6.2.11

Çocuksuz Yarıyıl Tatili

Yarıyıl tatilinin ilk haftası Nemo babasında, Süzmebal dedesiyle Uludağ’da, biz evde başbaşa geçirdik. Bir haftaya döneceklerini bilince hiç sorun değil, hatta akşamları ev müzik dinleyecek kadar sessiz olduğu için eski plakları bile ortaya çıkardık, kucakta laptop müzik dinleyerek çalıştık. Yalnız Shrek Perşembeden beri seyahatte. Nemo Pazar sabahı gittiğine göre Cumartesi akşamı gelmeliydi ama elbette gelmedi. Dünden beri gönderdiğim sms'ler de cevapsız. Şaşırdım mı? Hayır. Hafta ortası gibi tahmin ediyorum; benim yeterince kızdığım ve üzüldüğüme kanaat getirdiğinde veya Nemo "hadi artık ben gideyim ki evde ödevlerimi bitireyim" dediğinde belki...

Evde yalnız olmak tuhaf, nasıl bir his olduğunu unutmuşum. Gerçi Paris var ama yine de bu alışılmadık bir durum. Evde bekleyen olmayınca otomatikman işten daha geç çıkıyor insan. Daha önce kesin bahsetmişimdir, yalnız olunca salonda değil, tv karşısında oturuyorum bir de. Kucağımdaki laptopa rağmen tv'yi de görebilmek için karşısındaki kanapeye yan oturup ayaklarımı kanapeye uzatıyorum; o oda biraz daha soğuk olduğu için bacaklarımın üstüne bir battaniye alıyorum; Paris ayaklarımın üstüne yatıp uyukluyor. Aynen böyle...

Cuma gününden Cumartesi için bir arkadaşımla program yaptık. Güneşli bir Cumartesi günü Beyoğlu'nda bir takı sergisinde buluşmak, House Cafe'de oturup salata yemek ve sergi dolaşmaktan güzel bir program olamazdı. Gerçi sergi dolaşma kısmına zaman kalmadı, çünkü çok sık görüşemiyoruz ve buluştuğumuzda konuşacak o kadar çok şey oluyor ki başka şeylere zaman kalmıyor. Üstelik bu kez co-marketing olarak tanımlanabilecek bir projemiz de var. Bir dahaki sefere sergi gezmek üzere daha yakın zamanda buluşmak üzere ayrıldık.
Buluştuğumuz sergide kahve, sıcak çikolata, madlen ve draje çikolatalar ikram ediliyordu. İncecik olan sevgili arkadaşım kahveyi homeopatik tedavi gördüğü için, sıcak çikolatayı ise çok kalorili olduğu gerekçesiyle reddetti; sonra cafede salata ısmarladı, ve bana bir kez daha, ince ve zarif insanların, yediklerine dikkat ettikleri ve her fırsatta sağlıklı yiyecekleri seçtikleri için öyle olduklarını hatırlattı, yoksa çikolata, pizza yemelerine rağmen değil...
Bu aralar biraz kötü beslenip 2 kilo kadar geri aldığımı üzülerek itiraf ediyorum. Biliyorum ki bu yüzden kötü hissedersem daha da beter olur, sadece kendime sağlıklı yiyecekler hazırlamaya üşenmemem gerekiyor, çünkü o zaman tekne kendiliğinden doğru rotaya geri döner. Özellikle işe gitmeden önce kendime kahvaltı hazırlamak çok iyi geliyor.
Geçen hafta bu alışkanlığımın bozulmasına bir sebep daha var; o da yeni atanan genel müdürümüzün bir kadın olması. Yaptığımız işleri anlayana kadar ilk izlenimin dış görünüşe bağlı olarak oluşacağının farkında olduğumuz için yönetim kadrosundaki tüm kadınlar olabildiğince ciddi ve şık giyinmeye başladı. Bense zayıflayana kadar alışveriş yapmayıp eldekilerle idare etme kararında olduğum için biraz zorlanıyorum doğrusu. Dolabın karşısında veya giyinip soyunarak geçirdiğim zaman arttı; sağlıklı kahvaltılara zaman kalmadı. Paradoksal bir durum...
Geceleri okuduğum şeyleri paylaşmanın bir yolu olarak hepsini bir blogda toplamak gibi dahiyane bir fikrim var :-p İngilizce kaynaklardan doğal beslenme, yaşam tarzı, ilaç ve kozmetik sektörünün bize öğrettiği tüm yanlışlar gibi konuları, kısaca sağlıklı yaşama dair her şeyi okuyorum; bundan sonrakileri Türkçe bulunabilecek şekilde özetlersem hem ben, hem de bu konuları google'da arayanlar bulabilir diye düşündüm. Biliyorum, çok yeni bir fikir değil, ancak nasıl ve ne niyetle yapıldığı da önemli. Fikir tamam; şimdi en zor zor kısmına geldik, isim bulmak!

4 yorum:

Oz dedi ki...

Okuduklarınızı paylaşmanıza bayılıyorum:) Hem de öğreniyorum ve ilham alıyorum. Blog ismi mi? Bi aanda çıkacak orası kesin:) Sevgiler!

Alphecca dedi ki...

Aslında bloğa uygun ismi sen yazmışsın, senden esinlenip "sağlıklı yaşama dair" diyeceğim
ama türkçe karakter problemi olacak sanırım.

Emre dedi ki...

Son paragraf için açılacak blogu heyecanla bekliyorum, ve bu düşüncenden ötürü seni tebrik ediyorum, ayrıca bir blog var haberin varmı bilmiyorum www.mevsimlerdenroma.blogspot.com, istersen bir bak sağlıklı beslenmek için oldukça güzel reçeteleri var. Görüşmek üzere :)

dory dedi ki...

türkçe karakter problemi olmasa gerçekten de "sağlıklı yaşama dair" olabilirdi. ama adres olmasa da alt başlık olabilir:)

mevsimlerdenroma'yı biliyorum tabii, ara ara girer bir dolaşırım. peşine takıp kadınları fazla kilolarından kurtarmasını hayranlıkla izliyorum.