12.10.06

Cocuk Iste

Ne haftaydi ama... Aslinda ne ay demem lazim belki de.
Gecen hafta pazartesi gun agarmadan yollara dustum. Once Paris'e uctum; uc gun boyunca gunde ortalama 6 toplanti yaptigim bir fuar maratonu Cuma gecesi Istanbul'a donusumle yerini Nemo'lu haftasonu heyecanina birakti. Birkac saatlik uykuyla (hos heyecandan uyuyamadim da) feribota bindik (annemle elbette). Onceden ayarladigim avukatla hükümet konaginda bulustuk. Icra muduru, ilkokul ogretmeni ve polisi alip kapilarini caldik. Tabii kiyamet koptu, yok yazin kendi eliyle getirmis (burasi dogru), yok onlar uygar insanlarmis (burasi yanlis), ne gerek varmis bunca adamla gelmeye, cocugun psikolojisini dusunmuyormusum vs. Bu laflar bir saat surdu. Ben merdivenlerde beklerken digerleri eve girip zabit tuttular. Bir ara Mammut cikip yanima geldi, rovansi Istanbul'da olacak, kapima polisle gelmeyi gosteririm ben sana, Shrek'in kapisina dayanirim ben de, filan gibi tehditler savurdu. Sonra apartman kapisinda annemin bekledigini gorunce agza alinmayacak kufurlerle ustune yuruyup kovmaya kalkti; polis gidip, hadi kardesim yapti. Annem de inatci bir cocuk edasiyla "gitmiycem iste" dedi sadece. Neyse, sonunda Nemo ziplayarak, yuzunde guller acarak cikti geldi. Onun halini gorunce tum resmi ahalinin de yuzu guldu. "Oglunuz da cok guzel, cok yakisikli, ne de cok benziyorsunuz" dediler.
Donus feribotu 5 saat sonra oldugu icin ve ben oralarda oyalanmak istemedigim icin bastim gaza, Bursa ustunden geldim. Hic olmazsa saat 14 sularinda evdeydik. Aksama kadar evde oyun oynayarak zaman gecirdik. Aksam Cevahir'in altindaki oyun alanina gittik, yazin her hafta yaptigimiz gibi; oyuncakciya, filmciye ugradik. Eve donusumuz 23'u buldu. O saatten sonra dondurma yaptik ama bir saatte hazirdi zaten. Saat 1 gibi uykudan gozlerim kan canagi, bir yandan mutfak masasinda Yu-gi-Oh oynuyoruz, Nemo da bana "uykunun acilmasi icinbirseyler ye istersen" diyor. Sonunda benim yatagin ustunde oynarken birer kosesinde uyuya kaldik. Allahtan yorganin altina bir duzenek kurarak cadir yapmis altinda oynuyorduk da gece usumedik. Sabah da ilk isiklarla gozlerini acip "sabah olmus" diyerek firlayip iceri gitti. Butun gece yataktan dusmesin, ustu acilmasin diye yari uyanik durmaktan uyuyamamisim zaten, ben bir saat daha uyumusum, 8'de kalktim.
Kahvalti, oyun derken saati 11 ettik ve Arabalar filmine gittik. Basi ve sonu hareketli, heyecanli, ortasi epey durgun bir film ama yine de iyi vakit gecirdik. Patlamis misir - ice tea ritueli de tamamlandi. Sonra ben aglamaya basladim. "Aslinda cok guzel bir haftasonu gecirdik ama ayrilacagimiz icin uzuluyorum, elimde degil" diye acikladim. Sonra eve gittik, yola cikmaya iki saat vaktimiz kalmisti. Biraz oyun, bir kucuk film, sonra da yola ciktik zaten. Yazarken de ayni duygulari tekrar yasayip aglamak istemiyorum ama... Mola.
Feribot sirasinda bu kez Nemo aglamaya basladi; onu gorunce ben de tabii. Baktim yanimda hic kagit mendil yok, "ben en iyisi haftasonlari yanimda mendil tasiyayim, bak yoksa biz iki sulu gozlu, burnumuzu kolumuza silmek zorunda kalacagiz" dedim, guldu. Yazdan hatirliyormus demek, "3 haftasonu babamla, sonra seninle, degil mi?" diye sordu, evet dedim. "Hep boyle mi olacak?" dedi. "En az bu kadar olacak, daha az olmayacak; mahkemeden daha fazlasini istedim, hakim kabul ederse belki hep beraber kalacagiz, o zaman baban haftasonlari gorecek" dedim. Durdu, "umarim senin istedigin olur; yani benim istedigim" dedi, "cunku ben burada kalmak istiyorum".
Aslinda karar cumartesi sabah 9'dan pazar aksam 19'a kadar seklindeydi. Donus feribotu 18.30'da oldugu icin bilet almadan once avukatima danismistim, biraz gec birakmam sorun olur mu diye; 1-2 saatten bir sey cikmazmis. Zaten cumartesi yola cikmamiz 10'u bulmustu; nitekim evlerine varisimiz da 20.45 oldu. Kapiyi babaanne acti, Mammut yememis icmemis, getirmediler diye sikayet etmeye karakola gitmis. Aslinda isabet oldu, ugursuz yuzunu gormeden hemen yola ciktik ve 21.30 donus feribotuna yetistik. Erdek'ten ayarladigim avukat zaten yanimdaydi; o gidip karakol, savcilik islerini halletti. Eve gelip yatmam yine gece yarisini gecti ama bu kez de asiri yorgunluktan uyuyamadim.

