Geçen hafta Perşembe günü annem gitti Nemo'yu görmeye. Önce okul müdürü nazikçe annemden velayetin bende olduğunu gösteren belge istemiş. Sonra Mammut ortaya çıkmış, "ne sıfatla geliyorsunuz buraya?" diye sormuş, annem "torunumu görmeye geldim" deyince "atın bu kadını dışarı" diye bağrınmış. Müdür yanlarına gelmiş, ortamı sakinleştirmeye çalışmış, birlikte odasına çıkmışlar. Mammut benim hakkımda atıp tutmuş yine. Shrek'e hakaretler yağdırmış. Sonunda annem Nemo'yu doğru dürüst göremeden dönüp gelmek zorunda kalmış. Tam giderken bahçede yanına gelmiş, bir sarılışıp öpüşmüşler, o kadar. Ağlaya ağlaya dönmüş annem.
Ertesi gün Mammut'tan olanları bambaşka şekilde aktaran bir mail geldi (dedikleri anlaşılsın diye imlasını biraz rötuşlamak zorunda kaldım ama tüm değişiklik o kadar).
Selamlar Dory
Sana yazmak birşeyler anlatmak veya anlamanı beklemek gibi bir beklentim yok. Ancak annen Nemo'nun okuluna gelip Nemo'yu görmek için onu defalarca ziyaret etti, tabii sen de ara sıra uğradın. (annem son iki sefer yalnız gitti ya, hemen böyle oldu) Ben bunlara tek kelime etmedim. (Yalandan kim ölmüş)
Ancak bugün okulda müdür beyin ve benim yanımda olanların bazılarını özetleyeyim
1.Diyalog:
Ben : Fedakar hanım, gerekirse sizi aramak için cep telefonunuzu alabilir miyim?
Annen: Benim cep telefonum yok.
Ben : Size inanmıyorum.
Annen: Sana neden yalan söyleyeyim.
Ben : Bakın ben size eğer iftira ediyorsam Müdür bey burada, alın Nemo'yu gidin. Ama siz yalan söylüyorsanız lütfen burayı terk edin.
Annen : Benim cep telefonum yok!!
Ben : Tamam o zaman açın çantanızı bakın var mı? Yok mu?
Annen: Hayır açmam.
Ben : Lütfen burayı terk edin!
2.Diyalog:
Ben : Gelin sizinle Nemo'yla görüşmek için bir protokol yapalım.
Annen : Yapalım.
Ben : Yalnız bunu yazılı yapalım ve müdür bey de imzalasın.
Annen : Tamam
Ben : ....protokolu yazmaya başladım.....
Annen : Ben Istanbul'da senden şikayetçi oldum. (yalan değil ama niye desin böyle damdan düşer gibi)
Ben : Neden?
Annen : Sen geçen hafta benim kapımı yumruklamışsın, kırmaya çalışmışsın.
Ben : O zaman davanız sonuçlanana kadar bekleyelim.
Annen : Hayır sen protokolu yaz, ben İstanbul'a gidince davayı geri çekeceğim.
Ben : Siz önce çekin sonra beni arayın yapalım protokolu. (ne protokolü anne, delinin sözüne güven olur mu?)
Vallahi annene acıdım onu bu hallere düşüren sen, ne oğluna anne olabildin ne de o kadına layık evlat.
Ben 2 seneden beri oğlumla her şeyini paylaşırken, onun ilkokul gününü görmüş, onun okuma-yazma öğrenme ve öğretme şerefine ulaşmışken sen sevgilinle onun evinde kadeh tokuşturuyordunuz. (bıraksaydın da ben oğlumun yanında olabilseydim)
Neyse sonuç olarak bana 'çocuğunu alman işime gelir diyen 'o adamı haklı çıkarıp bu lafı da içine sindirdin ya sana da helal olsun.
