjimi üzülmeye harcamamalıyım.

peri, yazdıkların içimi rahatlattı, çok teşekkür ederim.

sevgiler

Adsız dedi ki...

Sanirim, guzel haber yaklastikca insan daha sabirsiz oluyor. Her gun bakiyorum teomanin odasina yerlestigini haber vermismisin diye... Cak az kaldi, hersey cok guzel olucak.

SekerPembe dedi ki...

Dorycan, hadi konudan uzaklasip dekorasyon mevzuuna girelim. Salonunla ilgili degisiklik onerilerine acik olman cok hosuma gitti. Nacizane, salonunda eksik olan tek sey cicek bana sorarsan. Bir iki salon bitkisi koyuversen, sence eksik kalan yerler dolu doluverecek.

Ben bugunlerde kendimin mecburi dekoratorlugunu yapiyor olmam sebebiyle epey site dolasiyorum da, istemeden de olsa kafamda birkac boyle bilgi kaldi.

Istersen bir de www.housebeautiful.com sitesinde geziniver. Epey hizli gececek saatler;)

benhayattayken dedi ki...

nerelerdesiniz dory?