12.6.07

3 No'lu Not

Elif bir önceki yazımdaki 3 no'lu notu anlamadığını söyleyince fark ettim ki İl Sağlık Müdürlüğüne ve Tabipler Odası'na gönderdiğim dilekçelerden bahsetmemişim. Aşağıya kopyaladım ben de. Anlatmaya çalışmaktan daha kolay.

İlgi : Oğlum Nemo'nun muayenesi sonucunda x no’lu Merkez Sağlık Ocağı tarafından verilmiş 01.06.2007 tarih ve xxx protokol no.lu sağlık raporu

1999 İstanbul doğumlu oğlum Nemo, 2003 yılında babasıyla ayrılmamız sonrasında, babası tarafından defalarca kaçırılmış, 2005 yılından itibaren babası tarafından yerleştirildiği Erdek’te babaannesiyle yaşamaya başlamıştır. Babası tarafından gönderildiği xxx Okulu 2. sınıfına devam etmektedir. Çocuğumla birlikte olabilmek için sürdürdüğüm hukuk mücadelesi içinde açtığım dava sonuçlanana kadar Aile Mahkemesinin verdiği tedbir kararını icraya koyarak her ayın 1. ve 3. haftasonlarında cuma akşamüstü oğlumu Erdek’ten alıp İstanbul’daki evimize götürmekte, pazar akşamı geri getirerek Erdek’e bırakmaktayım.

01.06.2007 Cuma tarihinde oğlumu almak üzere yola çıkmadan önce, babası arayarak Nemo'nun hasta olduğunu, ateşi çıktığını söyleyerek çocuğu almamamı istedi. Oğlumun gün sayarak benimle İstanbul’a geleceği zamanı beklemekte olduğunu bildiğim için ben yine de yola çıktım. Babası gösterdiği husumet nedeniyle Erdek’teki evlerinin ve babaannenin cep telefonunun numaralarını da benden gizli tutmakta olduğundan, arayıp Nemo'yla konuşma şansım da yoktu. Bu arada İcra Müdürü de arayarak Nemo'nun babaannesinin bir sağlık raporu getirdiğini, bu nedenle çocuk teslimine gidilmeyeceğini söyledi. Annemle birlikte Erdek’e vardığımda öncelikle İcra Müdürü’nden babaannenin götürdüğü raporun ve reçetenin kopyasını aldım. Raporun x no’lu Sağlık Ocağı tarafından anksiyete tanısıyla verilmiş 10 günlük bir rapor olduğunu gördüm. İlk aklıma gelen, bu raporun babasının baskısıyla verilen sahte bir rapor olduğuydu. Reçeteyi okuyamadığım için bir eczaneye uğrayarak eczacıya danıştım. Eczacı bana reçetenin tonsilofaranjit tanısı ile verildiği ve bu tanıyla uyumlu bir antibiotik, paracetamol, antienflamatuar sprey içerdiğini söyledi. Raporla reçete arasındaki uyumsuzluğun yanısıra 8 yaşındaki bir çocuğa anksiyete tanısı ile 10 gün rapor verilmesine çok şaşırdım. Bu yaştaki çocuklara herhangi bir pedagoga veya çocuk psikiyatrisine sevk etmeden 10 günlük anksiyete raporunun bir sağlık ocağı hekimi tarafından verilmesine anlam veremedim.

Oğlumu görmeye gittiğimde sarılıp selamlaştıktan sonra, üzgün şekilde babaannesinin benimle gelemeyeceğini söylediğini belirtti. Hayal kırıklığı içinde o kadar da hasta olmadığını, benimle gelebileceğini söyledi. Sabahleyin okulda iyi hissetmediğini, hemşirenin kendisine bir hap verdiğini, onu yutmaya çalışırken kustuğunu anlattı. Ben gördüğümde gerçekten de ateşi yoktu, ama süzgün bir hali vardı. Babaannesi benimle gelmesine izin veremeyeceğini söylediğinde anlam veremedi, arabayla gideceğimiz için yorulmadan gideceğini söyledi. Raporlu olduğu için icra yoluyla onu almamın mümkün olmadığını söyledikten sonra neşelenmesi için biraz oyun oynadık. Hava da güzel olduğu için balkonda pişti, kızmabirader gibi oyunlar oynadık. Benimle gelemeyeceği için üzgün olmasınının dışında, ruh halinde ve zekasında her zamankinden farklı bir durum gözlenmiyordu. Annemle birlikte birkaç saat yanında kaldıktan sonra, babasının ertesi sabah geleceğini söylemesi üzerine oradan ayrılarak İstanbul’a döndük.

