9.3.07

Biraz Deniz, Biraz Uyku, Bütün İsteğim Buydu

Dün sabah, her zamanki gibi şirkette kepekli ekmek tostumu yedikten sonra midem bulanmaya başladı. Bu benim pek aşina olduğum bir his değil, çünkü midem fazlasıyla sağlamdır. En son ne zaman bulandığını bile hatırlamıyorum. Bir gece önce Shrek'le kendimize Çin Yemeği akşamı yapmıştık, dolayısıyla yediğim bir şey kötü gelmiş de olamaz. Ayrıca mide bozulmasının muhtemel diğer bileşenlerinden de eser yok. Öğlene doğru iyice arttı, bacaklarıma iğneler, kollarıma bıçaklar batmaya başladı; üşümeye de başlayınca revire indim. Ateşim henüz yoktu ama çıktığına eminim. Yarım saat kadar yatıp dinlendim. Kalkmadan önce hemşire tansiyonumu da ölçtü, 10-6, e belliydi zaten. 13.30'da geçirdiğimiz çevre denetiminin kapanış toplantısı vardı. Ona da katılıp eve gittim. Neden ben hep Shrek seyahatteyken hastalanıyorum acaba?.. Pijamalarımın üstüne kalın kırmızı sabahlığıma sarınıp, ayaklarıma ev çoraplarımı geçirip üstüme battaniyeyle salondaki kanapeye yattım. Arada su içmeye ve kanapeden yatağıma gitmek için kalktım sadece. Arada Shrek'in nasıl olduğumu sormak için ettiği telefonları saymazsak dün saat 15'ten bugün saat 11'e kadar uyudum. 20 saat uyumuşum yani.

Şimdi daha iyiyim. Yeniden salona geçtim, yarım göz televizyona bakarken bir yandan blog güncelleyecek kadar iyileştim.

Aman aman, Jamie Oliver neler yapıyor öyle?.. Patatesleri kabuğuyla parmak parmak doğrayıp, 7 dk kaynayan suda haşladığını söylüyor. Tavaya bolca zeytinyağı koydu. Bir baş sarmısağı parçalayıp kabuklarıyla tavaya attı, sonra da süzdüğü patatesleri katıp yüksek ısıda biraz hoplattı; 200 dereceye ısıtılmış fırının içinden çıkardığı sıcak tepsinin üstüne yaydı, ve tekrar fırına. 15-20 dk tutacağını söyledi galiba. Ay ay, şimdi de üç dal taze biberiyenin yapraklarını limon kabuğu rendesi ile tavanda eziyor, tuz ekleyip biraz daha eziyor ve süzgeçten geçirip biberiye tuzu yapıyor. Kendi çektiği etten yaptığı kıyma ve kendi baharat karışımıyla (galiba kimyon ve kişniş) hamburger köftesi yapmıştı öncesinde de. Yanına yaptığı da resmen çoban salata, ama hepsini doğradıktan sonra niye sosunu da tezgahın üstünde karıştırdı anlamadım.

Geçen akşamki tatlı-ekşi soslu tavuk ve tatlı-ekşi soslu fener balığını anlatmadan geçmek istemiyorum. Tam masaya oturacakken fotoğrafını da çektim üstelik. Tarif vermeye gerek yok, çünkü bu blogun ilk zamanlarında verdiydim. Sadece şeftali yerine ananas, şeftali suyu yerine de ananas suyu kullandım. Evet, aynı sosla iki çeşit yapmayı denemek iyi fikirdi ama iki kişi için çok fazlaydı.

Galiba ben gidip biraz daha uyuyacağım. Çok yoruldum.

3 yorum:

gaye dedi ki...

Çok geçmiş olsun.

Adsız dedi ki...

Gecmis olsun! (Mide bulantisini da hiiiiic sevmem! Hastaligin hicbi yeri sevilmez ama mide bulantisi!!!!)

www.elifsavas.com/blog

Hülya dedi ki...

Çok çok geçmiş olsun...İstirahat iyi geliyor.Dinlenin ki iyileşebilin...
Çooook uzun zamandır sizi okurum.Yazmak bugüneymiş.
Sevgiler....