15.9.07

Nemo'nun Telefonu

Ne haftaydı ama... Burada işten bahsetmeyeceğim diye bir prensip koyduydum kendime, o yüzden detaylı anlatmıyorum ama iş yoğunluğu stresle birleşince, zihinsel yorgunluk öyle bir hal aldı ki bağışıklık sistemim bile düştü, sonunda Perşembe akşamı ateşim bile çıktı. Cumayı da her adımda "ıh, ıh" diye diye bitirdikten sonra bugün iyiyim işte. Ben biliyordum zaten stresten olduğunu.
Bu günler boyunca Shrek bana çok iyi baktı, eve gittiğimde hiç homurdanmadan "sen hemen yat dinlen, bu akşam kahvaltı yaparız, ben hazırlarım" filan dedi, hem hazırladı, hem sonra topladı, daha ne isterim ki ben?...
Perşembe akşamı, ben zaten yarı hasta, yarı -gün boyunca, hiç sorumlu olmadığım bir konuda bana atılan pas yüzünden önce konuyu anlayıp, sonra öneri geliştirip, sonra da genel müdür cc'li bir cevap hazırlamaktan- bitap haldeyken Mammut aradı. Telefonu Nemo açtı. Azıcık konuştuk, sofradaydılar, genellikle İstanbul'daymışlar, iyi olduğunu söyledi, tek kelimelik cevaplar verdi, sonunda "kapatmam lazım, ben yemek yiyordum" dedi, ben baban almak istiyor mu telefonu diye sordum, o da babasına sordu ve Mammut'la konuşmaya başladık. Önce yumuşak yumuşak başladı, Nemo'ya cep telefonu almış ama daha şarjına dikkat etmeyi beceremiyormuş, yine de numarasını verdi, sonra sadede geldi. Düşünmüş de, bu kavga yüzünden zarar gören Nemo oluyormuş, üstelik artık büyüyor, herşeyi anlıyormuş. Onun için olmazsa olmaz iki koşul varmış; biri eşit sürelerle görmemiz - yani bir hafta onda, bir hafta bende kalması-, diğeri de Nemo'nun hayatında üvey anne veya üvey baba olmaması. Nemo'dan tatilimizi nasıl geçirdiğimizi dinlemiş, öyle bir şey olmadığını öğrenmiş. Nemo olmasa ben onun bir numaralı düşmanıymışım, oysa Nemo'nun üstünden düşündüğünde ben Nemo'nun 10 numara annesiymişim.
Ben yeni okuduğum iletişim kitabı ve Satürn'ün yengecin iletişim evine girmiş olması, yani bana iletişim konusunda ders verecek olması aklımda, lafı uzatmaya, açmaya çalıştım kendimce. Prensip olarak neden olmasın, şu anda zaten senin kontrolünde, okul kaydını İstanbul' al, zaten burada evin var, bir hafta sende, bir hafta bende bırak dedim. Sonunda sadede gelindi; tam böyle aramızda uzlaşmışken işyerine bir mahkeme celbi gelirse tabii o tepkilerini kontrol edemiyormuş. Ben şimdiye kadar aramızda anlaşamadığımızı gördüğümüzü, bu yüzden bu konuyudüzenleyen bir mahkeme kararının olmasının uzun vadede sağlıklı olacağını söyledim. Aynı şeyleri tekrar tekrar konuştuk. Geçmişi unutalım diye tutturduğu için dayanamayıp "peki sen geçmişte yaptıklarından pişman mısın?" diye sordum. Tamam, bu pek becerikli bir iletişimci cümlesi değil, kabul ediyorum. "Hiç de değil, hepsinin nedeni vardı" dedi. Ben de "nedeni vardır mutlaka, hatta kendini haklı görüyorsundur, ama yine öyle davranmamalıydım dedin mi hiç?" diye sordum. Hayır, hiç pişman değil, bugün olsa yine aynı şekilde davranacak, kapı tekmelemekten, kafa tekmelemekten geri durmayacak. Zaten o ara bağrınmaya başladı. Mahkeme kararı içine sinmezse uyacağını mı sanıyormuşum! Neyse, sonunda benim de sinirlerim bozuldu, karşılıklı bağrışırken kapattım. Bu iletişim denemesi 1 saat sürdüğü için Shrek de kızdı, çünkü o daha 10. dakikada bir işe yaramayacağını, fazla uzatmamamı söylemişti, ama ben yeni iletişim yolları deneyeceğim ya onu dinlemedim.
Daha esnek olsam, tamam desem, kaydını İstanbul'a alsak (tabii okul parasını bana verdirecek), mahkemeyi geri çekmeyince yine kızsa ve ben yine tedbir kararını icrayla uygulamak zorunda kalsam, en azından Nemo İstanbul'da okur, yollarda sefil olmazdık. Beceremedim...

10 yorum:

Butterfly dedi ki...