Unutma Nemo'ya giden yol benden geçer. (iyi de neresinden geçiyor.. aklından veya kalbinden geçmediği kesin) Bunu kabul edersen oğlum için seninle her zaman ve her yerde görüşmeye hazırım. (Ya evet, ama kafan değişmeden ne işe yarayacak görüşmek..)İyi günler
Ciddi cevap versem hiç işe yaramıyor; cevap vermesem vicdanım "yapacak bir şeyim vardı da ben yapmadım" sinyalleri gönderip rahat vermeyecek; ben de aşağıdakileri yazdım.
Dün okulda olanları annem bana daha farklı anlattı ama tabii herşeyin en doğrusunu sen biliyorsun ya; annem yanılmıştır mutlaka.
Zaten dünyanın tek hakimi sensin. Nemo'yu da sen tek başına doğurdun, büyüttün; sen onun sahibisin. İstersen Nemo'yu benden habersiz alır, başka bir şehirde babaannesiyle yaşatırsın; istersen lütfedip senin evinde onu görmeme izin verirsin. Oğlumla telefonda konuşmama bile izin vermeyebilirsin.
Aslında benim de sahibimsin. Benim evim senin evin; eşyalarımı parçalayabilirsin; kızınca suratımı tekmeleyebilirsin; yol kesip, tehdit edip, nerede yaşayabileceğime, kiminle görüşeceğime karışabilirsin.
Hatta annemin de sahibisin; çantasını sana gösterirse torununu görmesine izin verirsin; senden izin almadan torununu görürse evini basar, kapısını tekmeler, hakaret edersin. Bu durumdan şikayetçi olmak mı, ne haddimize... Efendimizin takdirine karşı çıkmaya kim cüret edebilir..
Seninle görüşmeyi kabul etmek mi, estağfurullah... Sen nasıl uygun görürsen öyle yaparsın zaten. Benden bir şey istiyorsan da söyle yeter.
Ama dün konuştuklarını bak annem nasıl da yanlış anlamış. Hatta kadıncağıza göre, adam dövmek benim hobim filan demişsin. Böyle olmasın diye sen ne istiyorsan yaz istersen. Ben de yanlış anlamayayım sonra...
Bugün bu cevap geldi:
Selamlar
Gönderdiğin yazının cevabını aynı kelimelerle vermek boşuna. Kısır döngü.
Belli ki istediğin düzeni hala kuramadın, kurman da biz anlaşamadıkça zor.
Allah korusun yarın sana veya bana birşey olsa bakalım o herif oğluna ne kadar sahip çıkacak? (niye sahip çıkması gereksin zaten, bunca teyze, hala dururken) Bunu düşünüp yaşa onunla. Ama senin özel hayatın beni hiç ilgilendirmez. Beni hayatımda sadece oğlum ilgilendirir.
Ama sana yüzlerce defa söylememe rağmen sen oğlunu istemeyen adama benim hayat arkadaşım o diye sahip çık. (sanki çocuğu kaçırdığında o adam vardı hayatımda!) Ben bunu doğru bulmuyorum. Bunları söyleyen ben de kabahatli olayım hatta annen bana 'kızım o adama senin sayende gitti' gibi komik laflar etsin. (bunu demiş olabilir, ama kastettiği ilişkimizin bu yoğunluğa Mammut Nemo'yu kaçırdıktan sonra gelişi) Bu da benim uydurmam olsun? Boşver. Hangi hatanı kabul ettin ki? (çoook da senin hata olarak gördüğün şeyler değil onlar)
Ben seninle büyük bir aşkın nasıl büyük bir nefrete dönüştüğünü yaşadım.
Neyse uzun lafın kısası, oğlum benim yanımda kalması şartı ile kararlaştırdığımız haftasonlarında ve yanında sevgilin olmadan onunla görüşebilirsin. Şunu bil ki sen olmadığın zamanlarda senin aleyhinde ona tek bir kelime dahi etmedim etmem de. Ancak davaların devam ettiği müddetçe bu teklifim geçersizdir. Yani hem öyle hem böyle ikili oynamak yok.
