27.5.06

Alaylı Hukukçu

Türkiye'deki mahkemeleri, Amerikan filmlerinde gördükleriniz gibi zannediyorsanız büyük bir yanılgı içindesiniz. Gerçi benimkiler de bilgi olmaktan çok yaşarken öğrendiklerim; kendi başıma gelenleri genelliyor da olabilirim, ama bu hafta iki yeni kural öğrendim.
1. Şüpheden sanık faydalanır. Bu, sanığı suçu işlerken birebir gören yoksa, her ne kadar olayların gidişatı, öncesi ve sonrası tek bir olasılığa işaret ediyor da olsa, suçsuz bulunacak demektir. Mesela evli olmayan bir çift, kadının evinde birlikte yaşamakta olsun. Kadın ayrılmak istediğini, adamın tehditleriyle evden kaçıp annesine gitmek zorunda kaldığını, adam müşterek oğullarını alarak ortadan kaybolduktan sonra da evindeki bütün eşyaların kamyon dayanıp boşaltıldığını, kalan eşyaların parçalanıp bütün eve su tutularak mutfak çekmecelerinden piyanonun içine kadar şişmiş ve küflenmiş bulduğunu söyleyerek şikayetçi olsun. Adam ise kadının kendi evini terk ettiğini, kendisinin orada yaşadığını, sonra oğluyla tatile gittiğini ve döndüğünde kilidi değiştirilmiş bulduğunu söylesin. Bu arada bilirkişi raporları zararın kasti olduğunu belgeliyor olsun(Zaten piyano tuşları ve beyaz eşya kapakları kazara kırılamazdı). Bu arada kadın annesinde kalırken de eve temizliğe gelmeye devam eden kadın evi o halde bulup adama ne olduğunu sorunca "ayrılmaya kalktığı için babam çok kızdı, o yapmıştır" desin ve temizlikçi kadın bunu mahkemede söylesin. Adamsa babasının yaşlı başlı başhekimlik yapmış bir doktor olduğunu, böyle bir şey yapmayacağını söylesin. (Zaten babasının yapmayacağı çok açık olduğundan ondan şikayetçi olunmamış durumda) Ayrıca kapı ve pencerelerde zorla girildiğine dair hiçbir iz yok ve anahtar üç kişide var: kadın, adam ve temizlikçi. Bilmeceyi çözün bakalım. Ha, bu arada adamın tehdit suçu işlediği de bir başka davada sabit görülmüş olsun.
2. Evli olmadığınız birine borç verirseniz mutlaka yazılı belge isteyin. 15,ooo USD toplu paranın banka havalesiyle sizin hesabınızdan onun hesabına aktarılmış olması, bu paranın verildiğini belgeler, ama bunun borç olarak verildiğini kanıtlamaz çünkü. Aile mahkemesi sizin bir aile olduğunuzu kabul eder, ama borç/alacak söz konusu olduğunda şahitlerin ifadesine bakılmaz. Oysa evli çiftler arasında böyle bir konu olduğunda şahitlerin ne dediğine bakılır (mış). Hoş, o parayı geri alabileceğimi de hiç düşünmemiştim zaten. Geri istemekteki amaç sınırları oluşturmaktı. "Benim param senin paran değil" demekti. "Her istediğini yapamazsın, artık beni kandıramazsın" demekti. Yine de davayı kaybedip karşı tarafın avukatlık masraflarını ödemek zorunda kalınca bozuluyor insan.
3. Çok benzer bir karar Yargıtay'dan onanıp geldi diye bir diğerini temyiz etmekten kaçınmayın. "Ne karar çıkacağı hiç belli olmaz" diyorlar. Ülkemin neresi tutarlı ki orası olsun?

Hiç yorum yok: