12.4.07

Sirkeci'de Bahar

Bugün hava güneşli ama soğuk, bense güneşe aldanmış ve ceketle çıkmışım sokağa. Her zamanki gibi evden arabaya - arabadan şirkete düzeninde bir gün olsa hiç sorun değildi, ama Sirkeci'deki belediye otoparkıyla adliye arasında donmamak için sabah şirketteki kızlara sordum, "Siyah şalınız filan var mı?"; bir siyah saçaklı şal, bir siyah üstüne pembe çiçekli şal, bir mor ebruli panço, bir kırık beyaz şal çıktı ortaya. Herkes tedbirli, bir ben bahar şaşkını. Beyaz şalı alıp çıktım. 45 dk erken gitmişim. Mısır çarşısına, Tahtakale'ye yürümek çok cazip geldi ama oralarda bakınırken dalar giderim, duruşmayı kaçırırım diye korktum; oralarda biraz dolaştım, oturup bir çay içtim; yanıma okuyacak bir şey almadığıma hayıflandım; gazete, dergi filan alsam sığmayacak kadar küçük bir çantayla çıktığıma hayıflandım; biraz daha dolaşıp sonunda adliyeye girdim. Mammut gelmiş, ama yanında şahitleri yoktu. Oysa bu celse onun şahitleri dinlenecekti. Yine oyalama taktiği diye düşündüm. Onu görüp sinirimi bozmayacağım bir bankta avukatımla oturup sohbet ederek sıramızı bekledik. Beklerken konu avukat-hakim ilişkisine geldi; bir çok kişiden, avukatın celse arasında hakime dosyayı anlattığı, dosyayı özetleyen dilekçeler verdiği, bu şekilde hakimin konuyu anlamasını sağladığını duyduğumu anlattım. Kötü anlamda etki altında bırakmak değil, çok yoğun olan mahkemelerde dosyaları doğru dürüst inceleyecek vakit bulamayan hakimlere ulaşmaktan bahsediyorlar. Benim avukatım ise "ama bu dediğiniz yasaktır, biz yapmayız" dedi. (Ben nerden gidip tam kendim gibi bir avukat buldum ki?...)
Sıramız geldiğinde içeri girdik. Onun yeni avukatlarından biri vardı yanında. Şahitlerinden biri tebligat ulaşmasına rağmen gelememiş, diğeri İstanbul dışında olduğu için oraya talimat çıkarılmış. Avukatı yoğun bir şiveyle "tedbir kararına itirazımız geçerlidir; ayrıca karar vermeden önce tarafımıza haber verilmesini talep ediyoruz" dedi. Hem hakim, hem katip bir anda o asık suratlı havalarından çıkıp kocaman güldüler. Hakim "bunun zapta geçmesini istiyorum, bu çok ilginç" dedi gülerek ve tek tek yazdırdı. (Bir tek, karar vermeden önce onlara danışmasını istemedikleri kaldı yani...) Sonuç olarak, tedbir kararına itirazlarının reddine, gelmeyen şahidin zorla getirilmesine, gelmezse o şahitten vazgeçilmiş sayılmasına, diğer şahidin ifadesinin talimatla alınmasına karar verdi. Bir sonraki celsenin tarihi 19 Haziran. Benim avukat daha erkene gün verip veremeyeceğini sordu; "efendim, bir sonraki öğretim dönemi yaklaşıyor" dedi. Mammut'un avukatı dönüp benimkine "avukat bey, niye acele ediyorsunuz? Karar belli mi ki?" diye sataştı. Benimki sükunetle "hayır, elbette karar belli değil" dedi ve konu kapandı.
Herkes kendi gibi avukatlar buluyor anlaşılan...
Artık sonuna geliyoruz hissiyle, içim kuşlar gibi cıvıldaşarak çıktım adliyeden, avukat bana otoparka kadar eşlik etti; Tahtakale turu başka güne kaldı.

9 yorum:

SekerPembe dedi ki...

Sevgili Dory,
Ayni saatlerde (sabah saatleridir diye dusunuyorum, Sirkeci'de ogleden sonra durusma olmaz) ayni adliyede durusma beklemisiz. Bilseydim yaniniza gelip elinizi tutmak isterdim. Garip kacar boyle seyler ama bir muvekkilem hanim, cok uzun ve sevimsiz bir bosanma davasinin her durusmasina benimle birlikte gelip yanimda cubbemin arkasindan elimi tutardi. Destek olmak iyi gelirdi. Elinizi fiziksel olarak tutamadim ama evvelce de belirttigim gibi kalbim ve iyi dileklerim her zaman sizinle. Hem yine evvelce belirttigim gibi az kaldi, bitecek ve hersey guzel bitecek...
Sevgiler,
ShekerPembe

Adsız dedi ki...

Ne keles, ne sersem avukat yahu! Neyse, belki senin lehine isler sersemligi. :o)

www.elifsavas.com/blog

Fulya dedi ki...

Simdiden bol sanslar dilerim, Nefesimi tuttum bekliyorum iyi seyler umid edip, diliyorum.

dory dedi ki...

Şekerpembe, tanışmayı çok isterdim. Manevi desteğiniz de çok değerli benim için. 10.30-11.30 arasında, 2.Aile'nin tarafına yakın, orta boşluğa bakan ilk bankta oturuyorduk avukatımla; belki görmüşüzdür bile birbirimizi:)
Elif, Fulya, ben de aynen öyle bekliyorum; yaptıklarının sonucunu bu hayatta görecekleri umuduyla, herşeyin iyi olacağını dileyerek bekliyorum.
Sevgilerimle.

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Acaba, şu bay Mammut nasıl bir çocukluk geçirmişti ki, çocuğuna (güya) sizin üzerinizden böyle eziyet edebiliyor?
Bir de, dediğiniz doğru: İnsan, ancak kendine benzer insanlarla ilişki-ilgi kurabiliyor.
Bu da geçecek!

Adsız dedi ki...

Blogunuzun sessiz takipçilerindenim. Bu davanın sonucunu merak ve heyecanla bekliyorum. Tüm iyi dileklerim ve dualarım sizinle. Olumlu düşünen insanların yüzleri eninde sonunda güler.

şugibi dedi ki...

evet lütfen artık sonuçlansın bu davalar. bitsin bu iş.
dory sana çok sık yorum yazmıyorum ama nemo ile ilgili her yazdığını içim burkularak okuyorum. kalbim nemo ve seninle.

Adsız dedi ki...

Mahkemeyle ilgili yazdıklarını her okuduğumda avukatına söylediğin şeyler benim aklıma hep gelmekteydi. Kesinlikle senin yaşadığın sıkıntıları ve oğluna yansımalar ilgili Hakimin daha iyi algılayabileceği bir zamanda anlatılmalı. Yargı sisteminde bu informel yolun etkili olduğunu daha önce gördüğüm için söylüyorum.
Bu seferki duruşmada senin ve oğlunun lehine bir karar çıkar inşallah...
Sevgiler,
fatma

Adsız dedi ki...

dory merhaba..
bu sana benim ilk yorumum..ama sürekli tıkladıklarım arasında siten..yaşadıklarını samimi bi şekilde anlatman dikkatimi çekti hep..bu da sitene bağımlılık yaptırdı:)umarım mahkeme en yakın zamanda lehinize sonuçlanır canım..rizeden sevgiler..
_pınar_