Cuma aksami ablamlar geldi. Cumartesi ablamin Strasburg'dan iki avukat arkadasiyla Taksim'de bulusup ögleden sonrasini Beyoglu'nda bir cafede gecirdik. Unü oralara kadar gitmis bir falciya fal baktirmak üzere adresini aldiklari bir cafeydi bu. Izbe bir binanin kis bahcesine cevrilmis en üst kati. Sohbet pek keyifli, ben cok neseliydim; falci mevcut durumlari bilmekte oldukca basarili, gelecek konusunda nasil oldugunu zaman gösterecek (ben baktirmadim tabii, kizlarinkini bekleyip görecegiz). Taksim'de kocaman bir sahne kurulmuş, bangir bangir calan müzik beni bile ziplatti yerimde, dans ede ede yürüdüm bir müddet. Sonra ben büyük yayvan tenceremi alip tekrar annemlere dönmek (enistem yilbasi icin kabak tatlisi yapabilsin diye:) üzere eve gittim. Tam da o sirada Shrek Süzmebalini annesine geri birakacakti. Onlarin evi ile anneminki ayni semtte oldugu icin ugrayip beni de aldi, gecerken anneme birakti. Böylece Süzmebal benim babasinin iki sokak ötesinde oturdugumu biliyor artik ve bir kez daha karsilasmis olduk. Bakalim annesine anlatacak mi?
Pazar günü aksama kadar ne yaptigimi hatirlamiyorum. Hah, sabahi hatirladim; Shrek'in üstündeki tabak canakla birlikte yere inen mutfak rafini, daha dogrusu kalintilarini toplayip mutfagi temizledik. Sonra kardesi tasinirken Shrek'in evine gelen, ama orada koyacak yer olmadigi icin benimkine götürmeyi planladigimiz dolabi tasidik. Ogleden sonram da dolabi yerlestirmekle gecti zaten. Artik dergilerim salonda durabilecek.
Aksam yilbasi yemegi icin annemlere gittik. Enistemin yilbasi menüsü Terbiyeli Sevket-i Bostan yaninda Firinda Kirlangic, Turpotu, Salata ve Kabak Tatlisi'ndan olusuyordu. Annem de zeytinyagli yaprak dolmasi yapmis. Yemege Rezan'i da davet etmistik; annemlere gitmeseydik birlikte kutlariz diye konusmustuk cünkü. Böylece kocaman bir aile gibi, annem, ablamla enistem, kizlari ve onun erkek arkadasi, ben, Shrek ve Rezan, yeniyil yemegimizi yedik, hediyelerimizi actik ve cok gec olmadan dagildik; cünkü ertesi sabah annemi alip 7.00 feribotuna yetismem gerekiyordu.
Oyle de oldu. Feribotta uyuyabiliyorum allahtan. 9.30 gibi vardik;önceden ayarladigim icra memurunu ve pedagogu (aslinda ögretmen) alip evlerine gittik. Icime dogdu galiba, orada olmayacaklarini hissediyordum. Kapici iki gün önce gittiler dedi. Zabit tutturup dönüse gectik; az sonra Mammut aradi. "Nerdesin?"
"Ben Erdek'teyim, sen nerdesin?"
"Biz Istanbul'dayiz. Sen niye oraya gittin?"
"Sen yilbasini oglumla Erdek'te kutlayacagiz demistin ya; ben de Pazartesi sabahi gelir alirim demistim..."
"Ben Istanbul'da olacagimizi söylemistim. Neyse, hava almis oldun."
"Ya evet, ne kadar düsüncelisin..."
"Simdi, Nemo ben biraz da anneme gideyim dedi, sana birakayim diyorum"
"Benim Istanbul'a gelmem 4-5 saati bulur. Feribot 15.30'da, o yüzden onu beklemeyecegim, karadan gelecegim; geldigimde nerde olursaniz oradan gelir alirim."
"Ablamdan gel al, ben annene birakmak istemiyorum."
"Ben de ablanin evini bilmiyorum. Senin evinden alirim.
"Veya ben gelir birakirim."
"Neyse, ben Istanbul'a varinca ararim."
"5 saat sürmez ki yol, 3-3,5 saat ancak."
"Ben daha önce kac kez gittim o yolu; 4-5 saat sürüyor."
"Ben her hafta gidiyorum, 3-3,5 saat sürüyor. Yalova'dan feribota binersin, oradan daha sik."
"Kac saatti bir?"
"2 saatte bir filan."
"Iyi ya iste, denk gelirse ne ala; yeni gitmis olursa 2 saat atar."
"Bla bla bla"
Gerisini hatirlamiyorum.