Gecen hafta Paris'te dolasirken Disney'de Tim Burton'un Nightmare Before Christmas filminin pijama ve donlarini gorup almistim Nemo'ya. Bir yandan karanliktan, canavarlardan, hayaletlerden, olumden korkuyor, ama bir yandan korkusunun ustune gidip iskeletli, kafatasli oyuncaklara bayiliyor. Bu da pek sevimli bir hayalet ama. Nemo aldiklarimi gorunce "ben bunlari cok sevdim, buraya geldigimde hep bunlari giyerim"deyip "sen nerden biliyorsun benim iskeletleri sevdigimi?" diye sordu. Ben de "e oglum, sen yazin geldigin hep anlattin ya bana" dedim. Ne dese begenirsiniz, soyle hafiften dudagini bukerek "ben senin 'cocuk iste' deyip gectigini sanmistim" dedi... Yok melek oglum, oyle der miyim hic; biliyorum cevrende oyle diyenler var ama anneler oyle demez.
Bu hafta da az heyecanli baslamadi. Hem isler birikmis, hem durusmalar.. Pazartesi 3 sene once olan bir olayin ilk durusmasi vardi Sisli'de. Sikayetim uzerine savci dava acmis, ama bilmem kacinci Sulh Hukuk yetkisizlik karari vermis, dava 12. Sulh Ceza'ya gelmis. Bir gidip baktim ki 12.Sulh Ceza Mahkemesi ortadan kalkmis, bizim dava bilmem kacinci Sulh Ceza'ya gitmis, durusma tarihi Subat 2007.
Sali gunu de 2.Aile'deki durusma vardi. Hakim her durusmada iki tanik dinliyor. Bir kargasa olup benim de iki tanigim gelmisti; biri Nemo'yu 2004'te yazdirdigim okulun muduru, digeri de benim calistigim sirketin genel muduru. Karsi taraf mazeret bildirip gelmedigi icin benim iki tanigim da dinlendi, isabet oldu; hem de onun o kara suratini gormemis oldum. Gittikce daha cok karariyor, sanki ruhunun karaligi yuzune vuruyor. Taniklarin kisa ve net anlatimlari, kibar, akilli ve sakin duruslariyle soyledikleri sonucunda tablo o kadar netlesti ki aslinda, bence hakim de anladi artik ne oldugunu, ama usulen tamamlamasi gereken bir prosedur var. Bir sonraki durusma 6 Subatta. Adli tatilden onceye bir durusma daha sigarsa onda karara baglar belki. O zaman Nemo seneye benim yanimda olur, aksamlari blog yazacagima ev odevlerini kontrol ederim, erken biterse film seyrederiz:))

8 yorum:

Yasemin dedi ki...

