Bir baktım, tam 10 gün olmuş yazmayalı! Hayatımın en gergin 10 günüydü sanki. Damarlarımda sanki kan yerine adrenalin dolaşıyor, biri elini daldırmış midemi avucunun içinde sıkıyor gibi hissediyordum. Geceleri sözde uyuyordum ama sabah alarm çaldığında zınk diye gözlerim açılıyordu, sanki gözlerim kapalı, uyanık bekliyormuşum gibi. Ama bu akşam hepsi geride kaldı, artık yeni bir sayfa açıldı hayatımda. Artık işime, anneme, Shrek'e yakın, güzel bir evim, dünya kadar borcum var ve meteliğim yok.
Geçen Pazartesi kolları sıvayıp kredi için bankayla konuştuğumdan bu yana her günün ayrı bir hikayesi var. Kaporoyu verdiğimde 1.33 olan USD kuru 1.54'e kadar çıkıp 1.41'e inip 1.49 ile kapattı bu 10 günü. Kaporo operasyonu sırasında bakiyenin adını YTL cinsinden koymuştuk, ama ertesi gün kur hızla çıkmaya başlayınca evsahibi hemen aradı tabii. Sonuçta kur farkını paylaşmak üzere anlaştık. Bunu atlattık derken, bankanın eksperi %10 düşük bedel biçti. Meğer kredi geri ödenemezse evi rahatlıkla satıp paralarını kurtarabilecekleri bedeli verirlermiş. Bu bedelin %80'i de beni kurtarmıyor. Temmuzda teslim alacağım ve satarak kredinin büyük bölümünü kapatacağımı düşündüğüm evimin de henüz ne tapusu, ne kat istihkakı var, ona da ipotek koyulamıyor. Sonunda 5 ay sonrasına %20'lik bir ara ödeme koyarak krediyi çıkardılar. Sonra kredi tutarı kadar hayat sigortası yapılması gerektiği ortaya çıktı. Sigortanın ön koşulu check-up'tan geçmekmiş. Allahtan check-up'ı beklemeden krediyi kullandırdılar. En sonunda bugün saat 16.00 için randevulaştık. Evsahibi, emlakçı, muameleci, bloke çeki getiren banka görevlisi tapuda buluşup hep beraber bankanın avukatını bekledik. Başvuru tarihimi esas alarak benim kredimi %1.03 faiz oranıyla çıkardılar ama Pazartesiye kalsaydı %1.20'den kullanabilecektim. Tapunun kapanmasına 15 dk kala avukat çıkageldi de işlem tamamlandı. Ben de bu arada dokuz doğurdum tabii... Sonunda, neredeyse arkadaş olduğumuz emlakçımız benim için aldığı nazar boncuklu anahtarlığa takılı anahtarlarımı verdi ve 10 günlük maraton hayırlısıyla bitti.
Shrek'le kutlamak üzere yemeğe çıkmadık, çünkü artık hiç paramız yok:) Evde et ve salatadan oluşan bir yemek yedik, yanında şarap bile içmedik, çünkü ben hala rejimdeyim ve alkol çok kalorili:)) Ben kendimi çok zayıfladım sanıyordum ama 10 gün önceki yazımda 3,4 kg vermiş olduğumu görünce biraz moralim bozuldu şimdi. Çünkü 10 günde ancak 4 kg'a tamamlayabildim. Ama pantalonlar bollaştıkça keyfime diyecek yok. Üstelik bu Pazartesi ve Salı günleri iş yemeklerine davetliydim, orada bile bozmadım. İlk gün masada tereyağlı karidesler, kalamar tavalar dururken ben salata ve ızgara balıkla kalktım. Hele ikinci gün gidilen kebapçıda dumanı tüten ekmekler, ezmeler, çiğ köfteler, soslu etler yenilip rakı içilirken ben salata ve közlenmiş domates eşliğinde bir parça sade ızgara et ve bol su ile geceyi bitirdim ya, kendimle gurur duyuyorum. Diğerleri "ay, of, çok yedik, patlıyoruz" derken ben midemi içeri çekebiliyordum ya, herşeye değer...
Yeni ev işi ortada yokken, daha haftalar önce, 19 Mayıs'ta Safranbolu'ye gitmek üzere rezervasyon yaptırmıştık. O zaman çok küçük gibi gelen, ama şimdi değere binen bir meblağ da para yatırmıştık. Yarın sabah arabaya atlayıp, aklımız evde, Safranbolu'ya gidiyoruz yani. Gidince oranın keyfini çıkarırız yine de. Bol bol fotoğraf çeker döneriz.