Az sonra ablam aradi (annemin evindeler ya), Mammut oradan aramis, Nemo'yu getirip birakayim, aldiginiza dair bir yazi verin demis. Ablam da bana sormasi gerektigini söyleyip kapatmis. Ben de iyi dedim, enistem eski avukat zaten, uygun bir sey yazar nasil olsa. Sonuc olarak Mammut Nemo'yu 11 sularinda ablamlara birakip gitmis; bense ancak 16 sularinda vardim. Birakirken "Persembe-Cuma okula gitmez diye düsünüyorum, Erdek'e git-gele gerek yok iki gün icin" demis. Ablam "yani Carsamba yerine Pazar mi teslim edelim?" diye sormus. "Yok öyle demedim" demis, "Carsamba verir, Cuma alir, Pazar yine birakir" demis. Hala "ben ona bir hafta sende, bir hafta bende, esit mesafede anlasalim, noterden tasdik ettirelim dedm ama kabul etmiyor" diye söyleniyormus. Enistem lafi uzatmasina engel olmustur tabii. Simdiye kadar hic iyi niyetli olmadi, hep bizim iyi niyetimizi kötüye kullandi; simdi niye olsun ki? Bu yüzden yarginin kuracagi düzene uyacagiz.
Pazartesi aksamüstünden beri birlikteyiz yani Nemo'yla. Hediyelerimizi verdik, hatta gidip yenilerini aldik, Fare Sehri'ne gittik, hamburger - patlamis misir - sekerle simardik. Gece de birlikte uyuduk valla. Dün aksamdan tüm yilbasi aksami tayfasini ve ilaveten dayimla yengemi kahvaltiya davet ettim. Sabah alisverisi dönüsünde dayimla birlikte girdik eve. Dolayisiyla onlar sohbet ederken biz (ben, enistem, ablam) hazirladik kahvaltiyi. İsirganotlu börek bile yaptik valla:) Shrek'le Rezan da sabah sahile inip yürüyüs yapmislar, sonrasinda kahvaltiya katildilar. Böylece Nemo kalabalik bir Italyan ailesiymisiz gibi gecen bu kahvalti sirasinda yeniden görmüs oldu Shrek'i. Iyi oldu. Sirf ona odaklanilmadi, arada kaynadi. Nemo'nun yaninda dayimlara da anlatamadim; onlar da Rezan'la Shrek'i sportif bir çift olarak tanidilar:) Hatta dayim Shrek'e "Dory televizyona dogru baksin diye kosu bandini oraya yerlestirmis" diye aciklama yapmis:)) Cok güldük. Shrek'ler erken ayrildi. Sofrayi toplarken bir ara dayimla yengemi mutfakta yakaladim ve durumu acikladim. Onlar da güldü, hayirli olsun dedi, ama yengem uyanmis zaten:) Annemden adini duymusmus daha dogrusu.
Iste böyle. Yeni yilin ilk günleri böyle geciyor.
Pazar günü aksama kadar ne yaptigimi hatirlamiyorum. Hah, sabahi hatirladim; Shrek'in üstündeki tabak canakla birlikte yere inen mutfak rafini, daha dogrusu kalintilarini toplayip mutfagi temizledik. Sonra kardesi tasinirken Shrek'in evine gelen, ama orada koyacak yer olmadigi icin benimkine götürmeyi planladigimiz dolabi tasidik. Ogleden sonram da dolabi yerlestirmekle gecti zaten. Artik dergilerim salonda durabilecek.
Aksam yilbasi yemegi icin annemlere gittik. Enistemin yilbasi menüsü Terbiyeli Sevket-i Bostan yaninda Firinda Kirlangic, Turpotu, Salata ve Kabak Tatlisi'ndan olusuyordu. Annem de zeytinyagli yaprak dolmasi yapmis. Yemege Rezan'i da davet etmistik; annemlere gitmeseydik birlikte kutlariz diye konusmustuk cünkü. Böylece kocaman bir aile gibi, annem, ablamla enistem, kizlari ve onun erkek arkadasi, ben, Shrek ve Rezan, yeniyil yemegimizi yedik, hediyelerimizi actik ve cok gec olmadan dagildik; cünkü ertesi sabah annemi alip 7.00 feribotuna yetismem gerekiyordu.
Oyle de oldu. Feribotta uyuyabiliyorum allahtan. 9.30 gibi vardik;önceden ayarladigim icra memurunu ve pedagogu (aslinda ögretmen) alip evlerine gittik. Icime dogdu galiba, orada olmayacaklarini hissediyordum. Kapici iki gün önce gittiler dedi. Zabit tutturup dönüse gectik; az sonra Mammut aradi. "Nerdesin?"
"Ben Erdek'teyim, sen nerdesin?"
