22.1.07

Lodos Baliği

Cuma günü sirketteyken önümde sürekli IDO’nun web sitesi acik, Lodos firtinası yüzünden iptal olan deniz otobüslerini takip ediyorum. Sabah 10.00’daki Yalova-Pendik feribotu da iptal edilmis. Sonraki Yalova-Pendik ve Pendik-Yalova da iptal oldu. Yenikapi-Yalova’yla ilgili bir haber yok. Deniz otobüsleri iptal olduguna göre 17.30’daki Yenikapi-Bandirma da büyük olasilikla iptal olacak. 18.30’daki Yenikapi-Bandirma kalkar ama lodosu kafadan alacak, bata cika ancak 3 saatte gider, Nemo’yu alabilsem de 21.30’daki dönüse yetismem mümkün degil. O zaman en iyisi 13.30’daki Yenikapi-Yalova feriboruna binmek; 17 sularinda Erdek’te olurum, 15.30 Bandirma-Yenikapi kalktiysa 21.30’u beklerim, iptal olduysa karadan geri dönerim.
Bunlar Cuma günkü düsüncelerimdi. Sonunda 11.30’da sirketten ciktim, 12.00’de annemi aldim; Yenikapi’ya gittigimde taksiciler “Yalova, Yalova” diye bagiriyorlardi; yani 13.30 iptal olmus. Görevli bir memur bana Eskihisar-Topcular arabali vapurunun calistigini, orayi denememi söyledi. Bir saat kaybetmis oldum ama olsun, körfezi dönmekten iyidir. Arabali vapur gercekten de calisiyordu. 15.00’te Yalova’daydik, 15.50 Bursa, 17.30 Erdek. Iki hafta önceki hakaret-tehdit telefonundan sonra Mammut’u aramadim tabii, dogrudan Icra Müdürü’nü aradim. Artik beni ismen de taniyorlar zaten, adimi söyleyince hemen hatirliyorlar. 17.30 gibi orada olurum demistim, tuhaf ama tam saatinde oradaydim. Ogretmen hanimi da alip gittik evlerine, ne acan var, ne iceride isik, ne de otoparkta arabasi. Kapicinin dedigine göre Mammut oradaymis, sabah arabasina binerken görmüs. Karsi komsularinin oglu da ayni servisle gidip geliyor, okul cikisinda babasi almis Nemo’yu. Kasti yapiyor, aramamis olmamdan icrayla gelecegimi biliyordu tabii, ama arasam yine bagirip cagiracak, bulamayacagimi bile bile onca yolu gitmek daha da zor olacak. Oysa cikardigi sorunlari kanitlayabilmek icin icra zaptini mahkemede gösterebilmem lazim. Durusmaya cok az kaldi diye, icra zabitlari aleyhine calismasin diye, bu haftasonu sorun cikmaz belki diye umutlanmadim da degil. Ote yandan, daha önce de dedigi gibi “Nemo’ya giden yolun ondan gectigini” bana ögretmek icin, hukugun ise yaramayacagini göstermek icin, orada olmayacaklarini da hissediyordum. Dogru cikti.
Bayramda oldugu gibi icrayla gelip eli bos döndükten sonra, biraz da mahkemeye “bakin, ben kendim veriyorum” demek icin, Istanbul’a götürmüs ve aksam getirecek olabilir. Biz annemle bunlari konusa konusa yola koyulduk. Yaklasik 1.5 saat sonra, 19.00 sularinda, Bursa otobaninda giderken Mammut aradi. Ozetle “Nemo’yu cikista aldim, biraz eglendik, simdi eve geldik, kapida icranin notunu bulduk; daha gec gelirdin her zaman, niye erken geldin, niye aramadin, senin amacin onu görmek degil, mahkemede kendi cikarin icin kullanmak, geri dönmeyeceksen hic bosuna konusmayayim, dönecek misin, dönmeyecek misin, dönmeyeceksen ben de gidip sikayet edecegim, foyan ortaya cikacak” diye bagrindi. Dönmedim. Cok uzaktayim artik, dönemem, sen getir dedim. O gece ve Cumartesi öglene kadar arar diye bekledim, aramadi. Sonra da düsündüm ki, Persembe aksami Erdek’e gitmesi, haftasonunu orada gecirmek istedigini gösteriyor. Yani beni atlatip haftasonunu orada gecirecek, ama eziyeti arttirmak icin de, ben hataliyim, baska türlü davransam oglumu alabilirdim diye bir süphe salacak. Tedbir kararinda gayet acikca Cuma günü okul cikisindan Pazar aksami 22.00’ye kadar diye yazili. Ustelik her gittigimde, ya annesinden teslim aldim, ya da zaten Istanbul’a gitmislerdi.
