8.6.06

İçaçıcı Yazı İsteyen Okumasın

Annem dün okula Nemo’yu görmeye gitti. Bir teneffüs görüşmelerine izin vermişler, sonra çıkmış. "Buradan da mı kovuluyoruz" diye sorunca müdür "babasına laf anlatamıyoruz, olay çıkmasını istemiyoruz" demiş. Öğretmeni de "seneye artık zaptedemeyecek" demiş, çünkü annem geçen gittiğinde (Mammut’un üstüne yürüyüp dışarı attırmaya çalıştığı ve görüştürmediği sefer) tam çıkarken Nemo koşup arkasından yakalamış, vedalaşmışlardı; meğer babasının elinden kurtulup fırlamış, o dur demesine rağmen durmamış.
Annem teneffüste beni arayıp konuşturmadı. Okuldan ayrıldıktan sonra arayıp bunları anlattı.
Akşamüstü feribot çıkışında Mammut yolunu kesmiş. Önce tehditler, seni buraya mıhlarım, şikayetini geri çek, bir ay yatar çıkarım, sonra bütün sülaleni mıhlarım gibi sözler savurmuş; sonra annemin zayıf noktasını yoklamış, ben seyahate giderken çocuğu zaten sizin yanınıza bırakacaktım, ama annesi ve o adam görmeyecek çerçevesinde ittifak arayışına girmiş. Sonunda gelip annemin apartmanında komşulara duyurarak ettiği hakaretler için özür dilerse annem de o olaydan dolayı şikayeti geri çekebilir gibi bir uzlaşma ihtimali ile ayrılmışlar. Annem kurtulmak için düşüneceğimi söyledim diyor ama ona da çok güvenemiyorum.
Ben kaç zamandır gitmiyorum. Hukuki mücadeleden vazgeçecek kadar değil, ama birebir çatışmadan kaçınacak kadar yıldırdı beni. Velayetin kimde olduğu da fark etmiyor; babanın görüşmesini sınırlayan/düzenleyen bir mahkeme kararı çıkana kadar bu yaptıkları suç bile değil. Üzgünüm oğlum.
Geçenlerde, şu evimi paralarken gören olmadığı için beraat edeceği davanın duruşmasında karşılaştık Mammut’la. Temmuz’da sünnet düğünü yapacakmış, hiçbir şeyi eksik olmayacak oğlumun dedi. “Annesi olarak bilmek senin de hakkın” deyince ben de ”madem annesi olduğumu hatırlıyorsun, niye görmeme izin vermiyorsun” dedim. Efendim, ondan izin alırsam görebilirmişim, sormadan gitmemi istemiyormuş. Hokkabaz ve pamuk şekerci çağırır gibi annesini ısmarlıyor oğlunun sünnet düğününe. Ama annesi eksik olacak. Üzgünüm oğlum.
Şirketteki bir abimiz (benim de bağlı olduğum fabrika müdürü, ki ara ara hep sorar, ben de anlatırım), iki gün önce, bir gelişme olup olmadığını sordu yine. Ben de anlattım, hakaret ve tehditler sonunda yıldırdı dedim. Normal karşıladı, “eh, yalnız bir kadına yapılabilecek en kötü şeyi yaptı” dedi. “Yalnız bir kadın”, ben kabul etmek istemesem de, böyle görülüyorum işte. Oysa, hep yanımda olan, hep yanında isteyen, uyurken sarıldığım bir sevgilim var benim. Nedenini anlamıyorum ama bunu taahhüt etmek ve insan içinde resmen “biz” diye durmak istemiyor sadece; bir de Nemo bir gün gelirse çıkmak için kapıyı aralık bırakıyor işte. Deniz ortadan kaybolup Aliye "anılarımda kal" dediğinde ve Deniz "peki o zaman" deyip ülkeyi terkettiğinde de Aliye Deniz'i terketti diye yorumladı.Bu arada 4 haftada 6 kilo verdim ama iki haftadır çakıldım kaldım, 5 ila 6 kilo arasında gidip geliyor. Henüz sığmadığım hiçbir giysiye sığar hale gelmedim, sadece zaten giydiklerim bollaştı o kadar. Hiç de bozmadım valla, et/tavuk/balık/yumurta, salata, sebze, kepekli ekmek, light beyaz peynir yiyorum sadece; ara sıra bir light meyvalı yoğurt o kadar. Bir tek bu Cumartesi dayanamadım, bir duble rakı içtim, ama Heybeliada’da, deniz kenarında, yanında ızgara balık varken sayılmaz. Şirketteki daha önce diyetisyenle zayıflamış arkadaşlara soruyorum, takıldığınızda özel bir şey yaptınız mı diye; sadece sabret diyorlar.
Önümüzdeki hafta demin bahsettiğim fabrika müdürünün oğlunun düğünü var. Bu bedende yazlık düğüne giyecek birşeyim yok. Alacak param da yok. Zaten böyle ara bir bedende, tam rejimin ortasında alasım da yok. Aslında düğüne gidesim de yok ama ayıp olur.
Ev de aynen duruyor. Bir tek mutfakla yatak odasındaki gömme dolabı yerleştirdim. Bugün boyacılar girecek, Pazartesiye parkeci. Sonra son kat boya için tekrar boyacılar. Bu arada yeni bir piano tamircisi buldum, üç sene önce yapanlarla 5 kez konuştum, gelmeye niyetleri yok. Üstelik bu adam bana pianomun çok tatlı bir sesi olduğunu, tamir ettirmeye değeceğini söyledi. Tuşların altındaki keçeler uygun değilmiş, daha önce değiştirenler kalın tip koymuş. Tuşları aldı gitti. Mekanizmayı da söktü, alıp gidecekti ama sonra geldiğinde halledebileceğini söyledi. “Kim çalıyor?” diye sordu, “çocuk mu, siz mi?”; “ben” dedim, “epeydir çalmıyorum ama tamir olunca çalacağım” dedim…

