1.8.07

Suşi Terapisi

Antalya tatilimizin nasıl geçtiğini, nasıl döndüğümüzü, ertesi günü, Erdek'e gidişimizi, 2 ay sonra görüşmek üzere ayrılışımızı anlatmalıyım, çünkü bu bir günlük ve esas amacı yaşananları kaydetmek. Bunu fazla zaman geçmeden, detayları unutmadan yapmam gerek. Belki bir dahaki yazımda. Şimdi anılar biraz fazla canlı. Neşeli, mutlu anları hatırlayınca, şimdi öyle olamadığımız için duyduğum keder ağır basıyor, neşeyle anlatamıyorum.

Onun yerine dün akşam Shrek'in yaptığı suşi denemesini anlatayım, havamız dağılsın. Aslında "deneme" olarak adlandırmak için fazla güzel oldu. Geçtiğimiz haftalarda yalnızken iki deneme yapmış ve ağız tadımıza uygun bileşimi bulmuş zaten. Suşi sarmak için kullanılan yosun/yaprak bazı marketlerde bulunuyor ama bizde yoktu. O yüzden suşi sarma hasırının üstüne streçfilm serdik. 1 bardak pirinci 2 bardak + 2 parmak su + 2 parmak elma sirkesi içinde pişirdik. Lapamsı pilavı biraz dinlendikten sonra streçfilmin üstüne yaydık, biraz bastırarak ezdik, üstüne somon füme dilimleri ve suda bekleyip yumuşattıktan sonra doğradığımız kurutulmuş domatesleri yerleştirdik. Hasırın yardımıyla sıkıştırarak rulo haline getirip dilimledik ve soya sosuyla servis yaptık. Hepsi bu kadar...


Notlar:


  1. Kurutulmuş domatesler doğranmadan, bütün halde konursa keserken dağılıyor.

  2. Elektrikli bıçakla kesince çok daha düzgün oluyor. (bkz. aşağıdaki resim, yakındaki tabak)

  3. İç malzemesini ortaya ince koymak yerine pirincin üstüne yayınca ortası spiral şeklinde oluyor. (bkz. aşağıdaki resim, yakındaki tabak)
Balkonda suşiden sonra kaç zamandır istediğim, bir türlü fırsat olmayan "The Illusionist"i seyrettik. Çok hoş, çok. Zaten ruhum çok uzun zamandır ciddi, ağır, derin, zor şeyleri kaldırmıyor. Çok eskiden, çok gençken, sadece ciddi-ağır-zor şeyleri değerli sanırken tüm hakkımı kulanmışım anlaşılan. Boş-sığ-kolay ile eğlenceli-hafif-ince-kolay'ı bir sandığım, ikisini birden aşağıladığım için hayat beni kolay filmler ve kolay kitaplara mecbur etti, ya da sadece onların zamanı geldi. Yanlış bir anlam çıkmasın sakın, hiç de şikayetçi değilim. Sue Grafton'un Lanetli'nin L'sini, Lawrence Block'un Av Peşinde Hırsız'ını, Peter Ackroyd'dan Chatterton'ı okudum son bir ayda, Nemo bilgisayarda oynarken veya uyumadan önce veya o havuzda diğer çocuklarla oynarken. Ay ay, ben bunlardan bahsetmeyecektim.

5 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Amatör suşisi olduğuna inanmak zor, çok güzel gözüküyorlar. Lezzetinin de yerinde olduğuna eminim.:)
Eh, üstüne seçilen film de güzel.

Bu, hayatın güzel yönü. Hüzünlü kısmının da keyfi bol hale gelmesine, az kaldı.

Ilgaz Gürses dedi ki...

Niye 2 ay ya? Boşver sormadım say, bir de anlatırken kanırtma kendini şimdi.Umarım 2 ay çabucak geçer gider Dory.

Adsız dedi ki...

Sevgili Dory zaman su gibi akıp geçsin gitsin, bir an önce kavuşun siz. Ve adalet artık yerini bulsun nolur.

Suşiler nefis görünüyor, elinize sağlık

Garfield

Öykücü dedi ki...

Sessizliğin Ssini okumuştum Sue Graftondan.Hiç beğenmemiştim.Güzel bir konu baştan savma yazılmış gibi gelmişti.

B5 dedi ki...

Dory, bunu ben de deneyecegim.. Su yosun yapraklardan heryerde bulabiliyorum ama seninki gibi daha guzel bence.. : )