Evvelki Cuma akşamı telefonum çaldı, baktım Mammut arıyor, açtım ki Nemo’nun “merhaba anne” diyen sesi. Herhalde bağırmışım ki, “tamam tamam bağırma” diye devam etti. “Biz babamla anlaştık, beni haftasonu için anneanneme bırakacak” dedi. “Aa, niye bana bırakmıyor?” dedim, dönüp babasına sordu, “Shrek yüzündenmiş” dedi. “Tamam” dedim, “ben anneanneni arıyorum, yarım saat sonra bıraksın”. Hemen annemi aradım, o da markette alışveriş yapıyormuş, hemen elindekileri bırakıp fırladı. Ben de gidecektim ama o sırada Süzmebal Cuma günleri yaptığı gibi bizim tarafa gelen servisle gelmiş, bizdeydi. Zaten ben de onu karşılamak için erken gelmiştim. Shrek eve gelir gelmez anneme gitmek üzere bekliyordum. Telefon tekrar çaldı, bu kez Mammut... “Niye aramıyorsun, annen evde mi diye telefon bekliyorum” diye başladı, niye anneme bıraktığı, Shrek’le aynı çatı altına oğlunu sokamayacağımla devam etti; telefonda en az bir saat tartıştıktan, tekrar tekrar aynı şeyleri konuştuktan sonra eve götürmeyeceğimi, bana inanıp inanmamamın, çocuğun hevesini kırıp kırmamanın onun vicdanına kaldığını, annemin oğlanı evde beklediğini söyledim. Ben Nemo’nun evini özlemiş olacağını söyledikçe, orası onun evi değil, onun evi Erdek’te deyip durdu. Benim oğlanı eve götürmek istememi de “kocandan 2 gün bile ayrılamıyorsun, onu Nemo’ya tercih ettiğin senelerdir belli zaten” diye yorumluyor, ölür müsün, öldürür müsün?! Telefonu kapatıp hemen bir çanta topladım; giyecek bir şeyler, birkaç oyuncak, birkaç film aldım yanıma. Anneme gittiğimde Nemo gelmişti, sarılıştık, öpüştük, konuştuk. Nemo artık benim oyununa katılmamı talep etmeyecek kadar büyümüş, kendi başına oynuyor. Ama hala öyle çocuksu ki... Dersleri iyimiş, bir tek İngilizce’den 70 alması lazımmış ama bir türlü alamıyormuş. Akşamüstü eve geldiğinde önce televizyon seyrediyormuş, sonra ödevlerini yapıyormuş, sonra akşam yemeği, sonra biraz daha televizyon, 10’da yatıyormuş. Babası haftasonları geliyormuş, bazen de daha erken geliyormuş. Karşı komşuları, Emre ve Tarık’lar taşınmış oradan, o evi babasının arkadaşı Ebru Abla tutuyormuş şimdi. Ebru Abla da İstanbul’da çalışıyormuş, galiba bankacıymış. (Mammut’un “benimle de evlenmek isteyenler oldu, ama ben kabul etmedim, oğlumu üvey anne yanında büyütmem” lafları demek buna işaretmiş.)
Cumartesi günü çok eve gitmek istedi, ama bir oyun yerine götürerek, oyuncak alarak, aldığımız legoyu evde birlikte yaparak, sonra sinemaya giderek oyalandık. Babası öğrenirse bir daha bize inanmaz diyerek sözümüzü tutalım dedim. Bagajda götürmemi bile teklif etti... Hem Mammut kesin ağzından alırdı, hem de Shrek’le evli olduğumu, Süzmebal’ın da bir odası olduğunu, evdeki değişiklikleri böyle kaçamak bir seferde görsün istemedim. Çocuk aklıyla bunların sorumluluğunu Shrek’e yüklemesinden çekindim. Belli ki babası “Shrek yüzünden” demiş ama fazla detay vermemiş; Nemo durumu “babam Shrek yüzünden eve gitmeme izin vermiyormuş ama onu çağırmazdık, o zaman gelmezdi, her zaman gelmiyor ki” diye anlattı; ben de şimdilik bozmadım.
