6.8.09

Kaldık Yine İki Başımıza

Geçen Cuma Nemo'yu Erdek'e bırakıp döndüm. Öncesi daha zordu; sonrasında başka şeylerle oyalanmak daha kolay herhalde. Mesela Nemo ada tatili sonrası çok özlediği için anneannesinde kaldı bir gece; o gece bizim evde, onun odasının ve TV seyrettiği odanın bölgesine bile giremedim, kocaman bir boşluk vardı, orada olmamasına alışmak mümkün değildi. Son gün o da çok metanetliydi; "gitmemin iyi tarafı da var, öyle değil mi? klon savaşlarını seyrederim, psp oynarım", polyannacılık oynuyor anası kılıklı... Tabii ben de destekledim, "ben senin iyi olduğunu bilirsem daha kolay dayanırım özlemine, yazın kalan yarısının da tadını çıkarmaya çalış, keyfine bak, takma kafana, biz ne kadar daha zor zamanlara katlandık, bir sene görüşemediğimiz oldu, 1,5 ay ne ki..." dedim.
Geçen hafta dosya hala Erdek’ten gelmemiş ama yola çıkmıştı; hakim yokmuş, imzası için dönüşü beklenmiş. Bunu bahane ederek Mammut pedagogla görüşmesinin Eylül sonunda yapılmasını isteyen bir dilekçe koymuş, hakim de kabul etmiş, hatta Eylül sonunda bana ayrı, Nemo ve babasına ayrı birer tarih belirlemiş, madem onunla dosyayı okumuş olarak konuşacak benimle de tekrar konuşsun diye düşünmüş sanırım. Benim Mammut'un şiddete yatkınlığının rapora yansıması ve tedbir kararıyla Nemo'yu daha erken alma ümidim ertelenmiş oldu. Eylül sonunda okullar açılmış olacak; nasıl o zamana tarih istiyor anlamadım. Yeni bir oyalama tarihi olsa gerek, 13 ekim'deki duruşmaya yetişmesin de karar verilemesin diyedir. İtiraz edeceğim tabii ama adli tatil başladı, hakim izinli.
22 Temmuz'daki güneş tutulmasında hayatımdan çıkacak önemli adam bizim fabrika müdürüymüş sanırım. Hayatımdaki büyük değişiklik ve olgunlaşma gereklilği de iş hayatımla ilgiliymiş. Ben eskiden satınalma müdürüydüm ve genel müdüre bağlıydım. Sonra ilaveten planlama ve depoyu da bana bağladılar ama ben de fabrika müdürüne bağlandım ve adı lojistik oldu. Şimdi yeniden doğrudan genel müdüre bağlandım ve genel müdürlük altındaki müşteri hizmetleri de bana bağlandı; adı da bu sefer tedarik zinciri oldu. Yeni görevle birlikte değil Nemo'yu düşünmek, başımı kaşıyacak vaktim kalmadı.

Bir de Nemo seviyor diye evde ekmek, pizza, suşi, noodle, dondurma, waffle vs. yapıp durdum, birlikte bir güzel yedik; artık toparlanma zamanı...

Bu hafta kendi pedagogumuza anne seansına gittim, bu yaz yaptığı çalışmaları, Nemo hakkındaki yorumlarını anlattı bana. Babasına duyduğu bastırılmış öfke çok belirginmiş; pedagog oyunlarla, resimlerle ifade etmesini ve rahatlamasını sağlamış.

Kendini ve ailesini birer hayvan olarak çizmesini istediğinde yaptığı resmi gösterdi, çok ilginç... Önce beni kuğu olarak sağ tarafa çizmiş, arkama annemi kedi olarak koymuş; ortaya doğru bakıyoruz. Sonra babasını kunduz olarak sola çizmiş, arkasına babanesini tavuk olarak koymuş; onlar da ortaya bakıyor. Ortaya kalın bir sütun, üstüne akvaryum içinde kendini koymuş, o kalamarmış! Sütun kağıdı o kadar kesin bir şekilde ikiye ayırıyor ki babası asla bana zarar veremez. Sağ tarafta kendi hizasına Shrek'i köpek, Süzmebal'ı da akvaryum içinde bir balık olarak çizmiş. Güvenilir ve dost köpek... Öyle de güzel çizmiş ki, kalamar hariç hepsinin ne olduğu ilk bakışta anlaşılıyor. Hele kunduzu nasıll çizebildi, pes...

