9.1.11

Sağlıklı yaşam bir seçimdir

Nasıl insanın odaklandığı yeni bir alan olunca, aklını, ruhunu verdiği bir konu, yeni bir hobi, büyük bir merakla o konuda araştırmaya, okumaya başlar, internet denizinin uçsuz bucaksız sularında dolaşır, ben de o durumdayım. Yani değişen bir şey yok, ben kanapenin mutfağa yakın, Shrek pencereye yakın tarafında, laptoplar kucakta, Yo-yo Ma'nın Obrigado Brazil CD'si fonda, Paris koltuğunda, Nemo haftasonu için babasında... sadece konu yeni; sabahtan beri cilt sağlığı, kozmetik ürünler, kullananların yorumları, forumlar, organik ve doğal ürünlerin faydaları, kimyasal ürünlerin zararları, okuyup duruyorum.
Derinin geçirgenliği ilaç sektörü tarafından kullanılmaya başlandı; nikotin bantları, mide bulantısına karşı bantlar, hormon bantları gibi formlar piyasadayken cildimize sürdüğümüz petrol türevi maddelerin girmediğini düşünmek niye? Okudukça daha çok dehşete kapılıyorum. Birçok kadın cilt problemlerini saklamak, daha genç, daha sağlıklı görünmek için yüzlerce makyaj malzemesi deneyip aralarında tartışıyorlar, hangi fondöten daha iyi kapatıyor diye. Aslında cildin sağlıklıymış gibi görünmesi için sağlığını daha da bozuyorlar. Milyar dolarlık reklam kampanyalarıyla, cildin alt tabakalarına ulaşıp onaracak ürünler yerine üstünü aşındıracak ürünler, besleyecek ürünler yerine hücrelere ödem yaptırıp kırışıklar yokmuş gibi görünmesini sağlayacak ürünler özendiriliyor. Aslında şaşıracak bir şey yok; ilaç sektöründe bile gerçekten iyileştirmek yerine tansiyon düşürücü, ensülin düzenleyici haplara bağımlı bir yaşama ne yatırım yapıldığını düşünürsek, kadınların güzel görünme arzusundan beslenen bir sektörde sağlık odaklı bir yaklaşımı nasıl bekleyebiliriz ki?
Geçen gün şirkette öğle yemeği sırasında sağlıklı beslenme sohbeti açıldı. Arkadaşlardan biri organik yumurtanın fiyatı diğerinin iki katı diye almadığından bahsediyordu. Bir de yumurtayı pragnik alacaksın ama sonra en işlenmişinden beyaz un, beyaz şekerle karıştırıp kek yapacaksan ne anlamı var diyordu. Bu da bir bakış açısı tabii, ama ben daha çok, "zararlı şeylere ne kadar az maruz kalırsan o kadar iyi" görüşünü savunuyorum. Battı balık yan gider değil... O mantığa göre, nasıl olsa biküvilerden gofretlerden tamamen uzak tutma şansım yok, evde sebze pişirmek yerine, her akşam hamburger-patates kızartması yedireyim Nemo'ya; olur mu hiç?! Çiğ yiyeceklerin ne kadar daha faydalı olduklarını da biliyoruz artık, ama tamamen çiğ beslenemiyoruz. Yediklerimizin ne kadar fazlasını çiğ, vitamini, enzimleri canlı halde alabilirsek yanımıza kar; salata, meyve, taze sıkılmış sebze-meyve sularını ne kadar fazla hayatımıza sokabilirsek o kadar fayda.
Bunların herbiri bir seçim. Evden kendime brokoli-portakal-elma salatası hazırlayıp işe götürmezsem, ofiste bulacağım en sağlıklı seçenek bir sandviç olacaktır. Gün boyu çay-kahve içersem yeterince su içemem. Gliserinli el kremi kullanırsam sürdüğüm an ellerim yumuşacıktır ama ilk yıkadığımda yeniden haşır huşur olur; hücrelerimi gerçekten besleyen bir bitkisel yağ sürersem (tabii emeceği kadar az miktar) gün boyunca nemli ve yumuşak kalır. Hepsi bir seçim. Vazelin deyince sanki çok kötü bir şey değilmiş gibi, ama diğer adı petrolatum, yani petrol jölesi; böyle deyince farklı bir hissettiriyor, değil mi? Dudaklarınıza sürdüğünüz, fark etmeden yediğinizşeyin içinde petrolatum olmasını mı tercih edersiniz, yoksa balmumu mu?
Çiğ beslenmekten bahsetmişken, Naturel festivalinde çok eski bir arkadaşıma rastladım. Meğer birkaç ay önce Akmerkez'in foodcourt'unda bir yer açmışlar (http://www.maxgreen.co/), karı-koca çiğ ve/veya vejetaryen yiyecek-içecekler hazırlıyorlar. İlk uğradığımda GreenWisdom diye bir içecek denemiştim; kivi, elma, muz, ıspanak, pazı, kara lahana... yeşil, lezzetli, güzel kokulu bir şeydi. Bu haftasonu bu kez yeğenimle buluşup gittik. Bu kez de Red Star diye bir şey tattım; domates suyu, kereviz sapı, karabiber. Mükemmel bir lezzet. Sebzeli panini yedik bir de; o zaten güzel. Yanında birkaç çiğ badem, çiğ fındıkla sunuluyor. Kuruyemişin kavrulmuşu değil, çiğ olanı faydalıymış. Biliyor muydunuz? Aşağıdaki slogan onların web sitelerinden. Çok hoşuma gitti, üstelik "gıdalarınız" ve "cildinizin gıdası bakım ürünleriniz" de diyebiliriz; aynı fikirdeyim...

4 yorum:

seda dedi ki...

merhaba :)
bu aymışlığın için tebrik hediyorum, aynı yoldayız.
bu aymışlık dediğim şey çok garip: 100-150 yıl öncesine dönmeye çalışıyoruz çünkü, değil mi? önce kirlettik, şimdi de temizini bulmaya çalışıyoruz. önce çoğaldık, önce çok tüketmeye başladık, önce çok tüketime yetiştirmek için hızlı büyüyen yiyecekler yetiştirmeye başladık. şimdi de, iştahımızı, tüketimimizi dizginlemeye, az tüketerek doğanın kısıtlı kaynaklarının dengesine erişmeye, çok insanı doyuracak ve ihtiyaçlarını karşılayacak, daha az ama daha doğal maddelere ulaşmaya çalışıyoruz. sahiden ironik.

bu yumurtalar, hızlı büyüyen tavuklar deyince, yararsız yiyecekler diyince, "food inc." filmini vakit yaratıp izlemeni dilerim. http://www.imdb.com/title/tt1286537/

sevgiler.

dory dedi ki...

Çok doğru! Hoş, bu eğilimin pek öyle genele yayılmış veya ülkelerin politikalarına girmiş bir hali yok; onlar hala çok insanı doyuracak, günü kurtaran yöntemlere yatırım yapıyorlar, gelecek nesillerin sağlığına, yaşam haklarına değil.
İnsan aynı fikirde birilerini bulunca seviniyor:))

stk dedi ki...

sağlıklı yaşamak güzel ama buna takmak biraz sıkıntılı sanki... ayrıca bi sürü yalan dolan metafizik ürüyor bu alanda

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.