19.3.07

Prensesin Doğumgünü



Nemo bendeydi bu haftasonu. Cuma akşamı icrayla ve olaysız alıp pazar akşamı icrayla ve olaysız bıraktım. Çok eğlenceli geçirtemedim haftasonunu. Ara ara şimdi ne yapacağız, bir program yaptın mı diye sordu. Öğleden önce beraber kırtasiyeciye gidip ödevi için dosya kağıdı ve dosya aldık; oradan yeni açılan ve çocuklar için de program yapan resim ve seraik atölyesine uğradık. Nemo "ben çamur ellemem" dedi, ama belki resim dersine katılır bir dahaki gelişinde. Oradan benzin almaya Yeniköy'e indik, aç olmamamıza rağmen McDonalds'da oturup bir şeyler içip patates yedik; çocuk parkında o biraz koşturdu, ben biraz dondum. Dönüşte saçlarını kestirdik. Akşam da Prenses'in doğumgününü kutladık hep beraber. Ablamla eniştem (yani annesiyle babası) İzmir'den gelmişti, annem zaten bende, Prenses'in erkek arkadaşı ve tabii Nemo ile akşam yemeği yedik. Bütün yemekleri eniştem yapmıştı. Hamsi ızgara, ısparoz salatası, limonda sardalya ve börülce salatası... Ben sadece ekmek ve pasta yaptım:) Ekmeğin tarifi ekmekkokusu'ndan. Gerçekten de çok başarılı bir ekmek oldu. Makina hamurunu hazırlayıp 1 saat dinlendirdim ve fırında pişirdim. Sadece telaştan telin üstüne almak yerine tepside soğutunca altı nemlendi, ama dilimleyip hafif kızartarak telafi ettim. Pastanın keki Burcu'dan öğrendiğim (orijini Emel Başdoğan'mış) çikolatalı pandispanya, ama yarım ölçü yaptım, çünkü 4 katlı yaparsam yarısı kalacak ve tüm kalan yarıyı ben yiyeceğim. Arasına kakaolu pastacı kreması ve frambuaz, üstüne de Hanimiş'in köpük pastasındaki İtalyan merengi yaptım. Yeni pürmüzümü kullanmak için mecburdum:)) Tatlı pek sevmeyen eniştem ikinci dilimi istediğine göre bu iş tamam... Ama görüntüyü daha profesyonel bir hale getirmek için biraz daha blog okumam lazım.
İşte haftasonu böyle geçti gitti. Pazar günü yine hüzünlü, dönüş yolu yine gözyaşlı, üstelik bir dahaki görüşmemize yani Nisan'ın birinci haftasonuna kadar 12 gün değil 19 gün olduğunu anlatmak zorunda kaldığım için daha büyük bir bozguna uğramış şekilde ayrıldık. Erdek'te aynı sitede oturan genç bir hanım daha bir gün önce, yola çıkan köpeğe çarpmamak için direksiyonu kırmış, trafik kazasında can vermiş. Biz oradayken yan apartmandan başsağlığına gitmiş hanımlar çıkıyordu. Babaanne bizi beklediği için gidemediğinden bahsetti ve herhalde bu olayın etkisiyle "et tırnaktan ayrılmaz, o hep senin kalacak, hayatı olduğu gibi kabul etmek lazım, yeter ki ölüm ayırmasın, sağlık olsun" gibi aslında doğru ama o söyleyince itiraz edesim gelen şeyler söyledi. Ben hıhı deyip merdivenlerden inerken arkamdan "Başka birini asla kabul etmem, senin yerin başka, bunun annesisin bir kere, asla başkası senin yerine geçemez" diyordu. Mammut durup dururken gerçeklikten kopuk, kendi yarattığı dünyada yaşayan bir akıl hastası olmadı herhalde, ve bu yönünü kimden aldığı da belli.
Lafı benim melek oğlum ve bu haftasonu tüm fotoğraflarda başrolü paylaşan bağırsak ile kapatıyorum. Anneler, Pınar sütün promosyonunun farkındasınız değil mi? Kemik'e eli girmiyordu, buna sığınca elinden bırakmadı. "Anne, bana beyin'i de al" dedi.

6 yorum:

Fulya dedi ki...

Dory'cigim bu babaanne acaba komsunun kaybindan mi etkilendi, yoksa yeni gelin kokusu aldi da bundan mi hoslanmadi? Gibi bir soru gecti aklimdan, ama ne farkeder ki? Mamut'a hayati kendisine zindan edebilecek kabiliyette bir es dilerim.

19 gununuz tez gecsin yine kavusun Nemo'nuza.

Adsız dedi ki...

Sevgili Dorry bloğunuzu tesadüfen bir ay önce portakalağacının verdiği linkten buldum .Hayat hikayenizi bir solukta okudum,o günden beride sayfalarınızın ziyaretçisiyim.hepimizin hayatı doğumumuzla başlayan bir roman.ne yazıkki herbirimizin romanı düşlediğimiz umut ettiğimiz kadar pembe değil.bazen karanlıklar içinde olupta bir ışık arayıp karanlığı pembe görenimiz olduğu gibi pembeler içinde olupta etrafını simsiyah görenlerimizde oluyor.kendimde bir anne olarak sizin cocuğunuza olan sevginize,mücadele azminize hayata bağlılığınıza hayran oldum.inşaallah bundan sonraki hayatınızda evladınız hep yanınızda olur.sevgilerle kalın. not: size bir yorum daha yazmıştım çıkmadı.inşaallah bu çıkar.

SekerPembe dedi ki...

"...Ben hıhı deyip merdivenlerden inerken arkamdan 'Başka birini asla kabul etmem, senin yerin başka, bunun annesisin bir kere, asla başkası senin yerine geçemez' diyordu. Mammut durup dururken gerçeklikten kopuk, kendi yarattığı dünyada yaşayan bir akıl hastası olmadı herhalde, ve bu yönünü kimden aldığı da belli..."

Iste sabah sabah gayet isabetli bu yoruma pek guldum:)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Sevgili Dory,
Sizi birkaç aydır okuyorum, şunu farkettim bugün: Nemo, öyle büyüdü ki son zamanlarda... Ne kadar güzel! Çocukları hızla büyüyen bir anne olarak, bunu paylaşmak istedim sizinle. Her sıkıntı geçiyor, sadece iyi olanlar hatırlanıyor.

Koyubeyaz dedi ki...

Aslinda gercek olan sozler gerceksiz insanlarin dilinde anlamini nasilda yitiriyor.

Nemo fotografta harika cikmis masallah ona annesi. Ve o cok sansli bir cocuk senin gibi bir annesi olsugu icin. Mammut ve anneside bunun farkinda ama sanirim agir geliyor onlara bu gercegi kabullenmek.

dory dedi ki...

fulyacım, nerde bende o şans? keşke bulsa bir gelin, ama benim kadar safını zor bulur o...
ifo teyze, bu kez yorum bırakabildiğinize sevindim.
şekerpembe, di mi ama?
ekmekcikız, benim de en büyük ümidim o. İyi şeylerin hatırlanması...
koyubeyaz, çocuklar böyle işte, 30 poz çekiyorsun ki bir tane gerçek güzel çıksın. zeynebin daha pek minik ama büyüyünce poz vermeyi sever umarım, ne de olsa kız:)