3.7.06

Gökkuşağı Dondurması

5,5 yaşıyla 7 yaşı arasını yaşamadık ki..

Yu-Gi-Oh kartlarıyla ben daha yeni tanışıyorum. Nemo da çok küçük olduğu için kendine göre bir oyun uyduruyor zaten, kartların üstünde yazanları okuyup oyunun aslını anlamaya çalışmak boşuna. Bionicle film serisini almıştık ama Sevimli Canavarlar, Lilo ve Stiç veya Toys Story gibi ezberleyecek kadar seyretmedim (hatta hiç baştan sona seyredemedim, bir türlü konsantre olamıyorum). Dolayısıyla savaş, düello, canavarlar oyun sahasına geldiğinde ben esnemeye başlıyorum. Yukarıdaki gücenmesin, sıkıldığımdan değil valla, sonra ben çok ararım bu anları... Ben doğru dürüst televizyon bile seyretmem, Kablo TV neme yetmez. Ama Nemo isteyince Digiturk bağlattım yeni eve, hem de Aile Paketi, çünkü ekonomik pakette JoJo yokmuş.
Oyuncak istediğinde hayır da diyemiyorum tabii; biliyorum yanlış ama, geçmiş 1,5 yılda ben ona kaç katını almış olurdum kimbilir. Lego yapmayı benim de sevdiğimi anladı bacaksız:)
Geldiğinde balıklarını sordu, ben de ölmesinler diye aldığımız yere geri götürdüğümü, bizim için onlara baktıklarını söyledim! Hala gidip alacağız, bir türlü fırsat olmadı! Ama yolumuzun üstündeki bir yerden su kaplumbağası aldık. Hem suyunu değiştirip temiz tutmak daha kolay, hem de daha dayanıklı sanırım.
Hava güneşliyken günün yarısı havuzda geçiyor. Başka çocuklarla biraz oynuyor ama benimle, ben çıktıysam da yalnız oynamayı tercih ediyor.
Gittiğimiz psikolog ilk sefer sadece benimle konuştu, bundan sonraki seferler Nemo'yla oyun odasında konuşacak, oynayacak, iletişim kurduktan sonra iç dünyasını anlamaya çalışacakmış. "Babayı değiştiremeyiz, bizim amacımız anne-çocuk ilişkisini sağlam tutmak" dedi.
Nemo yaşantısını tamamen kabullenmiş gibi görünüyor. 45 günlüğüne annesiyle tatil yapmaya geldi, sonra babasının dünyasına dönecek. İtiraz içinde değil. Babasından nadiren bahsediyor ve konu birlikte yakaladıkları yengeç oluyor. Bir de "babam hep 5 gün sonra gelir" dedi. Haftasonunu Erdek'te, haftaiçini İstanbul'da geçirdiğini biliyordum zaten. Bir zamanlar bana biçtiği kostümü babaanne giyiyor işte. İstediğinde gideceği, rahat edeceği bir ev ve onun dışarıdaki hayatına karışmayan, çocuğuna bakan bir kadın. Öff, neyse...
Bu arada, kurabiyelerden sonra limonata ve dondurma yapımına sıra geldi. Benim de işime geldi doğrusu. Kurabiyelere hiç dayanamıyorum, ona değmiş, buna değmemiş derken yarısını ben yiyordum. Bu kadar kilo vermişken (8,5 kg:)) gerialmak üzücü olurdu. Ben de marifetli Martha Stewart ablamın sitesinden bulduğum bir fikirle meyvalı dondurma üretmeye başladım.

Gökkuşağı Dondurması

(buraya sonra fotoğraf gelecek, şu anda blogger bana azizlik yapıyor, fotoğraf eklememe izin vermiyor)

Sade Şurup : 1 su bardağı su + 1 su bardağı toz şeker birlikte kaynatılıp şeker eritilir. Soğumaya bırakılır.
Çilek Püresi : göz kararı çilek + göz kararı pudra şekeri birlikte blenderdan geçirilir.
Çilekli Yoğurt : çilek püresinin bir kısmı yoğurtla karıştırılır.
Kayısı Püresi : kayısı blenderdan geçirilir
Kayısılı Yoğurt : kayısı püresinin bir kısmı yoğurtla karıştırılır.
Sade şurup, diğer karışımlara paylaştırılarak karıştırılır.
Küçük kapların dibine bir çeşidinden konulup buzlukta yarım saat kadar (aslında biraz katılaşana kadar demek daha doğru) dondurulur; sonra ikinci bir katman eklenir ve yine dondurulur vs. Dondurmalar çubuğun içinde dik duracağı kadar katılaştığında saplar batırılır. Ve ortaya meyveli gökkuşağı dondurması çıkar. Herhalde sevmeyecek çocuk yoktur.

3 yorum:

maviokyanus dedi ki...

(*_*) :)))..

allevk dedi ki...

nemo ile geçirdiğiniz mutlu, mesut günler,dilerim ayrılıklar yaşanmadan hep devam eder.Bu arada çok şirin ve sevimli bir çocuk. Hep böyle gözleriyle gülsün inşallah.

Gün dedi ki...

Ne kadar mutlu gözlerinden belli Nemo'nun, senin de kelimelerinden belli, bence göremediğin günlerin acısını çıkart, içinden ne geliyorsa onu yap.