Başka bir oyunda da hepimize birer cümle söyletmiş. Babası "ben kazandım", ben "seni çok seviyorum, seni çok özleyeceğim", anneannesi "hadi oynayalım", babaannesi "bunu yemek zorundasın, Süzmebal "wii oynayalım", Shrek "wii'yi tamir ettim" demiş...

Daha neler neler, ama bu kadarı yeter.

Geçen kış ödevlerine yardım etmeye gelen abla Nemo'ya Mammut için "manyak o, psikolojik tedaviye ihtiyacı var" demiş; Nemo bunu anneme aktarıp "biliyorum zaten, kızdırmaya gelmez, ben idare ediyorum" demiş. Nemo'nun böyle söylemesi bilinç düzeyinin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor ama ablanın dediği daha da ilginç; Mammut kıza bunu çocuğa dedirtecek kimbilir ne yaptı...

Bırakırken icrayla gittim yine, böylece sorun çıkma ihtimalini tamamen yok ettik. Ben zaten iyice geride, hatta iki basamak aşağıda durdum, suratını görmek zorunda kalmadım. Nemo merhaba diyerek içeri geçerken Mammut'un ilk lafı "saçlarını kestirmedin değil mi?" oldu. Nemo da biraz dayı bir tonlamayla "yok, kestirir miyim" dedi. Saçlarını biraz düzelttirmeye götürmek istediğimde niye o kadar direnç gösterdiği anlaşıldı.

17 yorum:

Hulya dedi ki...

offf cok uzuluyorum.yazip senide uzmek istemiyorum ama ...

okiokix dedi ki...

yoğun olmanıza çok sevindim.düşünmemek iyidir bazen.nemo akıllı ve babasına rağmen güzel büyüyor afferin ona.size kolaylıklar ve sevgiler tekrar.okşan

dory dedi ki...

Desteğiniz için teşekkürler hanımlar:))

Aslında size yorum yazdığınızda yaramı deşiyormuşsunuz gibi geliyor ama inanın öyle değil, tam tersine...

Hatta iki günde 500 kişinin okuduğunu görüp sadece iki yorum bulmak insanın sinirlerini bozuyor biraz. Düşünsenize herşeyi bilen ama sessizce izleyen 500 kişi!

Adsız dedi ki...

yazalim yani:) o mamut mudur bizon mudur nedir nefret ediyorum adamdan:)nemoya yazik degil mi sirf kendi hirslari icin cocugu ve sizi ne kadar üzdü.o adam ne anlar cocuktan kadindan okuz adam. anca vursun ittirsin kaktirsin allahim bu adamin cocugu haftasonu görmesi bile yasak olmaliyken cocuk onun yaninda rezalet ötesi :)
ebru kilic

Adsız dedi ki...

(Duygudas olmaya karar verdim.)Benzeri olaylari kardesimde yasamistik.O yuzden sizin yazilarinizi okumak bana iyi gelmiyordu.Ama Shrek le evlenmeniz sonrasin da cok uzulmeden okuyorum.Allah yardimciniz olsun.Beyza.

Alphecca dedi ki...

Çocukların bakış açılarını öyle seviyorum ki...
Küçük müçük deriz ama herşeyi gayet açık ve net görüp, ifade edebiliyorlar :)

Bu arada yeni görevin hayırlı olsun :))

Alphecca dedi ki...

Mamut' mu daha çocuk, Nemo' mu diye bir soru sorsam ?????
:)

Keşke Mamut, Nemo' dan birşeyler öğrenebilse !!

Adsız dedi ki...

O okuyan 500 kişinin içinde ta en başından beri ben de varım, duygudaşlık yapıp yazmayanların içinde yani:) Suçlu hissettim kendimi.