İstanbul’a döndüğümde, sağlıkla ilgili bir firmada çalıştığım için çevremdeki doktorlara bu konuyu danıştım. Hepsi böyle bir şeyin olamayacağını, eğer oluyorsa doktorun bu raporu baskı altında vermiş olabileceğini veya bunun bir rapor sahtekarlığı olabileceğini söylediler. Özellikle de velayet davasının sürdüğü kritik bir dönemde, annesinin alacağı cuma günü verilmiş 10 günlük bir anksiyete raporu şüphe uyandırmaktadır. Çalıştığım şirketteki hekimlerden biri, hekim hekime konuşarak anlamaya çalışacağını söyleyerek raporu veren Dr.Xxxxx Xxxxx’ü aradı. İzne ayrılmış olan doktora cep telefonundan ulaştık. Kendisi oğlumun adını duyunca hatırlamadığını ve mahkemeden haberi olmadığını söyledi. Oysa ki, Bandırma küçük bir şehir, ve bu hekim aynı zamanda Nemo'nun gittiği okulun da hekimi olduğu için oğlumu tanımamasına ve mahkemeden habersiz olmasına ihtimal vermedim. Kendisi biraz ısrar edince, hekim arkadaşıma kendi raporunun sorgulanamayacağını ifade etti. Anksiyete raporunu niye verdiği sorulduğunda ise çocuğun apatik ve dezoryente olduğunu belirtti. Hekim arkadaşlarım, apati ve dezoryantasyonun anksiyeteden ağır bir durum olduğu, bu durumda bir çocuğun rapor verilip eve gönderilmeyeceği konusunda beni bilgilendirdiler. Öte yandan apatik ve dezoryente veya anksiyete halindeki bir çocuğun bir kaç saat boyunca pişti ve kızma birader gibi zeka ve beceri gerektiren oyunları oynayamayacağını söylediler.

Gözlemlerim ve aldığım bilgiler ışığında, raporun verilmesi için babası veya babaannesi tarafından Dr.Xxxxx Xxxxx’e baskı yapıldığını tahmin ediyorum.

Hukuk davasının sürdüğü bir ortamda, haftasonu annesini görmeyi, onunla eve gitmeyi bekleyen çocuğun umutları yerini hayal kırıklığına bırakırken, bir yandan da tıp mesleği üyelerinin saygınlığına gölge düşürmesi mümkün bu tip olayların önlenmesi, bir daha yaşanmaması, başka annelerin ve çocuklarının mağdur olmaması için olayın soruşturulmasını, tespitlerim haklı görüldüğü takdirde ilgilisi hakkında gerekli işlemlerin yapılarak sonucunun aşağıda yazılı adresime tebliğini saygılarımla arz ederim.

dory

Tel :
İş Adresi :

Göndermeden önce avukatıma da okudum, sadece son cümleyi azıcık değiştirdi. Tahmin edeceğiniz gibi doktorla konuşan Shrek. Adını ve telefonunu da verdiği için doktor dün onu arayıp "şikayetini geri çeksin" demiş. Dilekçenin altında benim telefon numaram da var gerçi, niye beni aramadı acaba?... Belki dilekçemin kopyasını vermemişlerdir.
Dün akşamdan beri aklımda dönüp dolaşan bir düşünce bulutu var. Hoşgörü ve bağışlama üzerine düşünüyorum. Hangi durumlarda uygundur, ne zaman ezilmenize neden olur, yanlış davranışlara karşı ne zaman mücadele edilir, ne zaman akışa bırakılır vs... Sanırım adam "aa, böyle bir durum olduğunu bilmiyordum, babaannesi uzun süreli rapor vermemi rica etti, ben de kırmak istemedim" gibi bir şeyler dese şikayet etmezdim. Bu şikayetle ona hiçbir şey olmayacak aslında, işini kaybetmez, siciline işlenmez, zaten çocuğun anksiyete göstermediğini kimse ispat da edemez; belki biraz prestij kaybeder, etiğe, hukuka çok değer veren bir imajı varsa, belki o biraz zedelenir, bunların da hepsi varsayım. Çevredeki kendi de aynı şeyleri yapan insanlar geriye çekilip cıkcık diyerek bakar ya, belki öyle olur.
Karşımızda farkındalık, ne yaptığını ve sonuçlarını anlama, bilseydim yapmazdım düşüncesi, kısaca pişmanlık gördüğümüzde, bunu, aynı şeyi bir daha yapmayacağının güvencesi olarak algılar ve bağışlarız. İtiraz, saldırarak savunma, yaptıklarının etkilerine aldırmama tavrıyla karşılaştığımızda da çatışırız Ben bu durumda şikayet ederim, çünkü o zaman sonuçlarından çekinerek "bir daha yapmaması" ihtimali olabilir.
Ben mi herşeyi fazla ciddiye alıyorum acaba?