Mammut senin mahkeme kararı ile onu alabileceğine inanmaya başlamış olacak ki bir hafta sende bir hafta ben de olsun diye bir pazarlığa kalkışmış bence, kurnaz sanıyor kendini aklı sıra, ama bir şey dikkatimi çekti, Nemo'nun büyüyor olmasını fark etmiş bu elbette onun lehine olmayacaktır ve ne yazık ki tedbir olarak çocuğun büyümesini durdurma gücüne de sahip olamadığından kendince çöüzm üretirken çıkarlarını nasıl da gözetiyor! Ona babalık sıfatını yakıştıramıyorum nedense, ama sadece Nemo'ya ve sana çektirdikleri için değil elbet,kendi egolarını herşeyin üstünde tutan insancıklar kendileri hariç kime zarar verirlerse versinler asla gör(e)mezler! Emin ol bu arıza ona annesinden mirastır! Onu suçlamıyorum ,öyle yetiştirilmiş ve kendini aşamamış belli ki, sen de üzülme, kendini böyle bir adamın esiri olmaktan kurtarmışsın, umarım yakında oğlunu da yanına alarak bu işkenceye bir son verirsin! Okul parasını sana verdirecek olması bana çok tanıdık geldi:) Asalak diyorlar literatürde böylelerine! Ayrıca geçmiş olsun diliyorum sana. Sevgiler.

Alp ve Ege'nin Annesi dedi ki...

Bence 1er hafta paylasim yerinde olurdu bu sonu gelmez mahkemelerle yillar gececegine, ama senin hayatini biriyle resmi olarak birlestirmemen iddiasi cok sacma. Olumsuzluklari yalniz sana karsi ve cocugun babasi ile iliskileri normal ise, burada Isvec'te mutlaka dönusumlu velayet oluyor. Cok catismali iliskiler burada da var, hatta filimlere abartili konu oluyor, kalasnikoflu tufeklerle birbirine saldiran annebabalar cocugu teslim sirasinda gibi...

Adsız dedi ki...

Sakın iletişim kurmayı beceremedim diye düşünme. Adamın kesin başka planları vardı okul parasını sana ödetmekten başka. Butterfly'a katılıyorum ; mahkemenin çocuğu sana vereceğine de inanmaya başladı.Yakında anlaşılır asıl derdinin ne olduğu.
Ben mahkemenin çocuğunun velayetini kesinlikle sana vereceğine inanıyorum.
Bol şans dilerim.
Emel

Ayşegül Taştaban Erzincanoğlu/ Behçet dedi ki...

Seni yeni okumaya başladım,ama çocukların anneden ayrı olması hep kalbimi acıtır ve tüm kalbimle oğlunla bir gün beraber olmanı diliyorum.
Sevgilerimle

şule dedi ki...

Ne zamandır okuyorum sizi. Nemodan ayrı kalmanız canımı yakıyor ama herşeye rağmen hayat içindeki duruşunuz yaşama dair inancımı ve güvenimi tazeliyor.
Ama bu mesajınızda kendinizi suçlamışsınız ya, üzüldüm çok. Yapmayın bunu kendinize. Siz daha esnek olsanız, Mammut yine bir aksilik bulup çıkaracaktı mutlaka. Bu sizin dışınızda bir şey, becerip becerememenizle ilgili değil. Siz çok iyi bir annesiniz ve eminim çok yakında Nemo'ya kavuşacaksınız.
Sevgiler
Şule

Ilgaz Gürses dedi ki...

Bence de eteğinin tutuştuğunun göstergesi bu. Sanki kendi babalığı şahaneymiş gibi üvey baba istememesi de ayrıca hoş. Bir de okul parası derdi varsa bence tekrar deneyecektir, o zaman hallolur umarım. Bir hafta boyunca Nemo'ya İstanbul'a gelip ilgileneceğini hiç sanmıyorum o yüzden yavaş yavaş Nemo tamamiyle sana kalır gibime geliyor.

Alphecca dedi ki...

Bence 10 dakika hiçte az değil. Daha öncede savunduğum gibi Nemo' nun bir annesi ve bir babası var ve bir şekilde ikisine de ihtiyacı var. Sorunlu olanın kimin olduğu önemli değil, Nemo için en doğru ve en olabiliri bulmanız önemli diye düşünüyorum. Kendini suçlama, iletişim tekniklerine devam et, bir bakmışsın yarım saat tartışmadan konuşur hale gelivermişsiniz. Hiçbir teknik hemen öğrenilmiyor, zaman içinde yavaş yavaş ustalaşıyor insan.

Tijen dedi ki...

İçimden merhaba demek gelmişti, onun için gelmiştim. Şimdiyse bir huzur rüzgarı estirmek istiyorum sana doğru. İç huzuru. Umut. Heyecan. Umarım işe yarar.

dory dedi ki...

İyiyim iyiyim, geçti.
Hepiniz ayrı ayrı haklısınız.
Ayrıca uzlaşmak en doğrusu, ama güvenmediği bir insanla uzlaşamaz ki insan... Ve iyi dilekler, huzur ve umut gönderenlere de ayrı ayrı teşekkürler.

Gün dedi ki...

Ben de katılıyorum, kaybedeceğini anladı, etekleri tutuştu, dayan canım çok az kaldı...