"Biz Istanbul'dayiz. Sen niye oraya gittin?"
"Sen yilbasini oglumla Erdek'te kutlayacagiz demistin ya; ben de Pazartesi sabahi gelir alirim demistim..."
"Ben Istanbul'da olacagimizi söylemistim. Neyse, hava almis oldun."
"Ya evet, ne kadar düsüncelisin..."
"Simdi, Nemo ben biraz da anneme gideyim dedi, sana birakayim diyorum"
"Benim Istanbul'a gelmem 4-5 saati bulur. Feribot 15.30'da, o yüzden onu beklemeyecegim, karadan gelecegim; geldigimde nerde olursaniz oradan gelir alirim."
"Ablamdan gel al, ben annene birakmak istemiyorum."
"Ben de ablanin evini bilmiyorum. Senin evinden alirim.
"Veya ben gelir birakirim."
"Neyse, ben Istanbul'a varinca ararim."
"5 saat sürmez ki yol, 3-3,5 saat ancak."
"Ben daha önce kac kez gittim o yolu; 4-5 saat sürüyor."
"Ben her hafta gidiyorum, 3-3,5 saat sürüyor. Yalova'dan feribota binersin, oradan daha sik."
"Kac saatti bir?"
"2 saatte bir filan."
"Iyi ya iste, denk gelirse ne ala; yeni gitmis olursa 2 saat atar."
"Bla bla bla"
Gerisini hatirlamiyorum.
Az sonra ablam aradi (annemin evindeler ya), Mammut oradan aramis, Nemo'yu getirip birakayim, aldiginiza dair bir yazi verin demis. Ablam da bana sormasi gerektigini söyleyip kapatmis. Ben de iyi dedim, enistem eski avukat zaten, uygun bir sey yazar nasil olsa. Sonuc olarak Mammut Nemo'yu 11 sularinda ablamlara birakip gitmis; bense ancak 16 sularinda vardim. Birakirken "Persembe-Cuma okula gitmez diye düsünüyorum, Erdek'e git-gele gerek yok iki gün icin" demis. Ablam "yani Carsamba yerine Pazar mi teslim edelim?" diye sormus. "Yok öyle demedim" demis, "Carsamba verir, Cuma alir, Pazar yine birakir" demis. Hala "ben ona bir hafta sende, bir hafta bende, esit mesafede anlasalim, noterden tasdik ettirelim dedm ama kabul etmiyor" diye söyleniyormus. Enistem lafi uzatmasina engel olmustur tabii. Simdiye kadar hic iyi niyetli olmadi, hep bizim iyi niyetimizi kötüye kullandi; simdi niye olsun ki? Bu yüzden yarginin kuracagi düzene uyacagiz.
Pazartesi aksamüstünden beri birlikteyiz yani Nemo'yla. Hediyelerimizi verdik, hatta gidip yenilerini aldik, Fare Sehri'ne gittik, hamburger - patlamis misir - sekerle simardik. Gece de birlikte uyuduk valla. Dün aksamdan tüm yilbasi aksami tayfasini ve ilaveten dayimla yengemi kahvaltiya davet ettim. Sabah alisverisi dönüsünde dayimla birlikte girdik eve. Dolayisiyla onlar sohbet ederken biz (ben, enistem, ablam) hazirladik kahvaltiyi. İsirganotlu börek bile yaptik valla:) Shrek'le Rezan da sabah sahile inip yürüyüs yapmislar, sonrasinda kahvaltiya katildilar. Böylece Nemo kalabalik bir Italyan ailesiymisiz gibi gecen bu kahvalti sirasinda yeniden görmüs oldu Shrek'i. Iyi oldu. Sirf ona odaklanilmadi, arada kaynadi. Nemo'nun yaninda dayimlara da anlatamadim; onlar da Rezan'la Shrek'i sportif bir çift olarak tanidilar:) Hatta dayim Shrek'e "Dory televizyona dogru baksin diye kosu bandini oraya yerlestirmis" diye aciklama yapmis:)) Cok güldük. Shrek'ler erken ayrildi. Sofrayi toplarken bir ara dayimla yengemi mutfakta yakaladim ve durumu acikladim. Onlar da güldü, hayirli olsun dedi, ama yengem uyanmis zaten:) Annemden adini duymusmus daha dogrusu.
Iste böyle. Yeni yilin ilk günleri böyle geciyor.
1 yorum:
Bilerek yapıyorlar bu lojistik durumunu zorlaştırma oyununu... Hepsi kontrol amaçlı. Kendilerini kukla yöneticisi gibi hissetmeden rahat edemiyorlar. Ben de yaşıyorum bunu hep! Ne saçma sapanlar!
Yorum Gönder