16 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevgili Dori,

Sana sadece sabır ve şans dileyebiliyorum. Moralini yüksek tutmaya çalış lütfen, çünkü o adamın yaptığı/ yapmaya çalıştığı her kötülük kendisine dert olacak görünüyor. Güzel günlere biran önce kavuşman dileğiyle..

Sevgilerimle
Emel

müzi dedi ki...

dory, sen gereginden fazla ciddiye aliyor degilsin de, digerleri ciddiye alinmasi gereken seyleri yeteri kadar ciddiye almiyorlar. insan duzgun bir insan olmaya calistikca yamuk olanlarin arasinda goze batiyor. goze batmak istemeyirsan eger yamukluga uyum saglaman gerekiyor. ama bu sefer de vicdanin el vermiyor. beni soracak olursan, ben gicik bir insan olmayi kabul ettim artik. duzeltilecek birsey varsa soyluyorum artik. bana ne, ben duzgunlugumden utanacagima, o yamuklugundan utansin.

celerone dedi ki...

Şikayetini çekme Dory. Biz şikayet etmeyi, zamanında dur demeyi vicdanımıza sindiremezsek, insanların işlerini doğru düzgün yapmamalarını da engelleyemeyiz.

Bence böyle. Söylemeden duramadım.

dory dedi ki...

çekmem çekmem, tehditle sindirmeye çalışan, hoşgörünü bile güçsüzlük zanneder, daha beter ezmeye çalışır. adam ne bilsin ki ben Mammut'tan antrenmanlıyım...

Alphecca dedi ki...

Tabiki doğrusunu yapıyorsun Dory. Senin gibi hakkını, hukukunu bilen insanlar hakkını arıyacak ki, o doktorda herkesi zavallı ve kandırılabilir sanmasın. Birgün duvara toslayacağını bilsin ve ayağını denk alsın. Aman sende dedikçe meslek ahlakını hiçe sayan insanlar daha da gaza geliyor, daha umarsız oluyor malesef. Gerçi belkide senin sayende adam ünlenir ve sahte rapor ihtiyacındaki insanlar için adres belirlenmiş olur. Bizim ülkemizde bu da mümkün malesef :(

filiz dedi ki...

okudum okudukça şok oldum....inanamıyorum...o kadar haklısın ki tepkin de
bence ne olursa olsun şikayetini geri çekme
böyle bir vicdansızlık nasıl yapılır
doktora da pes!
allah sabır ve mücadele gücü versin...
hiçkimse ama hiçkimsenin bir annenin yerini dolduramayacağını günün birinde onlar da görecekler

herşeyin yoluna girmesi temennisiyle..

Adsız dedi ki...

Aslında bir de Shrekin savciliga tehdit sebebiyle sikayette bulunmasi gayet guzel olur.

Ciddiye alinmayacak sey olur mu? Adam, baska insanlarin hayatiyla oynadiginin bilincinde degil mi? Babaannesi uzulmasin olur mu? Annesi, kendisi mi uzulsun?

www.elifsavas.com/blog

SekerPembe dedi ki...

Sevgili Dory,

Seni bu yuzden seviyorum biraz da, idealist oldugun icin. Simdilerde ici bosaltilmis idealizmden bahsetmiyorum. Sen gayet iyi biliyorsun ve zaten yazmissin ki bu hekim, senin sikayetinden dolayi ceza almaz. Bu sikayetinin senin davana bir etkisi de olmaz. Ama iste bu hekim, bir daha boyle bir rapor yazarken iki kere dusunur. Bu hekim iki kere dusunme genini gelistirince onun cocuklari uc kere dusunur; bir gun gelir bu insanlar toplumumuzdan yiter gider. Iste senin bu yonunu kendime benzetiyor ve bu islemini destekliyorum. Benim buro ortagim bazen benimle matrak gecer "yaslaninca ona buna dava acan kadinlar gibi olacaksin" diye. Mubalaga ediyor tabi, ama her birimiz uzerimize duseni yaparsak, birgun biz de insan gibi insan olmayi, birbirimizin haklarina saygi duymayi, bulundugumuz koltugu suiistimal etmemeyi sadece ogrenmeyecek, bunu icimize sindirecegiz.