12 yorum:

huysuz dedi ki...

bu sıkıntıların geçtiği günleri de göreceğiz inşallah...bu arada çok iyi kilo vermişsin, tebrik ederim :)

Ilgaz Gürses dedi ki...

Piyanon tamir olunca Nemo'ya da öğreceksin, merak etme. Bu sene olmasa da seneye. Ondan sonra da kim "yalnız"mış kim değil hep beraber görürüz.
Kilolara takma, bu kadarını hallettin, durgunluk döneminden sonra yine verirsin. Aklını evine ver bence, beden yorulunca akıl duruyor, iyi de oluyor.

tontontombo dedi ki...

Kiloların için tebrikler:)) Yeni evinin keyfini Nemoyla çıkararak güle güle otur... (içimden ne geliyor biliyor musun, otobüse atlayıp , oraya gelip, mamutun saçını başını yolmak , onun tarzı bu,birisi onu mıhlasın da görsün gününü)

enne dedi ki...

Neden Nemo'yu görmeye gitmiyorsun? Seni bekliyordur mutlaka, lütfen o adamdan yılma, o da bunu istiyor. Bu mücadele seni Nemo'ya kavuşturacak bir gün ama o da annem beni görmeye gelmiyor diye düşünürse ve o adam da bunu kullanırsa oğlun senden soğumaz mı?
Sünnetine git onun ve ne olursa olsun o gün yanında ol. Bir kaç dakika bile olsa git, bak sünnetine bile gelmedi çağırdığımız halde deyip de çocuğun kafasını karıştırmasınlar.

Git ve onu ne kadar sevdiğini söyleyip dön evinize.

Gün dedi ki...

İçim acıdı yine okurken, sen çok güçlüsün çok, git bence de sünnetine, ömrünce bunu koz olarak kullanamsın ben çağırdım annen gelmedi diye.

Koyubeyaz dedi ki...

Dogumdu bebekti derken bir suru zaman gecti.. Simdi okudum hepsini... Allah sana guc kuvvet sabir ve en onemlisi saglik versin diye dua ediyorum... Insallah yeni evinde sevgili mis kokulu cocugunla gecirecek gunler yakindadir.. Lutfen kendin uzme ve kuvvetli ol.. Sen zaten ayaklarinin ustunde saglam durmasini bilen birisin bunlarin ustesinden geleceginide biliyorum ben sadece zaman.. biraz daha sabir ne olur... Opuldun..

Bezen Hindistan dedi ki...

enneye ve gune katiliyorum. bence de git sunnete. gitmemen mutlu edecektir mamutu, bir koz daha gecmis olacak eline boylece. adalet(!!) sistemine ise soyleyecek soz bulamiyorum:(

dory dedi ki...

haklısınız herhalde, becerebilir miyim bilmiyorum ama yine de kendimi buna hazırlamaya çalışırım. sağolun hanımlar. hem yarın ne olacağı belli mi, gün ola hayrola...

KUGUU dedi ki...

DORY, Sunnete gitmen lazim. Aranizda ne olursa olsun, gitmezsen eger NEMOnun omrunce, 60 yasinda bile olsa, daima icinde "annem sunnetime gelmedi" diye uhde kalacak.
Ve de seninde. MAMUTa inat hemde Shrek ile elele git hatta. Ama NEMOyu sensiz birakma lutfen. Erkekler icin bir sunnet bir askerlik unutamadiklari hep anlattiklari,yapma... koz verme derim ben nacizane .... uzaktan tabi bilemeden, ama senin tarafinda olarak:((
Bol Sans
Kuguboynu

Şirin dedi ki...