Doricim ,
Uzun bir zaman sonra tekrar merhaba.Yazılarını uzaktan takip ettim ve hafta başından beri Nemoyla geçen hafta sonunu yazıp yazmadığını görmek için blogu kontrol ediyorum.
Okuduğum kadarıyla Mammutun yaşattığı stresin panzehiri tatlı Nemocuk.
Ayrılışınızı okuduktan sonra inan boğazım düğüm düğüm oldu, burnumun direği sızladı.
Benim çok merak ettiğim bir konu var, eğer özel, seni ilgilendirmez dersen saygı duyarım ,belki daha önce yazmışsındır ama ben rastlamadım.Neden siz ayrılırken mahkeme Nemo'nun velayetini sana vermedi.? Anneye muhtaç bir çocuk olduğunu nasıl gözardı ederler.Mammut Nemonun sende kalmaması için ne gibi sebepler öne sürdü iğrenç adam.
Nemo'nun ödevlerini en kısa zamanda hergün kontrol etmen dileklerimle, şimdi bana kızar Nemocuk bu ne biçim dilek diye:)Sevgiler,
Yasemin

enne dedi ki...

Ben hala Babasına inanamıyorum. Nasıl oluyor da bu olayı şahsi bir mesele haline getirip Nemo'yu senden uzak tutuyor? Çocuğunun ne kadar mutlu ve annesinin yanında ne kadar güzel vakit geçirdiğini göremiyor mu? Gerçekten aklım almıyor.

Umarım hergün birlikte olabileceğiniz ve geceleri yatarken senin iyi geceler öpücüğü vereceğin günler yakındır, dua ediyorum bunun için.

O gün geldiğinde, büyük bir parti ver ve beni de çağır nolur. Gelip senin ellerinden, Nemo'yu da gözlerinden öpeceğim çünkü.

Ilgaz Gürses dedi ki...

Allah sana bol bol enerji ve sabır versin. Az kaldı artık sanırım. Yine de korkuyorum, sonrasında sizi rahat bırakmaz bu adam diye ama daha bunun için endişelenmeye vakit var. Önce kuzunu yanına al da.

Koyubeyaz dedi ki...

Doricim insaşallah inşallah allahim diyerek yazını bitirdim. Allahim inşallah hepimizin ve ozellikle snein dualarini kabul ederse 2007 ve diger tum yılları beraber gecirirsiniz...

Nes london-ist dedi ki...

Allahtan diliyorum lutfen oğluna kavuş ve bir daha hiç ayrılma,tüm kalbimle,inan..

dory dedi ki...

Herkese iyi dilekleri için teşekkürler. İnanın hiçbirinizi görmemiş, konuşmamış da olsam kızkardeşlerim gibi hissediyorum.
enne, ne güzel bir fikir verdin öyle. Nemo da bayılır partiye. Ona büyük bir doğumgünü partisi vermek de kısmet olmadıydı. Hele o gün bir gelsin...
Jasmin, bu çok uzun bir hikaye; özel olmasına özel ama buraya yazdığım herşey özel değil mi sanki; sizden mi saklayacağım?.. Yazarken olanları baştan yaşadığım bugün elim varmadı, ama yakında yazarım.
Sevgilerimle.

maviokyanus dedi ki...

En iyi dileklerimle, Nemo cuguna kavusursun en kisa zamanda, ne sevimli , akilli bir cocuk.Bütün güclükleri yeneceksiniz ama cok yavas oluyor biliyorum.Sevgiler.

Gün dedi ki...

Az kaldı, dayan, sonrası hep Nemo'lu ve mutlu geçecek inanıyorum...