Sevgiler,
ShekerPembe

Not: Bu aksam ekmekcikiz'la bir sonraki durusma tarihini dusunduk. Bak senin yaninda olan insanlarin sevgisi ise yarayacak, u'll see:)

Adsız dedi ki...

SELAM,
UZUN SÜREDİR TAKİP EDİYORUM GÜNLÜĞÜNÜ. ALLAH YARDIMCIN OLSUN. OĞLUNA EN YAKIN SÜREDE KAVUŞMANI DİLİYORUM. "KESER DÖNER, SAP DÖNER,GÜN GELİR HESAP DÖNER". SANA BU KADAR ZULMEDEN BİR İNSAN VE ONA YARDIM EDENLER ÇOK PİŞMAN OLACAKLAR EMİN OLABİLİRSİN. NEMOYA KAVUŞTUĞUNDA SAĞLIĞINI KAYBETMİŞ OLMAMAN İÇİN LÜTFEN KENDİNE DİKKAT ET.

Bocuruk dedi ki...

Allah sana bol sabır ve güç versin Sevgili Dory. Ama ben inanıyorum ki cezasız kalmayacaklar. Hani dizilerde bile böyle yapan insanların cezasız kalmadığı gösteriliyor ya, seninkiler hangi ruh halinde seyrediyorlar acaba kendilerinin en hafif halini anlatan yalancı dünyayı? Sağlığına dikkat et lütfen. Üzüntü farkında olmadan sağlıkta problemler çıkarıyor çünkü. Ben kısa bir süre önce babamı kaybettim ve de o günlerden beri sağlığımla ilgili sıkıntılarım var.
İnanıyorum ki sizleri güzel günler bekliyor.
Sevgilerimle...

Pretty Woman (Aka likeaprayer) dedi ki...

Sevgili Dory en başından beri hep hakkını sonuna kadar bilinçli bir şekilde savunduğun için seni çok seviyorum. Asla geri adım atma, Haklı olan kazanır her zaman, Allah bşr an önce oğluna kavuşturur seni inşallah... Sevgiyle kal

dory dedi ki...

İtiraf etmeliyim ki acaip havaya girdim, şimdi önüme çıksa dağları ezer geçerim:))
Sağolun hanımlar...

Öykücü dedi ki...

Bloguna tesadüfen bir cuma akşamı girmiştim.Çok beğendim arşivden okumaya başladım.Sabaha kadar okudum neredeyse:)

Okudukça,yaşadıklarını gördükçe çok üzüldüm.Mammutun sana çektirdiklerine rağmen pes etmiyor oluşuna, her saldırısına aynı güçle karşılık veriyor olmana hayranım.

Ama cidden çok adi bir adammış, hakkaten nefret ettim.Çocuğunu sevdiğinden değil sırf sana inat olsun diye yanında tutuyor.Çocuğu sevse babaannesiyle değil annesiyle olsun isterdi.

Adsız dedi ki...

Doktor raporundan dolayı oğlunu alamadığını okuduğumda o raporu veren doktora bir şekilde haddinin bildirilmesini düşünmemiş değildim:)Tabi şikayet etme öncelikli seçenekti, ikincisi de belki yaşananlar karşısında vicdanını sızlatmaktı. Ancak okulun doktoruda olduğuna göre olayları bir şekilde bilmemesi mümkün mü?

Şikayet edip adamı rahatsız ettiğin için teşekkür ederim. Bundan sonra bu tip bir şeye kalkışırken bir kez daha düşünür en azından. Ancak keşke cezada alsa diyorum, o zaman insanların yaptığı işleri ciddiye alması ve sorumluluklarını yüklenmesi için bir örnek olabilir.

Kalbim sizinle, oğlunla sen birbirinize kavuştuğunuzda mutlu olacağım.
Sevgiler,
Fatma

dory dedi ki...

Hepiniz çok iyisiniz:)

Adsız dedi ki...

sevgili dory,
yaşadıkların yaşadıklarımın aynısı.Okudukça yeniden yaşadım sana sabır diliyorum.Dayan sende benim gibi başaracaksın eminim.Oğlum şimdi 21 yaşında çok mutluyuz.Sizede aynı güzellikleri diliyorumşkalbim seninle