Kapisini caldigimizda karsi komsu “gecen sene her haftasonu gelirdi, bu sene pek gelmiyor, oglan hep yalniz, babaannesi gecenlerde söylüyordu, ödevini yaparken cok zorlandik diye; bizimle de görüsmüyorlar artik, gecen sene benim ogullarimla oynarlardi, simdi bahcede görüyorum bazen, hep yalniz oynuyor, kah hircin, kah sakin, kendi kendine oyunlar oynuyor” dedi. Istanbul’a getirmek icin benimle pazarliga oturmak istemesinin bir nedeni de o; burada, sürekli ayni cati altinda, annesi ve ogluyla yasayacak adam degil o. Simdi islerini bahane edip burada keyfince yasiyor, istediginde oraya gidiyor. Burada olsalar seyahat uydurmak zorunda kalacak, zamaninda bana yaptigi gibi, ama nereye kadar.Eve döndügümde gece 11 olmustu. Her zamanki gibi kuyrugu dik tuttum. Hatta uykum kacti, 2’ye kadar oturdum.Sabah 7 olmadan da uyanmistim. Herhalde stresten, fazla adrenalinden, yilbasi-bayram kargasasinda aldigim 2 yeni kilo gitmisti (daha dogrusu o anda öyle görünüyordu, simdi yarisi geri geldi). Ben de ani bir kararla bizim satis ekibinin yillik toplantisinin son günü icin ucaga atlayip Antalya’ya gittim. Tüm diger yöneticiler Cumadan gitmislerdi zaten. Ben Nemo’yu alacagim icin gitmeyecegimi söylemistim. Kapanis toplantisi ve gala yemegine katilip Pazar günü herkesle birlikte döndüm; ama dönmeden önce, Belek’teki otelin bahcesinde tek basima bir tur atip deniz kiyisina indim, derin bir nefes aldim, günese baktim, saclarim yüzüme degil, arkaya ucsun diye yüzümü rüzgara döndüm ve keske burada yasiyor olsaydik dedim.
Yillar önce, yanilmiyorsam 1994 sonu, 1995 basi gibi, o zamanlar calistigim sirket iflasin esiginde, üretim durmus, kimse maas alamiyor, ama biz yine de ise gidip dönüyoruz ve haril haril is ariyoruz. Ben daha otuzumda bile degilim, ama “müdür” olmusum ya basvurdugum sirketlerin gözü korkuyor. Bir gazete ilaninda havaalanlarinda yer hizmetleri veren bir sirketin yetistirilmek üzere yönetici adaylari aradigini görüp basvurmustum. Birkac görüsmeden sonra bana Dalaman’da alan müdürü yardimcisi pozisyonunu önermislerdi. Ben tabii o zamanlar Genc’le evliyim; ilk büyük krizi atlattigimizi sandigim siralar. Gitmeye cesaret edemedim. Onümde iki secenek oldugunda hep yaptigim gibi kalmayi sectim. Hersey cok farkli olabilirdi.
- - - - -
Tam yaziyi yayinlamak icin blogger'a girdim, bir de baktim Gün beni sobelemis. Hem de benim gibi herseyini yaninda tasiyan bir bavul cantaliya, canta dökmeceye. Saat cok gec oldu diye yarina birakiyorum, ama söz, hile yok.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

2004-2005 sanirim 1994-1995 olacakti, hersey farkli olabilirdi diye hayiflanma cunku cok yakisikli bir oglun var..herseyin yoluna girmesi dilegiyle..

dory dedi ki...

Dogru, 1994-95 olacaktı, düzeltiyorum.

Gün dedi ki...

Lodosta aklıma sen geldin, nasıl gidebildi mi, Nemo ile kavusabildiniz mi diye sizi düşündüm ?

Adsız dedi ki...

Peki o zavalli oglani hic dusunmuyor mu babasi? O hafta annesini gorememis olmasi hic umurunda degil sanirim. O cocugun hayal kirikligini ve sessiz hickiriklarla aglamasini babasi nasil telafi edecek acaba? Ben bile stres oldum. Hersey gonlunce olsun.

elifsavas dedi ki...

offff..... Guzel bir insan olacak o. Annesi gibi. :o)