7.3.07

23 Numara


İtiraf ediyorum. Cumartesiden beri gidip gelip pastanın kalanını bitirdim, Shrek sadece bir dilim aldı. Halbuki ne güzel, pantolonlar hafiften bollaşmış, kuş gibi hafif hissetmeye başlamıştım. Üstelik böyle bir raydan çıkma durumu olunca dün şirkette (normalde sadece birşeyli salata yerken) güvecte nohutu görünce dayanamadım. Muzu da aksamüstüne saklamak yerine öğle yemeğinin üstüne yedim. Aksamüstü bir dondurma, aksam yemegi yerine bol karbonhidratli bir cay sofrasi, ipin ucu iyice kacti. Acilen toparlanila!


Dün gece cay-karbonhidrat faslından sonra 23 Numara filmine gittik. Jim Carrey'i ikimiz de çok severiz zaten. İlk dönem komedileri pek benim tarzım değil gerçi, ama Shrek yanımda kahkahalar atarak seyredince bana da sempatik gelmeye başladı. Esas Truman Show, Magestic, en son da Eternal Sunshine of a Spotless Mind'da sevdim ben Jim Carrey'i, filmlerini hevesle bekler oldum. Me, Myself and Irene de cok iyidir ama. Yüzeydeki komedinin altında insan doğasına ilişkin çok güzel tespitleri vardır; "insan görmek istemediğini görmez" gibi. Lafı dağıttım; özetle 23 Numara'yı ben beğendim. Bence iyi bir psikolojik gerilim, ayrıca müzikleri çok güzel. Diğer Jim Carrey filmleri gibi iz bırakır, uzun zaman hatırlanır mı bilemem, sanmam ama salondan hoşnut çıkıp ertesi sabah "güzel filmdi canım" dedirten cinsten. Gece eleştirileri okudum; özellikle Amerikan eleştirmenler ve seyirciler pek tutmamış. Niye öyle dediklerini de anlıyorum ama aynı fikirde değilim.

Jim Carrey'in karısını oynayan Virginia Madsen'ı başka filmlerinde fark etmiş, sanırım biraz da kemerli burnu yüzünden güzel bulmuştum. Burada da hoştu. Filmde pek vurgulanmıyor ama butik pastanesi var; hatta kocasının işyeri partisi için köpek şeklinde kocaman bir pasta yapıp gönderiyor. Köpeğin pasta sıvaması da benim balığımdan daha profesyonel görünmüyordu doğrusu:)

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Ben filmi izlemedim henüz. Şunu diyecektim; Virginia Madsen'i, Sideways filminde gördünüz mü? Ben ilk orada farkettim ve çok hoşlandım. Siz, eğer izlemediyseniz, izleyin bu filmi. Bayılacağınıza eminim. Ben mesela geçenlerde tekrar izlemek istedim durup dururken. Filmin erkek oyuncusu Paul Giamatti de çok iyi bu filmde ki kendisini severim. Onu son olarak illusonist'de polis şefi olarak yan rolde ve Lady in Water filminde başrolde izledik. bayılıyorum ona. Yani şu yakışıklı, etkileyici aktörler arasında karakter rollerde hafızalarda yer etmek hiç kolay değil. Eh, bir de yakışıklı erkeklerden hoşlanmanın hafiflik olacağı korkusu nedeniyle belki, fiziksel özellikleri kusurlu, ancak karakteri canayakın tipleri beğenmem sözkonusu olabilir:P

Sevgiler.

dory dedi ki...

Sideways'i izlemedim, hatta fark etmemişim bile; Illusionist'i ise çok görmek isteyip fırsat bulamamıştım; şimdi ikisini de mutlaka bulur seyrederim. Lady in Water'ın parçalarını görüp filme gitmeye cesaret edemediydim; ben filmin gerilim dozu biraz fazla oldu mu çok korkuyorum çünkü, en fazla 6th Sense veya Village kadar gerilmeyi göze alabiliyorum. Ama siz bahsedince Lady in Water'a da baktım, meğer o da Village'ın yönetmeni Shyamalan'ın filmiymiş, farketsem kesin giderdim.
Erkekler konusundaysa tamamen hemfikirim, sırf aktörler değil, hatta hepsi için geçerli:)
Sevgilerimle