Cevabını bekler, iyi çalışmalar dilerim.
Kayıtsız şartsız teslim ol diyor yani. Mahkemelerin ona dokunmadığı bir gerçek. Davaları geri çek demesi, sonucunda ceza almaktan korkmasından değil; benim pes edip onun kurallarını kabul etmemin peşinde. Beni parmağında oynatacak, istediği bu. Bir de bu yazısına uzlaşmaya meyilli bir cevap verirsem, Mayıs başındaki duruşmada, "bakın biz bu şekilde anlaştık" diye mahkemeye sunabilir. Ceza davalarından beraat edip duruyor zaten, son kozu Aile Mahkemesindeki kişisel ilişkinin tesisine ilişkin dava. Karara bağlandığında, çocuk şu sürelerde annenin, şu sürelerde babanın yanında olacak diye bir karar çıkacak; o da ortalıkta velayetin kendinde olduğunu iddia ederek dolaşamayacak.
Ertesi gün Mammut'tan olanları bambaşka şekilde aktaran bir mail geldi (dedikleri anlaşılsın diye imlasını biraz rötuşlamak zorunda kaldım ama tüm değişiklik o kadar).
Selamlar Dory
Sana yazmak birşeyler anlatmak veya anlamanı beklemek gibi bir beklentim yok. Ancak annen Nemo'nun okuluna gelip Nemo'yu görmek için onu defalarca ziyaret etti, tabii sen de ara sıra uğradın. (annem son iki sefer yalnız gitti ya, hemen böyle oldu) Ben bunlara tek kelime etmedim. (Yalandan kim ölmüş)
Ancak bugün okulda müdür beyin ve benim yanımda olanların bazılarını özetleyeyim
1.Diyalog:
Ben : Fedakar hanım, gerekirse sizi aramak için cep telefonunuzu alabilir miyim?
Annen: Benim cep telefonum yok.
Ben : Size inanmıyorum.
Annen: Sana neden yalan söyleyeyim.
Ben : Bakın ben size eğer iftira ediyorsam Müdür bey burada, alın Nemo'yu gidin. Ama siz yalan söylüyorsanız lütfen burayı terk edin.
Annen : Benim cep telefonum yok!!
Ben : Tamam o zaman açın çantanızı bakın var mı? Yok mu?
Annen: Hayır açmam.
Ben : Lütfen burayı terk edin!
2.Diyalog:
Ben : Gelin sizinle Nemo'yla görüşmek için bir protokol yapalım.
Annen : Yapalım.
Ben : Yalnız bunu yazılı yapalım ve müdür bey de imzalasın.
Annen : Tamam
Ben : ....protokolu yazmaya başladım.....
Annen : Ben Istanbul'da senden şikayetçi oldum. (yalan değil ama niye desin böyle damdan düşer gibi)
Ben : Neden?
Annen : Sen geçen hafta benim kapımı yumruklamışsın, kırmaya çalışmışsın.
Ben : O zaman davanız sonuçlanana kadar bekleyelim.
Annen : Hayır sen protokolu yaz, ben İstanbul'a gidince davayı geri çekeceğim.
Ben : Siz önce çekin sonra beni arayın yapalım protokolu. (ne protokolü anne, delinin sözüne güven olur mu?)
Vallahi annene acıdım onu bu hallere düşüren sen, ne oğluna anne olabildin ne de o kadına layık evlat.
Ben 2 seneden beri oğlumla her şeyini paylaşırken, onun ilkokul gününü görmüş, onun okuma-yazma öğrenme ve öğretme şerefine ulaşmışken sen sevgilinle onun evinde kadeh tokuşturuyordunuz. (bıraksaydın da ben oğlumun yanında olabilseydim)
Neyse sonuç olarak bana 'çocuğunu alman işime gelir diyen 'o adamı haklı çıkarıp bu lafı da içine sindirdin ya sana da helal olsun.