Bu akşam hemen karşı apartmana taşınan bir arkadaşımıza çaya gittik. O da beş parasız bir döneminde. Dedik ki, bu darboğazdan geçmenin iki temel prensibi var, ya masrafları kısacağız, ya da gelirimizi arttırmanın bir yolunu bulacağız. Masraf kısma konusunda çok yaratıcı olamadık doğrusu. Gelir yaratma konusunda daha da beterdik, en elle tutulur olanı tercüme yapmaktı. Ben bir de fotoğrafçılık yapabilir miyim acaba diye düşündüm. Gerçi artık herkesin dijital makinesi, hatta 1.3 MP fotoğraf çeken cep telefonları var, ama çok özel düğün ve doğum fotoğrafları çekebilirim mesela. Standart piyasa fotoğrafçısı işi istemeyen birilerine hitap edebilirim. Ama önce bir portfolio oluşturup ne yapabildiğimi göstermem lazım.
"Bu fikri hayata geçirmek için önerisi olan ve başka fikri olanlar heyecanla dinlenir" diye bir ilan versem buradan... Gerçi "kelin ilacı olsa kendi başına sürer" yorumlarını görür gibiyim ama olsun.
Duruşmadan hiç bahsetmediğimi fark ettim. Bu da, yaşarken en stresli olan şeylerin, yaşanıp bittikten sonra unutulup gittiğine örnek olsun. Görmeyeli iyice maganda bir görünüm almış Mammut, aynı ortamda olmak bile nasıl iğrenç geliyor anlatamam. Çıkıp hakime "Evet çocuk benim yanımda, annesi örf ve adetlerimize uygun yaşamadığı için... Kendisi 2 senedir beni mahkemeler açarak, polis baskınlarıyla hukuki yoldan taciz etmektedir" dedi, iyi mi? Hakim tabloyu çok net anladı aslında. Şahit olarak annem dinlendi, yeni şahitler bir sonraki celseye çağrıldı, Ekim ayına yeni bir gün verildi! "Operasyon başarılı, hasta komada"
Geçen Pazartesi kolları sıvayıp kredi için bankayla konuştuğumdan bu yana her günün ayrı bir hikayesi var. Kaporoyu verdiğimde 1.33 olan USD kuru 1.54'e kadar çıkıp 1.41'e inip 1.49 ile kapattı bu 10 günü. Kaporo operasyonu sırasında bakiyenin adını YTL cinsinden koymuştuk, ama ertesi gün kur hızla çıkmaya başlayınca evsahibi hemen aradı tabii. Sonuçta kur farkını paylaşmak üzere anlaştık. Bunu atlattık derken, bankanın eksperi %10 düşük bedel biçti. Meğer kredi geri ödenemezse evi rahatlıkla satıp paralarını kurtarabilecekleri bedeli verirlermiş. Bu bedelin %80'i de beni kurtarmıyor. Temmuzda teslim alacağım ve satarak kredinin büyük bölümünü kapatacağımı düşündüğüm evimin de henüz ne tapusu, ne kat istihkakı var, ona da ipotek koyulamıyor. Sonunda 5 ay sonrasına %20'lik bir ara ödeme koyarak krediyi çıkardılar. Sonra kredi tutarı kadar hayat sigortası yapılması gerektiği ortaya çıktı. Sigortanın ön koşulu check-up'tan geçmekmiş. Allahtan check-up'ı beklemeden krediyi kullandırdılar. En sonunda bugün saat 16.00 için randevulaştık. Evsahibi, emlakçı, muameleci, bloke çeki getiren banka görevlisi tapuda buluşup hep beraber bankanın avukatını bekledik. Başvuru tarihimi esas alarak benim kredimi %1.03 faiz oranıyla çıkardılar ama Pazartesiye kalsaydı %1.20'den kullanabilecektim. Tapunun kapanmasına 15 dk kala avukat çıkageldi de işlem tamamlandı. Ben de bu arada dokuz doğurdum tabii... Sonunda, neredeyse arkadaş olduğumuz emlakçımız benim için aldığı nazar boncuklu anahtarlığa takılı anahtarlarımı verdi ve 10 günlük maraton hayırlısıyla bitti.