Canım! İçimden böyle geldi nedense...Hiç tanımadığım görmediğim sen benim "canım" olabildin bir anda... Eğer fazla samimi bulduysan baştan özür dilerim... Gerçekten şaşkınım! Seni uzun süredir okumaktayım... Sağlamlığın kolay rastlanır gibi değil! Ben iki çocuğumdan hiç ayrılmadan yaşamış biri olarak seni nasıl anlayabilirim? Anlarım hem de nasıl anşarım! Annemden sık sık ayrı düşerdim çocukken...Bugün hayatta olmayan babam yüzünden... Aslında seni değil de belki oğlunu anlıyorum... O'nun nasıl da dünyayı devirecek bir gücü olduğunu düşünüyorum... O büyüdükçe sen de daha güçlenecek o mamut da iyice küçülecek! Öyle küçülecek ki tırnaklarının arasında bit çıtlatır gibi bile yapabilirsin! Böylesi insanların sonu çok kötü... Ben senin gücüne hayranım... Mamut'a da gelecekte başına gelecekler açısından üzülüyorum... Böylesi birine üzülmeğe değer mi? Değer değer... Çevresi öyle üzülsün ki... Neden bu hallere düştü diye nedenlerini araştırsınlar!

dory dedi ki...

Canım, yazdıklarına öyle sevindim ki anlatamam:) Bizim gibi (aslında bloglarıyla tanıdığım pek çokları gibi) içi dışı bir insanlar kendini yakın hissetmeyecek de kim hissedecek... Demek sen de oğlum gibi bir çocukluk yaşadın.. O zaman bana onun neler hissettiğini anlatabilirsin belki. Mammut için de üzülebileceğini söylediğine göre, annenden ayırmasına rağmen seni, babanı da seviyordun, değil mi? Senden öğrenecek çok şeyim var benim. Tanıştığımıza sevindim.
Ayrıca bloğuna bakıp tanımaya çalıştım, o arada da "Annoya" ile karşılaştım. Nasıl olmuş da ben rastlamamışım daha önce Kedili Mutfaklar'a.. Canım sağol:)

Şirin dedi ki...

Hani sünnete gitmen gerek demişler ya! Bence gerçek operasyon sırasında oğlunun yayında olmalısın! Bu adama gösterdiğin tavrı da çok iyi anlıyorum. Asla yumuşak durma, her sıcak yaklaşımından kendisne pay çıkarabilir! Zayen tüm amacı senin O'nu reddetmen karşılığında intikam almak! Bunu da senin en değerli varlığını senden esirgeyerek sağlıyor ve büyük bir haz alıyor. Ama oğlun büyüdüğünde bugün içinde bulunduğu haz duygusunu müthiş bir pişmanlık alacak! Sana yaklaşmanın en güzel yolunun oğlunla senin kaynaşması ve O'ndan doğurduğun varlıkla daha sıcak ortamlarda karşılaşmak en azından aşk bitmiş olsa bile ardından güzel bir arkadaşlık getirecekti. Ne yazık ki bu şansını kaybetmiş! Bu yüzden acıyorum. İkinci kez acıyorum... Çünkü seni ebediyen kaybettiği gibi özbeöz yavrusunu da kaybedecek! Çünkü çocuklar yaşadıklarını asla unutamazlar! Tüm yaşamını da bugün yaşadıklarının üzerine kuracağını düşününce falcılık gibi algılama ama oğlun çok iyi bir eş, çok mükemmel bir baba olacak!
Çok merak ediyorum, bu adam oğlunu ne kadar yanında tutabilecek? Ergenlik başladı mı işi bitmiştir! Bu dönemde senin mutlaka devrede olman gerekiyor... Senin onun için nasıl bir mücadele verdiğinden sürekli haberdar et onu! Çünkü baba tarafından sürekli dezenformasyon yapılacaktır... Sürekli sanki sen O'nu terk etmişsin duygusunu vermeye çalışacaktır. Babamın da bana ve kardeşlerime yaptığı buydu... Aralarında sorunlardan ötürü annem evden gidince daha doğrusu tekme tokat evden atılınca söylediği "anneniz sizi terk etti!"... Annem babamın olmadığı saatlerde gizlice eve gelir, hediyeler getirirdi... Annem gidince getirdiği hediyelere sarılır avunmaya çalışırdım... Küçük bir maskot anahtarlık da olabilirdi, bir bebek de... Ne olduğu hiç önemli değil... o benim annem olurdu... Sarılırdım ona... Babam da elimden çeker alır, sobaya atardı... Sobaya attığı neydi acaba? Bizim film mutlu bitmedi... Boşandılar, annem yeiden bir aşk yaşadı... Babam boşanmamın ardından altı yıl sonra kendi seçimiyle bu dünyayı terk etti... Çok gençti... Babamı hep sevdim ... Çok özlüyorum O'nu! Ama çocukluğumda yaşadıklarımdan yaşatıklarından ötürüde çok ama çok suçluyorum!