Unutma Nemo'ya giden yol benden geçer. (iyi de neresinden geçiyor.. aklından veya kalbinden geçmediği kesin) Bunu kabul edersen oğlum için seninle her zaman ve her yerde görüşmeye hazırım. (Ya evet, ama kafan değişmeden ne işe yarayacak görüşmek..)İyi günler
Ciddi cevap versem hiç işe yaramıyor; cevap vermesem vicdanım "yapacak bir şeyim vardı da ben yapmadım" sinyalleri gönderip rahat vermeyecek; ben de aşağıdakileri yazdım.
Dün okulda olanları annem bana daha farklı anlattı ama tabii herşeyin en doğrusunu sen biliyorsun ya; annem yanılmıştır mutlaka.
Zaten dünyanın tek hakimi sensin. Nemo'yu da sen tek başına doğurdun, büyüttün; sen onun sahibisin. İstersen Nemo'yu benden habersiz alır, başka bir şehirde babaannesiyle yaşatırsın; istersen lütfedip senin evinde onu görmeme izin verirsin. Oğlumla telefonda konuşmama bile izin vermeyebilirsin.
Aslında benim de sahibimsin. Benim evim senin evin; eşyalarımı parçalayabilirsin; kızınca suratımı tekmeleyebilirsin; yol kesip, tehdit edip, nerede yaşayabileceğime, kiminle görüşeceğime karışabilirsin.
Hatta annemin de sahibisin; çantasını sana gösterirse torununu görmesine izin verirsin; senden izin almadan torununu görürse evini basar, kapısını tekmeler, hakaret edersin. Bu durumdan şikayetçi olmak mı, ne haddimize... Efendimizin takdirine karşı çıkmaya kim cüret edebilir..
Seninle görüşmeyi kabul etmek mi, estağfurullah... Sen nasıl uygun görürsen öyle yaparsın zaten. Benden bir şey istiyorsan da söyle yeter.
Ama dün konuştuklarını bak annem nasıl da yanlış anlamış. Hatta kadıncağıza göre, adam dövmek benim hobim filan demişsin. Böyle olmasın diye sen ne istiyorsan yaz istersen. Ben de yanlış anlamayayım sonra...
Bugün bu cevap geldi:
Selamlar
Gönderdiğin yazının cevabını aynı kelimelerle vermek boşuna. Kısır döngü.
Belli ki istediğin düzeni hala kuramadın, kurman da biz anlaşamadıkça zor.
Allah korusun yarın sana veya bana birşey olsa bakalım o herif oğluna ne kadar sahip çıkacak? (niye sahip çıkması gereksin zaten, bunca teyze, hala dururken) Bunu düşünüp yaşa onunla. Ama senin özel hayatın beni hiç ilgilendirmez. Beni hayatımda sadece oğlum ilgilendirir.
Ama sana yüzlerce defa söylememe rağmen sen oğlunu istemeyen adama benim hayat arkadaşım o diye sahip çık. (sanki çocuğu kaçırdığında o adam vardı hayatımda!) Ben bunu doğru bulmuyorum. Bunları söyleyen ben de kabahatli olayım hatta annen bana 'kızım o adama senin sayende gitti' gibi komik laflar etsin. (bunu demiş olabilir, ama kastettiği ilişkimizin bu yoğunluğa Mammut Nemo'yu kaçırdıktan sonra gelişi) Bu da benim uydurmam olsun? Boşver. Hangi hatanı kabul ettin ki? (çoook da senin hata olarak gördüğün şeyler değil onlar)
Ben seninle büyük bir aşkın nasıl büyük bir nefrete dönüştüğünü yaşadım.
Neyse uzun lafın kısası, oğlum benim yanımda kalması şartı ile kararlaştırdığımız haftasonlarında ve yanında sevgilin olmadan onunla görüşebilirsin. Şunu bil ki sen olmadığın zamanlarda senin aleyhinde ona tek bir kelime dahi etmedim etmem de. Ancak davaların devam ettiği müddetçe bu teklifim geçersizdir. Yani hem öyle hem böyle ikili oynamak yok.
Cevabını bekler, iyi çalışmalar dilerim.
Kayıtsız şartsız teslim ol diyor yani. Mahkemelerin ona dokunmadığı bir gerçek. Davaları geri çek demesi, sonucunda ceza almaktan korkmasından değil; benim pes edip onun kurallarını kabul etmemin peşinde. Beni parmağında oynatacak, istediği bu. Bir de bu yazısına uzlaşmaya meyilli bir cevap verirsem, Mayıs başındaki duruşmada, "bakın biz bu şekilde anlaştık" diye mahkemeye sunabilir. Ceza davalarından beraat edip duruyor zaten, son kozu Aile Mahkemesindeki kişisel ilişkinin tesisine ilişkin dava. Karara bağlandığında, çocuk şu sürelerde annenin, şu sürelerde babanın yanında olacak diye bir karar çıkacak; o da ortalıkta velayetin kendinde olduğunu iddia ederek dolaşamayacak.
12 yorum:
Aman allahım, cidden inanılmaz bir mantık, herşey düzelecek hep dediğim gibi, az kaldı...
bu kadar insaniyetten uzak ve maço bir anlayış görülmüş şey değil !
sabır...sabır...sabır...
SEVGİLİ DORY, SANKİ SEN ALMANCA O ÇİNCE KONUŞUYOR.ALLAH SANA KOLAYLIK VERSİN, O KADAR BELLİ Kİ MAMUTUN DERDİ NEMO DEĞİL SENSİN. SEN BİN KERE DE ANLATSAN O ANLAMIYACAK.NE İNSANLAR VARMIŞ DEDİRTİYOR
Off off. İşte böyle zamanlarda bir sihirli değneğim olmasını gerçekten istiyorum.
Sevgili Dory, bu hasta ruhlu adam kendine yakisir seyleri yapmaktan vazgecmez.Sukretmen gereken seylerden biri oglun anlattiginiz kadariyla sizin karakter ve genlerinizi almis.Yasadiklarina ragmen annesine olan duygularini,
sevecen ruh halini koruyor.
.Hic yilmadan kendi hayatinizi onun istedigi yönde sekteye ugratmadan dogru bildiginiz sekilde devam edin.Isiniz , partneriniz , duygulariniz , anneliginiz güzellikleri yasamak en dogal hakkiniz, ve yükümlülügünüz.
Partneriniz sizden vaz gecmedigi
sürece siz neden o vazgecesiniz?Sosyal yasaminiza devam edin.Hayatinizi renklendirerek, ne mutlu size hayatinizi paylasabileceginiz, kadinliginizi yasayabileceginiz bir partneriniz var.Hayat bir tane, siz size iyi gelen , sonradan pisman olmayacaginiz sekilde yasayin ve durusunuzu sürdürün. Hayat sonsuz setlerden
olusur.Hukuksal süreclerden ve
inanmaktan vazgemeyin.Hayal kirikliklariniz cok olsada.Belgelerinizi toplayin.Gerekirse paraniz gitsede
avrupa insan haklari mahkemesine gidin.Oglunuzun hakkettigi annesine kavusmasi icin iyi bir avukat arastirin.Paraniz gitmeden biraz zor .
Siz hayata bagliliginizi,yasama
tutkunuzu ve is hayatinizi, kendiniz olmayi korudukca kücücük görülmeyen adimlarlada olsa oglunuza ve oda size biraz daha
güclü yaklasacak,yaninizda olmasa
onun size bagi ,sizin ona baginiz sürecek.Hayati tabiki durduramazsiniz , her sey ragmen
hayata devam edebilmek, inadina mutlu ve saglikli olabilmak, anilari toplamak hergün bu konuda
kendi kendinizi motive etmeye devam etmek , yasama simsiki tutunmaga, bir ucurumda bir dala simsiki yapismaga devam etmek gibi , inat etmek..Bunlar hergün
sizi koruyacak ümitsizlik virüsünden ve güclü yapacak.
O denyo mammut, siz hayata yenilmedikce, muvaffak olmus gibi görünsede; bu bir yanilsama.
Yasadiklarinizi düsününce icim titriyor.O günler kendimi ne kadar caresiz ve etkisiz gördügüm.Cocugumu sonucta kaybedisim geliyor.Ama sizin durumunuz farkli olacak bunu hissediyorum.Hakimlerle konusmaktan durumunuzu yasadiklarinizi iletmekten , yasal basvurulardan vazgecmeyin , shrek
bu durumda stres yasayamiyor ise
kendinize uygun , makul gelen
sekilde bir tutum izlersiniz.
Biz kadinlar herseyin sorumlusu ve suclusu degiliz .Her sey den once kendimiz bir bireyiz ve en once sorumlulugumuz kendimizi hayatta
var etmek,huzurlu ve mutlu kilmaga
calismak.Nemo siz bunlari sürdürdük
ce size yaklasmaga devam edecek.
Ben yillarca kendi kendime cok agladim , umuda kapildim ve umutlarim kirildi.Oglumu kaybettigimi kabul edemedim , yillarca.Is hayatim ve ozel hayatim
bitme noktasina gelmisti, ruh sagligim ve fiziksel sagligimi
yitirdim ve yeniden kazandim.Sevgilim oldu ve bitti, derken sunu anladim, hersey bizim bilincimizde ve durusumuzda.Yalniz olmadigini , duygularini paylastigimi bilmeni istiyorum.Hic korkma lütfen.Cevreni ihmal etme sadece kendi sorunlarini degil , arkadaslarinin sorunlarinida paylas, sosyal hayatindan tükenmislik hissettiginde bile
vazgecme.Zamanla dostlarina her derde deva olmasalar , memnuniyetsiz bile olsan hep ihtiyacin olacak.Su gibi hayata
ak ve karis.Siz, cok güzel, yapabileceginizin en güzelini ,
basariyorsunuz...
Tugba Altintop 'un bu kadar medya onunde yasamasina
ragmen bir hakimin acizce sadece azarlamasii beni ciddi ciddi düsündürdü dogrusu.Kadina cocuklarini kullanarak iskence yapiyor adam.İronik olan duygulu sarkilar soyleyen birinin
kendi cocuklerina ve annelerinin duygulariyla ilgili empati özürlü olmasi.
okuyorum seni ne zamandır,
yaşadıklarını o kadar iyi anlıyorum ki...ben ayrılmış anne-babanın çocuğuyum,nemo 'yu düşünüyorum,içimi acıtıyor hem bir ayrılığın yükünü taşıması,hem de bu olayların merkezi olması,kimbilir ne çok ssuçluyordur kendini,kimbilir ne çok istiyordur bu kabustan uyanmayı.Bence sen harika bir annesin Dory,vazgeçme sakın,savaşmaya devam.O adamın çocuğunu düşündüğünü hiç zannetmiyorum.Azıcık düşünüyor olsa annesine ihtiyaç duyduğunu bilir,özgürce görüşmenize izin verir.Ben ki hiç tanımadığım bu küçük melek için bu kadar üzülürken,onun için bir şey yapamamanın çaresizliğini yaşarken,adam gözünün önünde çocuğunun anneciğinden uzak ,sırtında koca bir yük,yüreğinde yumruk yumruk acıyla yaşamasına sebep oluyor.
Hayat arkadaşından neden vazgeçeceksin?Tabii,yanında sana destek olan,acını hafifletecek mutlu anlar yaşamanı sağlayan bir insan olması çıldırtıyordur onu.Çünkü yalnız kalırsan daha çok acı çekeceksin,sanıyorum yapmaya çalıştığı bu.Tanrı niçin yalnızca biz kadınlara vermiş içinde bir mucizeyi büyütmek gibi bir hediyeyi?Çünkü pek az kadın bu kadar gaddar olabilir.Çoğu zaman anneyle birlikte çocuklarından da boşanan baba,kendine yepyeni bir hayat kurmak üzere çekip giderken ,anne,tüm varlığıyla çocuklarına adar kendini.İşte bu yüzden.
Bence bu adam anormal Dory,keşke mümkün olsa bu anormalliği raporla sabitletip,Nemocuğunu yanına alsan,ipler senin elinde olsa...
Yanlarında bir uzman olmak kaydıyla görüşseler.
Ümidini kaybetme n'olur.Hiç bir şey yapamasan da belli bir süre sonra,Nemo reşit olunca,onu yanında tutamayacak.O zaman anne -oğul hep birlikte olursunuz.
Nemocuğuma sevgiler,öpücükler.
Keşke yapabileceğim bir şeyler olsa senin için Dorycim,keşke.Allah sabır versin, bir şekilde o adamdan kurtulmanızı sağlasın demekten ve sizin için dua etmekten başka bir şey yapamıyorum maalesef.
Sevgiler,
Ponçik
yalnız olmadığımı dolu dolu hissettirdiniz bana. desteğiniz için gerçekten teşekkür ederim. Shrek de teşekkür borçlu ama haberi yok :)
Dory Abla,
Bu Mammut seninle barışıp ömrüne ömür katmak istiyor galiba, tabi senin hayatını kendininkine ekleyerekten.
Delfina, işin komiği, gizlemek isteyeceğim bir şey de yok aslında bu blogda. Yaptığım yemekleri, yeni gördüğüm yerleri öğrenir bir tek. Shrek'i de biliyor, evini de, orada kaldığımı da. Benim işimi, evimi, anneminkini, hepsini biliyor zaten. Yine de bulmasını istemem tabii ama ona karşı koymaya çalıştığım sınırları ihlal eder diye. Resme, isme de kalmaz, hikayeyi okuyan anlar zaten..
dory, artık kelimeler kifayetsiz kalıyor. ben insanım diyen birinin bir zamanlar sevdiği birine ve kendi çocuğuna bunları yaşatıyor olmasını ne akıl kabul ediyor ne mantık. ben sana sabır ve bol bol mücadele gücü diliyorum.
sevgili Dory; epeyce bir zamandır yazılarını zevkle takip ediyor, kısmen de olsa kendimden izler buluyorum. Yazıların çok içten ve samimi, sanki tanışıyormuşuz hissine kapılıyorum bazen. Bu yazdıklarını okuyunca içim ürperdi doğrusu. Bir insanın bir dönemler sevdiği bir kadına bunca eziyet etmesi, onu evladından ayırabilmesi çok acı. Sanırım yaptıklarının o da farkında ki kendisini aklamak adına sürekli kabahati sana yüklemeye çalışarak aslında vicdanını rahatlatmaya çalışıyor. Ben de oğlumdan 5 aydır ayrı yaşıyorum. Oğlum 11 yaşında (hatta anneler gününde 12 olacak)Ben karadenizde bir ilde, oğlum 5 aydır babası ile İstanbulda yaşamaya başladı. Evlat özlemini çok iyi anlıyorum. Dilerim en kısa sürede yaşadığın olumsuzluklar biter ve sevgili Nemo na kavuşursun.Evladının kokusunu içine sindirerek yaşlanır, bu günlere tatsız anılar olarak bakarsın.Yaaa çok uzattım sanırım mektup gibi oldu. Kusura bakma ama yazın beni çok derin etkiledi. Sevgiler
umarım her sey gönlünce en kısa zamanda olur..
sevgiler....
www.damak-tad.blogspot.com/
Yorum Gönder