Shrek'le kutlamak üzere yemeğe çıkmadık, çünkü artık hiç paramız yok:) Evde et ve salatadan oluşan bir yemek yedik, yanında şarap bile içmedik, çünkü ben hala rejimdeyim ve alkol çok kalorili:)) Ben kendimi çok zayıfladım sanıyordum ama 10 gün önceki yazımda 3,4 kg vermiş olduğumu görünce biraz moralim bozuldu şimdi. Çünkü 10 günde ancak 4 kg'a tamamlayabildim. Ama pantalonlar bollaştıkça keyfime diyecek yok. Üstelik bu Pazartesi ve Salı günleri iş yemeklerine davetliydim, orada bile bozmadım. İlk gün masada tereyağlı karidesler, kalamar tavalar dururken ben salata ve ızgara balıkla kalktım. Hele ikinci gün gidilen kebapçıda dumanı tüten ekmekler, ezmeler, çiğ köfteler, soslu etler yenilip rakı içilirken ben salata ve közlenmiş domates eşliğinde bir parça sade ızgara et ve bol su ile geceyi bitirdim ya, kendimle gurur duyuyorum. Diğerleri "ay, of, çok yedik, patlıyoruz" derken ben midemi içeri çekebiliyordum ya, herşeye değer...
Yeni ev işi ortada yokken, daha haftalar önce, 19 Mayıs'ta Safranbolu'ye gitmek üzere rezervasyon yaptırmıştık. O zaman çok küçük gibi gelen, ama şimdi değere binen bir meblağ da para yatırmıştık. Yarın sabah arabaya atlayıp, aklımız evde, Safranbolu'ya gidiyoruz yani. Gidince oranın keyfini çıkarırız yine de. Bol bol fotoğraf çeker döneriz.
Bu akşam hemen karşı apartmana taşınan bir arkadaşımıza çaya gittik. O da beş parasız bir döneminde. Dedik ki, bu darboğazdan geçmenin iki temel prensibi var, ya masrafları kısacağız, ya da gelirimizi arttırmanın bir yolunu bulacağız. Masraf kısma konusunda çok yaratıcı olamadık doğrusu. Gelir yaratma konusunda daha da beterdik, en elle tutulur olanı tercüme yapmaktı. Ben bir de fotoğrafçılık yapabilir miyim acaba diye düşündüm. Gerçi artık herkesin dijital makinesi, hatta 1.3 MP fotoğraf çeken cep telefonları var, ama çok özel düğün ve doğum fotoğrafları çekebilirim mesela. Standart piyasa fotoğrafçısı işi istemeyen birilerine hitap edebilirim. Ama önce bir portfolio oluşturup ne yapabildiğimi göstermem lazım.
"Bu fikri hayata geçirmek için önerisi olan ve başka fikri olanlar heyecanla dinlenir" diye bir ilan versem buradan... Gerçi "kelin ilacı olsa kendi başına sürer" yorumlarını görür gibiyim ama olsun.
Duruşmadan hiç bahsetmediğimi fark ettim. Bu da, yaşarken en stresli olan şeylerin, yaşanıp bittikten sonra unutulup gittiğine örnek olsun. Görmeyeli iyice maganda bir görünüm almış Mammut, aynı ortamda olmak bile nasıl iğrenç geliyor anlatamam. Çıkıp hakime "Evet çocuk benim yanımda, annesi örf ve adetlerimize uygun yaşamadığı için... Kendisi 2 senedir beni mahkemeler açarak, polis baskınlarıyla hukuki yoldan taciz etmektedir" dedi, iyi mi? Hakim tabloyu çok net anladı aslında. Şahit olarak annem dinlendi, yeni şahitler bir sonraki celseye çağrıldı, Ekim ayına yeni bir gün verildi! "Operasyon başarılı, hasta komada"
3 yorum:
Az evvelki yorumum yok oldu ama olsun: agiz tadiyla, mutlulukla oturursun insallah demistim. Borclar da bir sekilde odeniyor, allah yuva kuranin yardimcisi oluyor gercekten. Insallah yeni ev her turlu iyi seyin habercisi olur.
Yeni evinde hep huzurlu mutlu olursun umarim, tabii Nemo ile :)
Borçsuz sıkıntısız olmuyor hiçbir şey, hüle güle otur, sağlık, mutluluk ve Nemo'yla.
Yorum Gönder