Cumartesi günü çok eve gitmek istedi, ama bir oyun yerine götürerek, oyuncak alarak, aldığımız legoyu evde birlikte yaparak, sonra sinemaya giderek oyalandık. Babası öğrenirse bir daha bize inanmaz diyerek sözümüzü tutalım dedim. Bagajda götürmemi bile teklif etti... Hem Mammut kesin ağzından alırdı, hem de Shrek’le evli olduğumu, Süzmebal’ın da bir odası olduğunu, evdeki değişiklikleri böyle kaçamak bir seferde görsün istemedim. Çocuk aklıyla bunların sorumluluğunu Shrek’e yüklemesinden çekindim. Belli ki babası “Shrek yüzünden” demiş ama fazla detay vermemiş; Nemo durumu “babam Shrek yüzünden eve gitmeme izin vermiyormuş ama onu çağırmazdık, o zaman gelmezdi, her zaman gelmiyor ki” diye anlattı; ben de şimdilik bozmadım.
Pazar sabahı 10.30'da uçağım olduğu için akşamdan vedalaştık, sabah uyandığında benim havaalanında olacağımı, kalkınca telefonla konuşacağımızı, ona Fransa'da Code Lyoko oyunu arayacağımı, zaten babasının 10.00'da gelip onu anneannesinden alacağını anlattım. Sabahleyin de sabah 6'da öpüp ayrıldım. Eve gidip bavulu topladım ve Shrek'le birlikte alana gittim. 9.30'da aradığımda uyanmış, kahvaltısı ediyordu. Sesi üzgün değildi. Belki de sabahı birlikte geçirmemek iyi oldu, veda sahnesini yaşamamış olduk.
Öğlen annemle konuştuğumda öğrendim, Mammut 10'da gelip almış.
Akşamüstü beni aradı, Nemo'yu çalışır gösterip sigortalı yapabilecek bir reklam ajansı tanıyıp tanımadığımı sordu. Yok, dedim, benim tanıdığım bir ajans yok...
12 yorum:
görüştüğünüze çok sevindim.sevgiler
Öylesine güzel bir çocuk ki :) marım herşey gönlünüzden geçtiği gibi olur.
Böyle yakışıklı bir delikanlıya sahip olduğunuz için çok şanslısınız.Herşey gönlünüzce olsun.Sevgilerimle.
Nemo sağlam bir insan olacak bence Dory. Şu gülümsemesine bir baktım da bunca harala gürele içerisinde o gülümsemeyi yüzünde taşıyan bir çocuk, büyüyünce canavar gibi bir erkek olur.
Ama doğru, sana bakıyordu orda di mi? Bunun da payı vardır.
:)
çok çok sevindim:)
fatma
ÇOk yakışıklı bir çocuk. masallah. eminim bundan sonra hersey sizin icin cok daha iyi olur. İnanmak çok inanmak lazım.
Sevgiler,
Aslı
Ne kadar büyümüş, geçen seneye göre.:))
Çocukluktan çıkıp delikanlılığa yol alıyor, artık. Çok da yakışıklı.:))
ne kadar sevindim gorustugunuze. ve nasil da guzel bakmis, guzel gulmus...dilerim en kisa zamanda her sabaha bu gulusle uyanirsiniz...
Ne kadar cok buyumus!
www.elifsavas.com/blog
Çok sevindim Dory, cidden büyümüş, en kısa zamanda birlikte uyanmalara...
yazdiklarinizdan taniyorum sizi, uzun suredir takip ediyorum.. okudukca hep dua ediyorum herseyin gonlunuzce olmasi icin... sevgiyle kalin... Didem
Doryyyyy,
Oğlun ne kadar yakışıklı olmuş :)
Yorum Gönder