Dory sen bu adamı zamanında nasıl sevdin de çocuk yaptın ondan? Öyle yanlış bir heriften de dünyalar güzeli bir evlat, mucize bu olsa gerek...

Perihan

Öykücü dedi ki...

Mutlu olunabilecek şeyler:

Neyse ki Mammuttan ayrılmışsın.O iğrençle hala birlikte olabilirdin.Bögh.

Shrekle evlisin.On numara bir abimiz:))

Oğlun herşeyin farkında olarak büyüyor.

Süzmebal da sorunlu bir çocuk değil.Ve Nemoyla birbirlerini seviyorlar.

Ve bu hikaye mutlu sonla bitecek.Ay o günlerde de blog yazmayı ihmal etmezsin inşallah.Tüm bu olanlardan sonra çok çok mutlu olduğunuzu duymak çok hoş olacak:))

Sevgiler..

şule dedi ki...

yaranı deşiyormuşum gibi geliyor, sürekli "hay allah çok üzüldüm" diyormuşum gibi geliyor. o yüzden de sessizce izliyor(d)um seni. ne kadar haklısın oysa "duygudaslik" konusunda.
evet, ben de her yazını okuyorum. mamuta kiziyorum. nemonun aydınlık yüzlü, aydınlık gülüşlü bir çocuk olduğunu düşünüyorum. süzmeballa ilişkilerine bayılıyorum.sen nemoya kavuştuğunda yüzüm gülüyor, ayrıldığınızda yüreğim acıyor.
kolay gelsin dory. güzel günler göreceğiz daha hep birlikte. az kaldı :)

Benim Hayatim dedi ki...

Dory, okudukça sövüyorum o adama. Bu kadar başarılı bir kadının nasıl olupta O'na kandığına inanamıyorum.

Nemocum, en zoru O yaşıyor. İki arada bir derede güçlü olmak zorunda. Çocukluğunu bunlarla geçirmesi ondan korkması çok üzüyor beni.

Senin yanında olduğu günleri okumaya bayılıyorum. Biliyorum ki iyi günlerinizi de takip edeceğiz. Sen çok güçlü bir kadınsın DORY!

Adsız dedi ki...

ben birde nerden buldun bu adami diye yazanlara kilim ayrica:)herkesin evliliginin artisi eksisi farklidir boyle hayvan gibi kocasi olan dolu insan var ama kadinlar ipi boynundan cikarmadigindan duruyorlar dory salmis hayvani sorun orada:)ask bu kime asik olacaginizi bilebilir misiniz ben asik olmayacagim diyince olmaz misiniz:) burasi elif şafaktan tabi
ebru kilic

dory dedi ki...

:)) çok iyi geldi, siz çok yaşayın:))

Hulya dedi ki...

o 500 kisiniz en az 50 si benimdir:)

Gül Göktuna dedi ki...

Ben de her seferinde size birşeyler yazayım istiyorum ama söyleyeceğim şeyler aynı olacak diye çekiniyorum ve o nedenle her zaman yazmıyorum.Acaba ben de o 500 kişinin içinde mi sayılıyorum şimdi?
Öpüyorum
Allah kavuştursun ve iyi günler diliyorum.

Not:İzmir'e seyahat var mı?

Gül Göktuna

Adsız dedi ki...

a! biri de benim o 500'un. yillardir okuyorum blogunuzu. 3-5 kere de hickirarak agladim, uzulmeyecek gibi degildi ki! boyle hayalet gibi (kotusunden degil de casper cinsi bir hayalet diyelim) sizinle beraber tatile gittiim, evinizi dosediiim, nemo'ya oyuncaklar aldiim, hatta mutfakta yemekler yaptim. icinde dava kelimesi gecen her posttan sonra mutlu haberi bekledim, umitlendim. hala da umitvarim tabii ki; "umit en son terk olunacak sey". anne ogul kavussun, baska ne isteriz? sevgiler.

besyuzdebir

Anne ve Bebisi dedi ki...

500 kisiden biri de benim :) Ses vermiyorum belki ama her okudugumda dua ediyorum. Tez zamanda ana-ogul bulusasiniz diye :)